Ekspresyonizm, 20.yüzyılın başlarında pozitivizm (fiziksel veya maddi dünyanın gerçeklerine dayanan bilim anlayışı), natüralizm (doğayı olduğu gibi konu eden akım), empresyonizm/izlenimcilik (kişinin içinde oluşturduğu duyguları yansıtmayı hedefleyen akım) akımlarına karşı çıkarak ortaya çıkmıştır.
Ekspresyonizm diğer adıyla dışa vurumculuk insanın iç dünyasını ve duygularını anlatan önemli bir akımdır. Bu sanatın amacı insanın iç dünyasını ve duygularını konu alması olduğu için sanatçı var olan geleneksel sanatın dışına çıkmıştır. Yani tamamıyla sanatçının kendi düşünceleri ve öznel duyguları sanatına yansımıştır.
Dışa vurumculuk ilk olarak Almanya’da Willhelm Worringer tarafından 1911 yılında kullanılmıştır. Aslında bu akım ilk olarak ülkeler arasında farklı algılansa da zamanla bu akım sanatçıların iç dünyasında yatan en derin duyguları öznel şekilde yansıtan bir sanat akımı olmuştur. Bu akım birçok sanat alanında görülmüştür; edebiyat, resim, müzik, heykeltıraş, mimari, film ve tiyatro.
- Dışa Vurumcu Edebiyat
Dönüşüm, Şato, Milena’ya Mektuplar kitaplarıyla tanıdığımız günümüzde kitapları çok okunan Alman edebiyatı yazarlarından Franz Kafka’nın çoğu kitabı dışa vurumcu olarak adlandırılır.
Romanların yanı sıra şiirde de dışa vurumculuk görülmüştür. Georg Trakl, Georg Heym, Ernst Stadler, Gottfried Benn ve Agust Stramm ekspresyonizm edebiyatında şiir alanında görülmüş şairlerdir.
- Dışa Vurumcu Resim
Farklı şekilde kullanılan çizgiler, abartılı renk ve şekiller, gerçeğin dışında olan resimler ile sanatçının kendi iç dünyasını bu akımda da resme yansıttığını görebiliriz. Herkesin bildiği, en bilindik tablolardan biri olan Edward Munch’a ait olan Çığlık tablosunda bu örnekleri görebiliriz.
Ekspresyonist sanatçılar kendi iç dünyasını resme yansıtırken renkleri ve çizgileri özenle seçmektedir. Kırmızı ve tonları, keskin çizgiler sanatçının içindeki öfkeyi gösterirken; mavi ve tonları, dairesel ve daha yumuşak çizgiler sanatçının içindeki sakinliği, duruluğu yansıtır.
Diğer ekspresyonist sanatçılar ise: Kirchrer, James Ensor ve Oscar Kokoschka’dır.
- Dışa Vurumcu Müzik
20.yüzyılın en önemli müzik türlerindendir. “İkinci Viyana Ekolü” adı altında müzik bestecileri Arnold Schönberg ile öğrencileri Anton Webern ve Alban Berg, ekpresyonist adını verdikleri müziksel parçalar bestelemişlerdir. Bu beste içsel gereklilik ve acı çekme duygularını ifade etmektedir.
Schönberg’in “Orkestra için beş parça, Op. 17” eseri, “Erwartung (Bekleyiş)” monodraması ve Die Glückliche Hand (Mesut el) dramatik eseri; Alban Berg’in Wozzeck operası ekpresiyonist yapıtlara iyi örneklerdir.
https://www.youtube.com/watch?v=P6PKIraXpIk (Schönber “Orkestra için beş parça, Op.17”)
- Dışa Vurumculuk Heykelcilik
Aralarında Ernst Barlach’ın da bulunduğu bazı heykeltıraşlar dışa vurumculuğu benimsemişlerdir. Erich Heckel gibi bazı ressamların da dışa vurumcu heykel çalışmaları bulunmaktadır.
- Dışa Vurumcu Mimari
1910 ve 1930 yılları arasında özellikle Almanya’da etkisini gösteren ekspresyonist mimarî, bu anlamda da Bauhaus okuluyla paralellikler taşır.
Bunun yanında kendine özgü dinamiklerini de belirler. 90 derecelik açıyı ortadan kaldırmak temel teknik olarak düşünülürken, işlevselliği formla bütünleştirme amacı, alışılmamış formların ve yeni malzemelerin kullanılmasıyla ifadeci mimarlık anlayışının kendine özgü dinamiklerini oluşturur. Bireysel ve dolayısıyla duygusal tasarım anlayışı, ekspresyonist mimarlığın felsefesidir.
- Dışa Vurumcu Film
Film sanatı alanında da çoğu zaman “Alman Dışa Vurumculuğu” adı ile anılan bir ekpresyonist film sanatı akımı bulunmaktadır. Bu filmlerin ana özellikleri gerçek dışı ve çoğunlukla absürt dekorlar, çarpıtılmış perspektifler, ışığın ve gölgelerin abartılı kullanımıdır.
Bunlar arasında başta gelen sanatkâr yönetimciler ve eserleri: Robert Weine’nin “Dr. Caligari’nin Muayenehanesi filmi; Paul Wegener ve Carl Boese’nin “Golem: Dünya’ya nasıl geldi” filmi;F. W. Murnau’nun Nosferatu Bir Dehşet Senfonisi filmi sayilabilir.
- Dışa Vurumcu Tiyatro
İlk dışa vurumcu tiyatro eserinin 1909’da Oskar Kokoschka’nin yazdığı “Cinayet, Kadınlar için Umut” adlı küçük bir oyun olduğu kabul edilir. Sonra 20.yüzyıl başlarında Alman tiyatrosunda odaklanan ekspresyonist tiyatro akımı ortaya çıkmıştır. Bunlardan en çok tanınmışları Georg Kaiser, Ernst Toller, Reinhard Sorge, Walter Hasenclever, Hans Henny Jahnn ve Arnolt Bronnen’dir. Bunlara drama denemelerinin başlangıcını Alman oyun yazarı ve aktörü Frank Wedekind ve İsveçli oyun yazarı August Strindberg olarak görmüşlerdir.
Sevgili okuyucu yazımı okuduğun için teşekkür ediyorum. Umarım bu bilgiler sizin için yararlı olmuştur. Unutmayın bilgi paylaştıkça çoğalır. 😀
Not: Bilgiler Vikipedi’den alınmıştır.