Hepinize merhabalar değerli okuyucularım; Bu yazımda sizlere sözcüklerin hayatımızda kapladığı yeri ve hayatımıza olan etkilerini anlatacağım.
Şimdi sizlere bir uygulama yaptırarak yazıma başlamak istiyorum. Ölüm, bıçak, deprem, yangın, cinayet gibi sözcükler duyduğunuzda kendinizi nasıl hissettiniz? Bunu düşünmenizi istiyorum. Uygulamamıza devam edelim; Gül, deniz, güneş, kahkaha, hediye …Peki bu sözcükleri duyduğunuzda kendinizi nasıl hissettiniz? İlk söylediğim sözcükleri duyunca içinizde bir ürperti , olumsuzluk duyguları oluştu değil mi ? İkinci söylediğim sözcükleri duyunca ise içinizde bir sakinlik, mutluluk gibi duygular oluştu değil mi ? Peki neden duyduğumuz sözcüklere göre içimizde farklı farklı duygular yaşıyoruz? İşte bunun sebebi sözcüklerin bizim fizyolojimizi etkileme gücünden kaynaklanıyor. Sözcüklerin öyle bir gücü vardır ki bir sözcükle bile karşınızdaki kişinin ruh halinin değişmesine sebep olabilirsiniz. Buna en güzel örnek olarak ” Bir insana kırk gün deli derseniz deli olur”. Bu örneği verebilirim. Size tavsiyem hem kendi hayatınızın hem de karşınızdaki kişinin mutlu olmasını istiyorsanız kullandığınız sözcüklere özen gösterin.
Sözcüklerin bizim içimizde olan fakat fark edemediğimiz duygularımızı açığa çıkarabilmek gibi bir gücü vardır. Hemen nasıl yani diye sorduğunuzu hissediyorum, şöyle açıklayayım; Örneğin; Mutsuz olan birisinin ağzından kendimi çok kötü hissediyorum, hiçbir işim yolunda gitmiyor, yaşamaktan çok sıkıldım gibi kelimeleri çok sık duyarsınız . Mutlu olan birisinden ise ; Hayatı ve yaşamayı çok seviyorum, Allah’ın verdiği tüm nimetler için şükrediyorum , Ben değerliyim gibi kelimeleri çok sık duyarsınız. İşte buna sözcüklerin içimizde olan duygularımızı açığa çıkartması diyoruz.
Yazımın sonlarına doğru yaklaşırken sözcüklerin hayatımızı nasıl etkilediğinin daha iyi anlaşılabilmesi için sizlere bir öykü anlatmak istiyorum;
Bir kaldırımda dilenen evsiz adamın önünde bir kutu bulunmaktadır , kutunun üstünde ise ben körüm göremiyorum yazmaktadır ama kimse kutuya para atmamaktadır. Bir reklamcı yoldan geçerken dilenen adamı fark eder ve kutunun üstündeki yazıyı silerek “Bahar geldi fakat ben göremiyorum “Diye yazar bu cümleyi okuyan kişiler kutuya para bırakmaya başlarlar. Ne kadarda güzel bir öykü değil mi ? İnsanın yüreğine dokunuyor resmen peki biraz kafa yoralım , neden insanlar ilk başta kutuya para atmazken daha sonra atmaya başladılar? Cevabı çok basit aslında çünkü ikinci yazıyı okuduklarında insanların ruhuna dokunuyor ve duygularını harekete geçiyor. Şunu unutmayın ki “Kalbine merhaba diyemediğiniz birisinin beynine hükmedemezsiniz “. Eğer karşınızdaki kişilerin duygularını ve tabii ki kendi duygularınızı da harekete geçirmek için önce karşınızdaki kişinin kalbine ve kendi kalbinize merhaba demelisiniz.
Sözcüklerin büyüsüne inanarak kendinizin ve karşınızdaki kişilerin kalbine merhaba demeniz dileğimle… Bir sonraki yazımda buluşmak üzere:)