TANIŞMA KAVRAMI:
Arkadaş edinmek, günümüzde geçmişe nazaran hem daha kolay hem daha zor. Zira kolay olmasının en büyük sebebi, internetin gelişimi sayesinde yaygınlaşan ve neredeyse dünyadaki herkesin kullanmakta olduğu, sosyal medya platformları.
Belli bir kesim, henüz sosyal medyayı tam kabullenememiş olsa bile büyük çoğunluğun aktif kullanımda olduğunu söylemek mümkün, keza rakamlar, bunun en büyük kanıtı niteliğinde.
ÖNYARGILAR:
İnsanların birbirlerine karşı önyargılar besliyor oluşu, sırf bu yüzden merak ettikleri kişilerin yanına gidemeyişleri, içleri içlerini yerken yalnızca uzaktan izleyerek, merak ederek, unutmak, bir arkadaşı daha henüz edinemeden kaybetmeleri ile sonuçlanan, yer yer sahiden hayat kurtarsa dahi çoğu zaman heves öldüren bir yargı, ne yazık ki önyargıyı ister istemez hayatımızda barındırıyor, olayın ardı astarını tam olarak bilmeden, kendimizce eleştirip, görmezden gelip, gözümüzde, aslen daha değerli olan bir insanı/yeri/ürünü, değersizleştirebiliyoruz.
Bu sebepten ötürüyse işin artı ve daha çok tercih edilen, daha kolay yanı olan sosyal medya platformlarını tercih edebiliyoruz, buna ise aileler, belirli bir yaş alana kadar, büyük veyahut küçük ölçüde karışabiliyorlar. Nitekim günümüzde insanların gerçekten de sosyal medya üzerinden tanışıp evlenmesi, çok yakın arkadaş olması gibi iyi örneklerin bulunması bir yana dursun, sanal dünyanın şantaj, sahtecilik gibi maskelerine kanarak, hayatlarını, iletişim sürecinde geri bildirim alınabilen soyut bir arkadaşlığa kurban veren insanların var olduğunu da ne yazık ki görmekteyiz.
Ailelere de bu açıdan bir nevi hak vermek gerek, şayet benim çocuğum olsa ve internet üzerinden bir arkadaş edinse, yasaklamak/araştırmak arasında gider gelirim.
ÖNYARGILARIN YOL AÇTIĞI GÜZELLİKLER:
Sanal arkadaş edinme kısmını açmam gerekirse eğer, önyargı dediğimiz algısal yaklaşım her ne kadar kötü olsa da bu sorun sayesinde daha da aktifleşen, sosyal medya ve anonim/açık sohbet platformları, insanların, işin önyargı tarafını örterek, eski usulde birini görmeden onunla tanışmayı, kaynaşmayı sağlıyor.
Böylelikle insanlar, çekingenliği ya da diğer kavramları bir kenara koyup, kendilerini özgürce tanıtıyorlar ve bu sayede rahatlıkla arkadaş edinebiliyorlar.
ARTIK TANIYORUZ:
Tanışma faslını geçtik, yöntemi farklı olsa dahi bir arkadaş edindik diyelim, o arkadaşımızla olan ilk buluşmamızı hatırlayalım hatta, öncesinde uzunca konuşup birbirimizi tanımaya, dinlemeye hatta kimi zaman anlamaya bolca fırsat bulduğumuzdan mıdır bilinmez, ilk defa göreceğimiz vakit geldiğinde, kendimizi biraz daha gergin, çekingen, meraklı hissederiz.
Zaman geçtikçe, arkadaşımızın sanal ve gerçek dünyası arasında bir denge kurar, kendi zihnimizin içinde, ailemize ya da diğer arkadaşlarımıza da zaman zaman danışarak, sanal arkadaşımızın, gerçekte nasıl bir insan olduğunu anlamamız, tamamıyla mümkün olmasa da en azından gösterdiği, belli ettiği, yansıttığı kadarını, gerçekten çözebiliriz.
Bu konu üzerine düşününce aklıma bir soru takıldı;
Mevzubahis arkadaşımızla şans eseri sınıfta ya da bir market sırasında, parkta, kafede, fuarda, Alışveriş merkezinde tanışsaydık ve öncesinde bir haber olsaydık varlığından, olaylar nasıl gelişirdi?
“TANIYORUM” ENDİŞESİ:
Önyargılar gereği bir kafes içerisinde olduğumuzu, birisi ile tanışmaya, tepkisinden dolayı çekindiğimizi biraz önce dile getirdim. Yine de bir insanla, yüz yüze sıfırdan tanışmak, sanal ortamda aylarca konuştuğumuz kişiye nazaran çok daha rahat olabileceğimiz türden bir durum.
Nitekim kendimizi o an, hazırlıksız yakalanmış hissedip de bir rol yapma, kasıntılaşma çabası içerisine girmezsek ya da sokaktaki insanların arasında takmakta olduğumuz maske, gerçekliğimizin çok ötesinde değilse, yanımıza gelen/yanına gittiğimiz insanlarla, rahat, dürüst bir şekilde konuşmamız, şaşırılacak bir durum olmaz.
BEKLENTİ:
Neticede bir beklenti içerisinde değiliz, karşımızdaki insanı ilk defa görmüş, doğal bir şekilde tanışmışız, ister istemez kendimizi, gerçek kendimiz olarak tanıtmış olacağız.
Bilirsiniz, iki ortak arkadaşımızı tanıştırdığımız zamanlarda bizim hal ve hareketlerimize inceden dikkat edip, daha sonraları bize “Sen böyle biri değilsin” diye çıkıştıkları olur, gayet doğal gerek ortam olsun gerek yer gerekse psikoloji, iki farklı arkadaşımıza kendimizi aynı şekilde tanıtmamız için, ikisinin de bizi aynı ortamda tanıması lazım. Zira ortam farklılığı, insanın kendini perdelemesine, daha değişik daha farklı davranışlar sergilemesine yol açmakta.
Buna en büyük örneği “Bulunduğu kabın şeklini almak” deyimi ile verebiliriz.
ÖYLE GEREKTİĞİ İÇİN ÖYLE:
İnsan orada, orada olması gerektiği gibi davranır, çünkü o an öyle olması gerekiyordur, daha özgün, çatışmacı bir profil sergilerse eğer ortamda kabul edilmeme, dışlanma, yargılanma ihtimalleri olabildiğince yüksek, sahiden de imkanlı bir olasılıktır ki bilirsiniz, çevremizde bazı insanlar vardır, her koşulda bize muhalefet olan, davranışları göze batan, uyuşmadığımız, onlarla ilgili bir yazı yazma planım da var, zira içimde birikenleri dizsem, buradan Bağdat’a yol olacaktır hiç şüphesiz.
İKİ FARKLI YAKLAŞIMDAYIZ:
Sanaldan aylardır konuştuğumuz insanla, sınıfımızdan ya da çevremizden bildiğimiz insanla birebir yaşanacak bir buluşma söz konusu olduğunda, insan ister istemez bir beklenti içerisine sokabiliyor kendini.
Söz konusu anonim, dışarıda ki denk gelmeler sayesinde tanıştığımız insanlar olduğundaysa bize kalan sadece kırılmış bir önyargı ve doğallık oluyor. Olabildiğince içten bir tutum sergileyerek onlara belki de çevremizdeki çoğu arkadaşımıza olmadığımız kadar biz, hiç olamayacağımız kadar kendimiz, olabiliyoruz keza hazırlıksız yakalanıp, paniklemediysek.