Sonra hüzün sardı her yanı, bir sisin muğlâk haykırışına karşı.
Batan her güneşin dalga geçişiydi yüzümüzdeki parlayan sıcaklıklar..
Bu cağa, bu toprağa layık mıyız acaba?
Yoksa siren seslerinin eksikliği, çikmayan çığlıklarımızın etrafa yayılması mıdır.?
Biz ki her çukurun barındırdığı puslu bekleyişlerin apansız çarpışmalarıyız..
En uzak saat dilimine ramak kala ceset torbaları taşır omuzlarımız.
Çığ gibi büyüyen kibrimizin tek kelime ettiği de yok aslında..
Ama Israr ediyoruz, ömrümüzü uzaklara taşımaya.
Oysa çok yaşamak isyandır bu çağa…
Elbet süvariler dağlardan inecek..
Ve elbet dağılacak, kor toprakların güneş görmeyen yüzünde sesimiz..
…
- Medin Üçkan