Bireysel farklılıklarla birlikte hepimiz dünyayı, yaşamı farklı şekillerde anlamlandırırız. İnsanların bir kısmı iyi bir işe sahip olmanın mutluluk için yeterli olacağını düşünürken, bir kısmı da hayallerindeki evliliği gerçekleştirmeyi mutluluk kaynağı olarak görebilir. Maddi olarak isteklerini karşılamanın mutlulukla bağlantılı olduğu düşünenler olabileceği gibi, bir şeyler üretmenin vermiş olduğu hazzı gerçek mutluluk olarak tanımlayanlar da mevcuttur. Sabit bir iş ve belirli bir gelirle mutlu olanlar varken; bu durumdan hiç hoşnut olmayan, riski, girişimi seven karakterler vardır. Netice itibariyle mutluluk; bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik olarak tanımlanmakta olup, görece ve göreli bir kavramdır.
Mutluluğu tanımlama ve sınırlandırma genel anlamda kolay olmasa da insanlar mutlu oldukları zamanlarda; olumsuz, stresli ya da nötr anlarına göre çok daha iyi performans gösteriyorlar. Achor, bu duruma mutluluk avantajı adını veriyor. Hayatta elde edilen başarıların %75’i zihinsel duruma göre yani iyimserlik seviyemiz ve stresi nasıl azalttığımızla alakalıdır. Burada yine geçen haftaki yazımda yer vermiş olduğum duygusal zeka faktörü devreye giriyor. Olumlu zihin yapısı, stres yönetimi konusunda başarılı olan kişilerin motivasyonu ve dayanıklılığı artıyor. Başarıyı elde etmeleri ve mutlu olma olasılıkları daha yüksek oluyor.
Söz konusu mutluluksa, paranın mutlulukla ilişkisine değinmemiz gerekir. Hayatta mutsuz ya da nötr hissettiğimiz anlarda beğendiğiniz bir araba markasının yeni çıkan bir modelini elde ettiğimizde mutlu olacağımızı düşünebiliriz. Aslında mutsuz biri olmadığımızı , şartlardan dolayı mutlu olamadığımızı ifade ederiz. Hayalimizdeki aracı aldığımızda kısa süre içerisinde beğendiğimiz araç bize olağan gelecek ve daha fazlasını talep etmekten kaçınmayacağız.2010 yılında yapılan bir araştırmada geliri yıllık 75 bin dolara sahip olan insanların hayat standartlarının daha iyi olmasıyla birlikte müreffeh bir yaşam sürdüklerini; ancak bu miktarın artmasıyla birlikte kişilerin mutluluğun oranının artmasıyla doğrudan bağlantılı olmadığı saptanmıştır. Burada kişilerin parayı nasıl kazandıkları, nerelerde harcadıkları, hayata bakış açıları daha belirgin rol oynamıştır. Araştırdığım 4000 milyonerden aile mirasına sahip olanların mutluluğunda belirgin bir artış gözlemleyemedim. Ancak kendi parasını kendi kazanan milyonerlerde mutluluk oranının daha yüksek olduğunu gördüm.” diyor Grant Donnelly. İnsanların hedefleri doğrultusunda istediklerini başarması sonucunda maddi olarak karşılığını alması mutluluk seviyesini artırmaktadır. Günümüzde 185 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin insanı olan Elon Musk, çocukluğundan bu yana hayallerini gerçekleştirmek için mücadele ettiği Tesla Motors ve SpaceX projeleri için haftada 100 saat çalışarak hayallerinin birçoğunu gerçekleştirdi. Kazanmış olduğu para elbette çok önemli; fakat Musk’ın hayallerini gerçekleştirme sürecinde daha mutlu olduğunu aşikardır. Bu paraları hayallerini gerçekleştirme sürecinde değil de aileden miras kalma şeklinde elde etmiş olsaydı refah düzeyi mutlu bir hayatı olabilirdi; ama hayallerini gerçekleştiren bir insanın mutluğuna sahip olamazdı.
Birleşmiş Milletler Dünya Mutluluk Raporu’na göre dünyadaki en mutlu ülkenin Finlandiya olduğu belirlendi. En mutsuz ülke ise Afganistan oldu. Türkiye 156 ülke arasından 93. Sırada yer aldı. Mutluluk endeksleri oluşturulurken, kişi başına düşen gelir, sosyal destekler, sağlıklı yaşam süresi, güven, cömertlik, sosyal özgürlükler gibi parametreler göz önünde bulunduruldu. Çıkan sonuçlara baktığımız zaman paranın mutluluktan bağımsız olduğunu söyleyemeyiz. Müreffeh bir yaşam ve insanların hayatlarını idame ettirebilmesi için oldukça gereklidir. Paranın belirli bir seviyenin üzerinde ise doğrudan mutluluğa katkısının olmadığını görünüyoruz. Burada insanların; hayata bakış açıları, beklentileri, ürettikleri gibi faktörler devreye giriyor. Mutluluk varılacak bir istasyon değil, bir yolculuk biçimidir. Bu yolculukta mutluluğu elde edebilirsen mutlu olabilirsin. Şartlar öne sürüp, gerçekleştiğinde mutlu olacağını düşünürsen mutluluğa erişemezsin. İnsanlar mutluluklarını şartlara bağlarlar. Mutluluk hiçbir şart öne sürülmezse sahip olunabilir.
Hassaten manevi huzura sahip, mutlu bireyler olmanız temennisiyle