SOSYAL DARWİNİZM VE ÖJENİ

Kaynak belirtilmedi

      Sosyal darwinizm, üst mertebe insanları koruma ve düşük mertebe insanları dışarıda bırakma sistemiyle çalışır. Bu görüş, doğadaki canlı türleri arasında evrim farklılıkları olduğu gibi insan ırkları arasında da evrim farklılıkları olduğunu kabul eder. Sosyal darwinizmin Charles Darwin ile bir ilişkisi olduğu düşünülebilir. Hatta çoğu zaman sosyal darwinizmin kurucusunun Charles Darwin olduğu gibi bir yanılgıya düşülebilmektedir. Darwin’in işi evrimleydi. O canlıların oluşumlarıyla, biyolojiyle, bilimle uğraşıyordu. Darwin’in kuzeni ve aynı zamanda sosyal darwinizmin geliştiricilerinden Francis Galton’ın öjenik görüşlerinin karşısında durur. Ancak yaptığı yorumlar sonucu sosyal darwinci söylemlere de rastlanılır: 

  “Öyle yüzyıllar öncesi kadar uzak olmayan bir zamanda Türkler tarafından bozguna uğratılan Avrupa ırklarının ne gibi bir tehlikeye maruz kaldığını, oysa şu an bunun düşüncesinin bile ne kadar tuhaf geldiğini hatırlayın. Kafkas ırkları diye adlandırılan daha medeni ırklar, varoluş mücadelesinde Türkleri kolaylıkla mağlup ettiler. Dünyaya baktığımda, çok da uzak olmayan bir tarihte, aşağı ırkların büyük çoğunluğunun daha medenileşmiş ırklar tarafından dünyanın her yerinde elimine edileceğini görüyorum.”  

  Fakat bu söylemlerin evrim kuramıyla doğrudan bir bağlantısı yoktur. Nitekim Darwin’in ortaya çıkardığı gerçeklerin sosyolojik alana genişletilmesi sonucu sosyal darwinizm kavramı oluşmuştur. Belirli bir kesimi üstün, belirli bir kesimi düşük gören ve bu doğrultuda bir yönetim biçimi benimsenilmesi gerektiği görüşü ilk olarak, MÖ 400’lü yıllarda yaşamış olan Platon’da görülür. Aynı zamanda sosyal darwinizm sistemine dayanan iki farklı ideoloji daha vardır: faşizm ve nasyonal sosyalizm.

 

Sosyal Darwinizmin İlk Örneği: Platon’un Devlet’i 

  Platon, yazmış olduğu Devlet kitabında toplumu üç ayrı sınıfa ayırır: Üreticiler, askerler, koruyucular. Platon’a göre bu üç kesimden yalnızca koruyucular siyasi otorite ve güç sahibi olabilir. Platon’un faşist tutumu Devlet’teki toprak mitosunda şu şekilde anlatılır: 

“Bu toplumun bir parçası olan sizler, diyeceğim, birbirinizin kardeşisiniz. Ama sizi yaratan Tanrı, aranızdan önder olarak yarattıklarının mayasına altın katmıştır. Onlar bunun için baştacı olurlar. Yardımcı olarak yarattıklarının mayasına gümüş, çiftçiler ve öbür işçilerin mayasına da demir ve tunç katmıştır. Aramızda bir hamur birliği olduğuna göre sizden doğan çocuklar da herhalde size benzeyeceklerdir. Ama arada bir altından gümüş, gümüşten de altın doğduğu olabilir. Bunun için Tanrı her şeyden önce önderlere, doğan çocuklara iyi bekçilik etmelerini, içlerine bu madenlerden hangilerinin katılmış olduğunu dikkatle araştırmalarını buyurmuştur. Kendi çocukları tunçla ya da demirle katışık doğmuşlarsa hiç acımayıp hamurlarına uygun işlere koyacak onları; çiftçi ya da işçi yapacak. Çiftçi veya işçi çocukları arasından mayaları altın veya gümüşle katışık doğanlar olursa, onları gözetecek, kimini önderliğe, kimini bekçiliğe yükseltecek; çünkü mayasında demir veya tunç katışık olanlara önderlik edeceği gün şehrin yok olacağını Tanrı buyurmuştur.”

   Bu mitosta görüldüğü üzere Platon, Tanrı’nın herkesi farklı yarattığını kabullendirmeye çalışır. Bunu Tanrı üzerinden yapmasının sebebi de o zamanki insanları manipüle etmektir; eğer Platon’un görüşüne karşı gelirsen Tanrı’nın sözüne de karşı gelmiş olursun.  

   Herkesin doğduğu toprağa göre şekillenmesi ve işlenmesi öğretisi zamanla daha da güç alarak sosyal darwinizm, faşizm, nazizm ve öjeni gibi ideolojilere zemin hazırlamıştır.  

  Ek olarak Platon’un öjeniyle aynı doğrultuda bir görüşü vardır: Hasta ve engelli bireylerin infazı. Genetik hastalıklı insanların öldürülmesi gerektiğini düşünür çünkü genetik hastalıklı insanlar üremeye devam ettikçe sağlıklı bireylere nazaran hayata geride başlayan insan popülasyonu artacaktır. Ve bu da devlet yönetiminde ek işler doğurur: özel gereksinimli çocuklar için okullar, hastaneler, toplumsal alanlar vs. Sağlıklı ve üst bir insan topluluğu sonucu güçlü bir devlet oluşturmaya çalışan Platon için hastalıklı ve engelli insanların infazı herhangi bir sorun oluşturmaz aksine amacı doğrultusunda fayda sağlar.  

 20. Yüzyıl filozoflarından Karl Popper, Platon’un bir çeşit kast sistemi kurmaya çalıştığını söyler. Bunun yanında Nazi Almanya’sının da kan ve toprak mitosundan etkilendiğini vurgular. Çünkü Platon’un hedeflediği idealini Holokost olarak adlandırmak absürt kaçmaz.

 

Tarihte Öjeni

  Bakıma muhtaç, hasta ve engelli bireylerin desteklenmemesini savunan sosyal darwinizm, zamanla genişletilir ve öjeniye dönüşür. Öjeni felsefesinde bu kusurlu bireylerin ölümünü hızlandıran eylemlere geçilmesi gerektiği savunulur. Yani sosyal darwinizm ve öjeni aynı şeyler değillerdir. Öjeni daha katı ve net çözüm odaklı bir sistemdir.  

   Francis Galton yazmış olduğu “Essays in Eugenics” eserinde öjeniyi; “gelecek nesillerin ırk kalitesini ıslah eden veya bozan sosyal kontrol altındaki etkenlerin incelenmesi” şeklinde tanımlamıştır. Öjeni aslında insanın evrimini yine insanın kendisinin yönetmesidir. Bu bağlamda öjeninin iki çeşidi vardır: pozitif öjeni ve negatif öjeni. Pozitif öjeni, iyi genlere sahip insanların üremesini sağlayarak sağlıklı bir toplum oluşturmak. Negatif öjeni ise kusurlu (sakat, engelli, özürlü, genetik hastalıklı) insanları ortadan kaldırmak ve/veya üremelerini engellemek. 

   Tarihte öjeniyi benimseyen, yayan ve uygulayan kimseler olmuştur. İzlerine ilk defa Platon’da rastlanılmıştır. Ancak daha sistemli halini Francis Galton(1822-1911) oluşturmuştur. Galton, kuzeni Charles Darwin’in araştırmalarından ve yazılarından ilham alarak öjeni felsefesini geliştirmiştir.  

   Daha sonrasında Alman biyolog ve filozof Ernst Haeckel(1834-1919) Almanya’da öjeni felsefesini yaygınlaştırmıştır. Ancak öjeni, Almanya’da Nazi Almanya’sı zamanına kadar uygulanmamıştır. Haeckel; cüzzamlıların, kanserlilerin ve akıl hastalarının öldürülmeleri gerektiğini, yoksa bu kişilerin topluma yük olacaklarını ve insan evrimi yavaşlatacaklarını savunmuştur. Naziler iktidara geldiğinde(1933) ise öjeni felsefesini ırkçılığa katarak uygulamışlardır. Negatif öjeni bağlamında; Hitler, “Kalıtımsal Olarak Hastalıklı Zürriyetin Engellenmesi Kanunu”nu kabul ederek 400.000 kişiyi rızasız kısırlaştırmıştır. Ayrıca Naziler, sterilizasyon merkezleri kurarak sakat, kör, engelli ve kusurlu insanları buralarda toplamışlardır. Bu insanlar ya hekimler tarafından kobay olarak kullanılıyordu ya da fırınlarda yakılıyorlardı. Bunun yanında kendilerini üstün ırk gören Almanlar, düşük kesim olarak nitelendirdikleri Yahudilere çeşitli işkenceler uygulayarak 6 milyon Yahudiyi katletmişlerdir.  

   Yine Avrupa’da faşizmin kurucusu İtalyan politikacı Benito Mussolini(1883-1945) öjeni temelli faşist ve emperyalist ideolojisini etkinleştirmek için harekete geçmiştir. 1922’de başbakan olarak atanan Mussolini, 1935’te Etiyopya’yı işgal ederek 15 bin insanı öldürmüştür. 15 bin insanın ölme sebebi ise Mussolin’e göre ırklarının aşağı ırk olmasıydı.  

  Amerika’da da öjeni, çoğu devlet başkanı tarafından benimsenmiştir. Nitekim 1919-1960 yılları arasında 70.000 insan çeşitli “kusurlar” nedeniyle kısırlaştırılmıştır. 

 

KAYNAKÇA

Devlet, Platon 

Charles Darwin’in Yaşamı ve Mektupları, Charles Darwin  

Ekolojik Düzeni Okumada İki Yanlış: Sosyal Darwinizm Ve Öjenik, Recep Ardoğan

Öjeni Denemesi, Francis Galton

https://evrimagaci.org/evrim-ve-ideoloji-sosyal-darwinizm-nedir-ojeni-nedir-5520 

müstakil blog-post
keyfi yazı hanesi
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Microsoft Designer: Kullanıcı Deneyimi Tasarımında Yeni Bir Oyuncu
Sonraki
Avrupa Yeşil Mutabakatı: Politik Ekonomik ve Sosyal Amacı Nedir?

Avrupa Yeşil Mutabakatı: Politik Ekonomik ve Sosyal Amacı Nedir?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.