Taklit Tiyatrosundan Uzaklaşma Vakti Gelmedi mi?

Taklit Tiyatrosundan Uzaklaşma Vakti Gelmedi mi?

Taklit Tiyatrosundan Uzaklaşma Vakti Gelmedi mi?

İnsanoğlunda alışıla gelmiş davranış dürtüsüne yeti denir. Bir işi ne kadar çok tekrarlarsak ve sonucunda istemsiz olarak yapmaya devam edersek o yetidir artık. Düşünmek de aynı kitap okumak gibi bir yetidir. İnsan düşünmeye başladıkça sürekli devam ettirir cevaplanmayan sorular yerini yeni cevaplanmayan sorulara bırakır. Bu cevaplanmayan sorular bir kısır döngü müdür? yoksa sonlu bir sıra dizisi midir?

2 yaş sendromu vardır. Birey 2 yaşındayken etrafındaki canlı cansız tüm varlıkları merek etmeye başlar. Her şeyi sorgular. Bu ne ? Ne işe yarıyor? Bu neden böyle? Bu sorularla dünyaya meydan okur. Ebeveyni ise bir hayli yorar. Bu dönemde ebeveyne çok iş düşer. Her bir soruya verilen cevap yeni bir soruyu doğurduğundan cevaplar dikkatli ve özenle seçilmelidir. O dönem sorduğumuz soruları sonradan hatırlayamayız belkide ama bilinç altı bir yerlere gizlemiştir. Fark etmeden kişiliğimiz yavaş yavaş şekillenmiştir.Sorduğumuz soruya kim nasıl cevap verdiyse biz o olmuşuzdur artık. İstemsiz olarak taklit düşünme ile başlar. Sonra gördüğümüz hareketleri taklit ederiz, duyduğumuz şeyleri dile getiririz. Bize oynanan tiyatroyu birebir taklit ederiz. Bir vakit baba karakterine bürünür iken bir vakit anne oluruz. EN önemli ve sormamız gereken soru ” Bu taklit ne zamana kadar devam edecek?” tir.

Soruları doğru sormak cevaba götüren en kestirme yoldur. Bu gibi en temel özelliklerimizin ne olduğunu bilmezsek bize oynanan tiyatroda kalır salondan çıkamayız. O salondan çıkıp sonucu ne olursa olsun doğru sorular sorup cevaplarını bulmalıyız. Ancak bu şekilde insan olmanın hakkını veririz.

Doğru sorular hakkında bir fikrimiz var mı?

Biz İslam dinini benimsemiş bir ailede doğduk. Bu yüzden de Müslümanız. Kendimize hiç sorduk mu Müslüman kimdir? Biz Türkiye’de doğduk ve Türküz. Yine kendimize sorduk mu Türkler kimdir?. Ben bir kadının. Kadın kimdir ve ne hakları vardır? 

Bu soruları sorduğumuzda cevaplarını farklı yazarlara ait kitaplarda bulabiliriz. Tek yazara bağlı kalmak yine o yazar olmaktır. Bir kaç kitabı ele almalı ki hangisinin doğru olduğunu mantığımız seçsin ve öznel kişiliği oluşturursun. Bu gibi özellik sorularının cevapları birçok tarih kitaplarında mevcuttur. Bazı kişisel özellikler için ise düşünürler kitaplar yazmışlardır.

İnsanın cevapları aradığı kitap iki kapak arasındaki sayfalar topluluğu da olamayabilir kimi zaman. İlk önce kendi anatomisindeki incelikleri okumalı insan, sonra yaşadığı kainatı okumalı. Yaratılan her bir varlık ayrı bir kitaptır. O kitapların her biri bambaşka kütüphanelere açılır. En kapsamlı kütüphane kainattır.

Kainat kütüphanesine girdiğimizde her şeyin bir zıttı olduğunu var ederiz. Mesela yaşamak nedir sorusuna ölmemektir diyerek cevap verilebiliriz. Çünkü her şey zıttı ile açıklanabilir. Bu kainat kütüphanesini okumaya başlayalım 

Şimdi durup etrafımızdaki görebildiğimiz varlıkları anlamaya çalışalım. Ve kainatı kendi hislerimizle düşüncelerimizle okuyalım. 

Yavaşça sırayla çıkın o tiyatro salonundan ve düşünmeyi uyurken dahi bırakmayın

ÖZERK KALIN  

Gizem
Bi öğrenci
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Bir Yaz Hikayesi #1
Sonraki
İlk Yazının Günahı Olmaz

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.