Belki de hayat renkli değildir, belki de hayat yaşamak istemediklerimiz gibidir…
Belki de hayat ölüp dirilmektir hepsi bu kadar, bazı şeyler uzaktan parlar ya yanına gideriz parlak sandiğımız şey aslında sönüktür belki de bu hayatın bize son fısıltısıdır…
O son fısıltı neyi dinleyip dinlemediğimize bağlıdır, belki de ağızımızdan çıkan son birkaç cümleye bağlıdır ha ne dersin?
Kaderin neyi isteyip istemediğine bakmaz, kalbinin neyi fısıldayıp fısıldamadığına bakar belkide
Herkesin aklında şu soru yankılanıyor;”ben ne yapacağım…”herkesin tanıdığı ama bir o kadar da uzak olan o kelime, bırak sana son fısıltın söylesin neyi yapıp yapmayacağına,bırak sonucunu öğrenmeyi ilerlemeye bak ve devam et,hayat devam edenlere şans veriyor,devam etmeyenler cevapsızlar girdabında boğulup gidiyor, belkide çözüm önündedir ama ilerlemezsen ve geriye bakmaya devam edersen nasıl ulaşacaksın son fısıltına…
Yürü ama bu amaçsızca bir yürüme olmasın, her zaman amaçların olsun yanında…
Koş ama bağlı bir koşu olmasın, her zaman bağımsız ol…
Bak ama yerdekilere değil zirvedekilere..
Unut gerekli olanları değil gereksiz olanları…
Öğren her zaman kalıplaşmışı değil, yenileride…
Konuş yalanı değil doğruyu…
Kabul et yanlışı değil doğru olanı…
Susma doğruya değil yanlışa…
Ve en önemlisi doğru bildiğin şeylerin arkasında dur, yanlışında ise başkalarını dinlemeyi öğren…
Dinle ilk şeyi değil son fısıltıyı…