Sözlerin çoğu zaman müziğin önüne geçtiği, dünya üzerindeki her türlü konuyu işleyen, her şeye gönderme yapabilen müzik türü. Rythim and Poe; yani ritmik şiir. Konuşur gibi söylenen müzik…
Küfürlü müzik?
Evet. Genelde gayrı resmi olarak icra edildiği için içinde çoğu zaman küfür barınabiliyor. Son yıllarda popülerleşip televizyonları, radyoları işgal etse de bir rapçi başka bir rapçiye küfür etmek istediği zaman şarkısını kendi özel kanalından yayınlamak suretiyle küfür edebiliyor.
Bir rapçi neden başka bir rapçiye küfür ediyor ki?
Popüler kültürün kölesi olduğu için. Şarkıları kötü olduğu için. Gerçek rap yapmadığı için. Aslında bir şey diyeyim mi, çoğu zaman prim ve etkileşim almak için bir rapçi başka birine küfür eder. Rap terminolojisiyle konuşacak olursak birbirlerine diss atarlar. Yani hicvederler birbirlerini. Doğrusu eski dissler şimdikilere kıyasla çok daha fazla mide bulandırıcı küfürler içeriyordu. Bu durumu İzmirli müzisyen İndigo şu sözlerle ifade eder. ‘’Battle rap sevmiyorum. Çünkü fazla miktarda seks var ama hiç kadın yok.’’ Şimdi bir hayli yumuşama oldu diss parçalarda. Bunda popülerleşmenin yanı sıra müzisyenlerin yaş olarak olgunlaşmasının da etkisi olduğunu düşünüyorum.
Bu arada kaliteli ve pek bilinmeyen iki dissleşme önereyim.
İndigo – Özür Dileyin X Server Uraz – Köpek Öldüren X İndigo – Serdar Müdür
Dr Fuchs – Biliyor musun X Sagopa Kajmer – Bilmiyorum X Dr Fuchs – Bilmelisin
Gerçek rap derken?
Eskiden beri bu müziği dinleyen insanlar genelde battle ve protest dışındaki tarzları sevmezler. Onlara göre rap sadece savaş, yoksulluk, gelecek kaygısı gibi hayatın acı gerçeklerini işlemeli. Veya bol küfürlü, sert ve öfkeli şarkılar yapılmalı.
Bu müzik Türkiye’ye nasıl geldi ve nasıl bir serüven izledi?
Tarihi 70’li yıllara kadar giden bu müzik türüyle Türkiye 1991’de tanıştı. King Size Terror, ‘’Bir Yabancının Hayatı’’ şarkısıyla serüveni başlattı. İrili ufaklı denemelerden sonra 1995’te Almanya’daki Türk gençlerinin kurduğu Cartel grubu, ‘’Bir numara, en büyük!’’ diye başlayan eğlenceli ve aynı zamanda protest ögeler içeren bir şarkıyla sahneye çıktı. ‘’ Yabancısın diye seni ezemesinler.’’ diyen Cartel, o dönem için büyük ses getirdi.
Sagopa, Ceza, Fuat, Killa Hakan, Fuchs gibi isimler bayrağı daha da ileri taşıdı. Zaman geçtikçe kalite arttı. Bir Pesimistin Gözyaşları, Medcezir, Neyim Var Ki gibi birbirinden güzel albümler ve şarkılar ortaya çıktı.
2000’lerdeki soğuk savaş döneminde rap müziğin dinleyici kitlesi Sagopa ve Ceza’nın arkasında gruplaştı. Bir nesil yıllarca bu ikilinin barışıp da tekrar şarkı yapmasını bekledi.
2010’dan itibaren popülerliği gittikçe azalan Türkçe Rap’i sadece küçük bir azınlık dinliyordu. Bu dönemde rapçilerin en büyük mücadelesi kendini ‘’stayla, bela, serseri, isyankar’’ diye tanıtan insanlara karşı oldu. Rap bu değildi ve asla olamazdı! Ayrıca her mahalleden birkaç ergen de rap yapmaya soyunup işin suyunu iyice çıkarmaktaydı. Şimdilerde oldukça popüler olan Anıl Piyancı, No1, Şehinşah, Ezhel, Gazapizm gibi isimler dar bir kitle tarafından tanınıyordu henüz.
Ne olduysa 2016’da oldu ve Eypio – Burak King ikilisi Günah Benim şarkısıyla patlama yaptı. Bu yıllar sonra bir ilkti. Bir rap şarkı listeleri alt üst etmişti. Sonra devamı geldi zaten.
Rap’i bir insan neden sever?
Her konuyu işlediği, her ruh haline hitap ettiği için diyebilirim. Öfkeliyken, efkarlıyken, yorgunken, neşeliyken, enerjikken dinleyebileceğiniz ayrı ayrı şarkılar mevcut. Bu bakımdan rap, belli başlı konuların dışına çıkamayan diğer müzik türlerinden ayrılır. Keza rapin eleştiri ve isyan müziği olması da sevmemiz için bir neden.
Eleştiri ve isyan… Bunu her müzik türü için söylerler?
Evet. Her müzik türüne bu tanım yapılır ama rap eleştirinin hakkını verir. Sadece aşk, tanrı, kader gibi konuları eleştirmez çünkü. Sistemi, insanları, savaşları, yoksulluğu ve aklınıza gelebilecek her şeyi eleştirir.
Pek bilinmeyen birkaç güzel parça?
Delaredo – Yılanların Oyunu
Defkhan, Rota – Mat
Hidra – Cennetten Cehenneme
Sagopa Kajmer – Mütalam
Saian – Berhava
Ceza, Da Poet – Kördüğüm
Farazi ve Kayra – Alt Geçit
Dramelodi – Ghetto Ağzı