Söz sanatları, Türk Edebiyatı’nda kendisine önemli bir yer edinmiştir. Edebi ürünlerin olmazsa olmazı olan söz sanatları bulunduğu yerde anlatılmak istenenleri tekdüze bir kimlikten uzaklaştırmak ve verilmek istenen duyguyu daha sanatsal bir şekle büründürmek için kullanırlar.
Aslında birçoğumuz bu sanatları eğitim hayatımız döneminde öğrendik. Ancak gerek aradan geçen zaman gerek de bu alana ilgimizin olmamasıdan kaynaklı olarak bunları unutmuş olabiliriz.
Hazırladığım liste söz sanatları ile alakalı bilgilerimizi yenileyip gözden geçirmemize yarayacaktır.
İşte edebiyatımızın en önemli unsurlarından olan tüm söz sanatları listesi.
Söz Sanatları Nedir?
Edebiyatımızda sıkça rastladığımız ve kullanım amacı itibarıyla anlamı güçlendirme ve sanatsallık gayesiyle kullanılan söz sanatlarından oluşan liste şu şekildedir.
Söz Sanatları Örnekleri
1.) Benzetme (Teşbih)
Aralarında farklı yönlerden alaka bulunan iki şeyin karşılaştırmasıdır. Yapılan benzetmelerde zayıf olan güçlü olana benzetilmektedir.
Örnek: Sen de mi bir mum eriyip söneceksin. Söyle gülüm, ülkeme ne zaman döneceksin.
Şair, sevgilisinin ayrılışını bir mumun eriyerek yok olmasına benzetmiştir.
2.) Eğretileme (İstiare)
Bir sözün benzetme amacıyla başka bir sözün yerine kullanılmasıdır. İstiare bir benzetme olmasına rağmen benzetme yönü ve edatı kullanılmaktadır. Bundan dolayı kendisi ayrıca bir sanat olarak ele alınır.
Örnek:
Bu gün ben bir ahu gördüm
Salınıp da gezer gibi
Adını sordum döndü gitti
Sanki baktı kızar gibi
Benzeyen: YOK
Benzetilen: Ahu (ceylan)
3.) Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)
Bir sözün benzetme amacı olmaksızın başka bir sözün yerine kullanılması olayına denir. Ad aktarmasında sözcükler arasında parça-bütün, iç-dış, sanatçı-eser, yer-yön, ülke-insan ilişkisi olabilmektedir.
Örnek. “Sobayı yakar mısın?” cümlesinde sobayı yakmak değil sobanın içindekileri yakmak kastedilmiştir.
Ya bu camlarda kadınlar
Bu mavi mavi
Bu yeşil fistanlı
Camlarda, sözcüğü ile ham madde olan cam değil camdan üretilen pencereler kastedilmiştir.
4.) Kinaye (Değinme)
Bir sözün hem mecaz hem de gerçek anlamı ile kullanılması sanatıdır.
Örnek:
Karanlıktır sağın solun
Zayıfsan bükülür kolun
Bazen düze çıkar yolun
Bazen yokuşta kalırsın
Yukarıdaki dörtlükle yer alan bütün dizeleri hem gerçek hem de mecaz anlamları ile düşünmemiz mümkündür.
Karanlıktır sağın solun: Karanlık olmak, ışıksızlık (gerçek anlam) işleri yolunda gitmemek, belirsizlik (mecaz anlam)
Zayıfsan bükülür kolun: Bünye, beden olarak güçlü olmamak (gerçek anlam), ekonomik yetersizlik veya çevresi olmamak (mecaz anlam)
5.) Kişileştirme (Teşhis)
Bu sanat genel itibarıyla nesnelerin doğal olarak sahip olmadıkları özellikleri varmışcasına yorumlamaktır. Fabl türü bu söz sanatın yaygınlıkla kullanıldığı bir alandır.
Örnek: Yüce dağların birbirine göz etmesi, iki sevgili anlamında kullanılmaktadır.
Dağların, birbirleri ile sevgili olmak gibi bir durumları olmadığından dağların güzelliklerini aktarmak için insani bir özellik olan sevgililik özelliği kullanılmıştır.
6.) Mübalağa (Abartma)
Adından da anlaşılacağı gibi bir sözün abartı ifade edecek şekilde kullanılmasıdır.
Örnek:
O akşam yakamoz gibiydi bakışların
Akdeniz, gözlerinin damlasıydı o akşam
Sanatçı sevgilisinin gözünden akan yaşın tek bir damlasını Akdeniz’e eş olduğu söyleyerek mübalağa yapmıştır.
7.) Karşıtlık (Tezat)
Bir durumun birbirine zıt olan anlamlarının bir arada kullanılması sanatıdır. Tek mesele zıt anlamlı sözcüklerin kullanılması değildir. Bu sözcüklerin belli bir ilgi ile kullanılmış olmasıda önemlidir.
Örnek:
Başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm.
Esir ve hür sözcükleri birbirinin zıttı sözcüklerdir.
8.) Cinas
Sesteş sözcüklerin bir arada kullanılmasıyla meydana gelen bir söz sanatıdır. Bu sözcükler yazılışları olarak aynıdır ancak cümlede geldikleri yere göre anlamları değişebilmektedir.
Örnek:
Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül
Vaktidir, ağlayan gözlerimin içine gül
Birinci dizedeki gül: Bir çiçek türü
İkinci dizedeki gül: İnsani bir eylem
9.) Tenasüp
Anlam olarak birbirine yakınlığı olan kelimelerin bir arada kullanılması ile oluşan söz sanatıdır.
Örnek:
İmrenirim arıya
Petek petek balı var
Konduğu çiçeklerin
Pembesi var, alı var
Arı, petek, bal, çiçek bu dört sözcükte işlevsel olarak birbirlerine yakın sözcüklerdir.
10.) Tekrir (Yineleme)
Bir şiirin yapısına ahenk kazandırmak için üzerine anlam yüklenen kelimeyi tekrar etme ile meydana gelen söz sanatıdır.
Örnek:
Resmine baktığım güzel kız, genç kız
Unuttum, unuttum, unuttum seni
Eski bi albümde durursun yalnız
Unuttum, unuttum, unuttum seni
11.) Telmih (Hatırlatma)
Şiirde anlatılanların herkes tarafından bilinen bir olay ile hatırlatılması ile oluşturulan söz sanatıdır.
Örnek:
Gün geçtikçe yaram iner derine
Sultanım, kimseyi koymam yerine
Yeter ki gel, amadeyim emrine
Tarık gibi gemileri yak da gel
“Tarık gibi gemileri yak da gel” dizesi ile Arap komutan Tarık Bin Ziyad‘ın İspanya fethi sırasında askerlerinin geri dönmeyi düşünmemeleri ve kararlılığını göstermek adına gemileri yaktırdığı tarihi olaya işaret edilmiştir.
12.) Tevrive (Çift Anlam)
Birden fazla kelime anlamına sahip olan bir kelimenin, bir dize boyunca en az iki kelime anlamını ifade edecek şekilde kullanılmasıyla oluşturulan sanattır.
Örnek:
Rüzgar kırdı dalımı ellerin günahı ne
Ben yitirdim yarimi yolların günahı ne
Eller sözcüğününü yakın anlamı: Bir organ olan el.
Şairin eller sözcüğü ile kasettiği uzak anlam: Yabancı
13.) Tecahül-i Arif (Bilmezden gelmek)
Bilinen bir gerçeğin nükte yapmak amacıyla bilinmiyor gibi söylenmesidir.
Örnek:
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Şair şiirinde yazdığının tam tersi olarak o şehrin İstanbul olduğunu bilmektedir. Ama anlatımı sanatlı hale getirmek ve hareketlendirmek için bunu sanatsal bir şekilde okuyucuya sormaktadır.
14.) Hüsni Talil (Güzel Nedene Bağlama)
Bir olayı gerçekliği dışında bir sebebe bağlama ile oluşturulan söz sanatıdır.
Örnek:
Güneş kaybolunca tepelerin ardından
Yalnız kalmasın diye bu zavallı aşık
Akşam, gelir odama kapımı vurmadan
Kolları zifiri karanlığa bulaşık
Güneş battıktan sonra akşam olması doğal bir olaydır. Ama şair bu durumu hayali ve kendince güzel bir nedene bağlamıştır. O neden ise kendisinin yalnız kalmamasıdır. Şaire göre akşam aşığı yalnız bırakmamak için gelmiştir.
15.) Nida (Seslenme)
Şiirde duygu ve heyecanın hissettirilmesi için çoğu kez bazı seslenişler kullanılmaktadır. Bunlara örnek olarak; “ey, ay, ah, behey” verilebilir.
Örnek:
Ey sürüdüden arkaya kalmış yiğit
Arkadaşım gitti, haydi sen de git
16.) İstifham (Soru Sorma)
Şiirde anlatılan duyguyu güçlendirmek adına soru sorulmasına denir. Sorulan soru cevap almak amacıyla sorulmamıştır.
Analar bu çocukları nasıl güldürüyorsunuz?
Nasıl yaz gökleri gibi böyle
Durgun sular iyi çağlar gibi
Kulaklarına neler fısıldıyorsunuz?
Ne öğütler veriyorsunuz?
Analar bu çocukları nasıl güldürüyorsunuz?
Şair sorduğu sorularla analar ile çocuklar arasında özel bir bağ olduğunu belirtmiştir.
17). Tariz (İğneleme)
Söylenilen bir kelimenin tam tersini ifade etme sanatıdır.
Örnek:
Dürüstlük sözünü kaldır kasaya
Ne adalete bak ne de yasaya
Elliden aldığın sahte malları
Üç yüzden sürüver sen piyasaya
Şair, üç kağıtçı bir adama aslında yapmaması gerekenleri yapması fiiliyle iletiyor.
18.) Terdit
Sözü beklenmeyen bir neticeye bağlama sanatıdır. Şairler, bu sanatı okuyucuyuda şaşkınlık yaratmak için kullanmaktadır.
Örnek:
Mesele şu ki
Bursa eyi, Bursa güzel.
Bursa için destan yazılır,
Bursa için iğneyle kuyu kazılır;
Fakat yalan
19.) İntak (Konuşturma)
İnsan dışındaki varlıkların konuşturulması sanatıdır.
Örnek:
Küçük bir çeşmeyim yurdumun
Unutulmuş bir dağında
Hiç kesilmeyecek suyum,
Yıldızların aydınlığında
Şair şiiri doğal şartlarda konuşması mümkün olmayan bir çeşmenin dilinden yazmıştır.
20.) Leff-ü Neşr (Toplayıp Dağıtma)
Genellikle beyitlerde, birinci dizede en az iki şey söylenip ikinci dizede bunları açıklayan, anlamca bunlarla ilgili olan başka kavramların kullanılmasıdır.
Örnek:
Ben dağlara meftunum sen denizlere hayran
Çeker dalgalar seni beniyse büyüler orman
Birinci dizede “dağlara” karşılık ikinci dizede “orman”
Yine birinci dizede “denizlere” karşılık ikinci dizede “dalgalar” söylenmiştir.