Türkiye’de bir kriz var mı, yok mu tartışması bir yana, ülkemizde ekonomik olarak bir daralmanın olduğundan söz edilebilinir.
Makroekonomik olarak Türkiye’nin sorunları olan: Cari açık, dış ticaret açığı, özel ve kamu sektörünün dış borcu vb… Tüm bu iktisadî enstrümanlar, sıradan bir vatandaş için pek fazla önem arz etmeyebilir.
Esasında, olayın mikroiktisat tarafı önemlidir…
Hanehalkının alımgücü düşmüşse, satınalma paritesi enflasyonal olarak büyüyorsa, işçinin, emeklinin, çiftçinin, işsizin cebindeki para her geçen gün eriyorsa…
Makroekonomik enstrümanlar olan cari açık, dış borç gibi kavramlar, yurdum insanı için çok fazla bir şey ifade etmez.
***
Türkiye’de yaşanan sorunların çözümünde, çözümün gerçekleştirilerek birhâl yoluna girmesinde, çare nedir?
Kalkınmanın, büyümenin, istikrarlı bir yönetimin çaresi nedir?
“Sol” ideoloji, ülkemizde kaldıraç fonksiyonunu görebilir mi?
Sol, elde ettiği görece başarılarla siyaset kurumu içinde var olmaya daha ne kadar daha devam edebilir? Kabul edelim ki ülkemizin belli başlı kronik problemleri var: Enflasyon olsun, cari açık olsun, dış borç olsun…
Öte yandan, “verimlilik” yaratmayan bir ekonomik yapı da var. Ülkemizde verimlilik olgusu, her nedense pek fazla tartışılmıyor.
Bugünde tecrübe ettiğimiz, gelecekte de tecrübe edebileceğimiz krizler, biraz da bizim iş bilmezliğimizden ileri geliyor.
***
Her şeyden önce, ekonomimiz verimlilik tabanlı işlemiyor. İsraf had safhada. Her alanda israf had safhada. Ekonomik birimler, eğer optimal ölçekte üretime koşulsa ve verimlilik denen ekonominin dinamosu doğru düzgün devreye girse, ekonomik büyüme daha anlamlı olur.
En küçük darbede veya spekülatif ya da manipülatif hareket tarzında, iktisaden daha güçlü refleksler verebiliriz. Yine, bu bağlamda başa dönersek, Türkiye’de kaldıraç “Sol” olabilir mi?
Daralan ve küçülen ekonomik yapı karşısında; yönetilebilirlikten uzaklaşan bir siyasal sistemde, Sol, bir çıkış veya kaldıraç olabilir mi? Parlamentoya milletvekili sokmak veya dönem dönem kurultaylar tertip ederek, kurultay zaferleri kazanmak, dar bir alana hapsolmuş seçmen kitlesini memnun edecek günlük deklarasyonlarla, Sol, ülkemizde bir politik kaldıraç gücünü görebilir mi?
***
Tabii ki modern demokrasilerde iktidar varsa, muhalefet de vardır; ve olmalıdır da. Ama, muhalefet, eninde sonunda siyasal iktidara giden bir yolda “ara durak” olmalıdır.
Türkiye’mizin derinlikli sorunlarına sol pencereden bakmak, topluma bir perspektif sunmak, pekâlâ sol cenahın görevidir de.
Türkiye’de yaşadığımız sorunlar ve sıkıntılar çerçevesinde Sol düşüncenin, felsefi veya doktriner kalıpların dışında, hâlihazırda bir pratiği var mıdır?
Sol düşünce, artık değişen siyasal sisteme istinaden “muhalefet” konumundan, “iktidar” kaldıracına geçebilmenin yolları üzerine kafa yormalıdır.
Küçük hesaplarla, dar alana hapsolan aksiyonlarla, parlamentoya vekil sokarak, tabanın ağzına bal çalarak, ülkenin geleceğine imza atabilmek olası değildir!