Sofra muhabbetlerinde karşılaştığım;
karısından dert yanan,
kendisini anlamadığını,
neden hep suçlu olduğunu düşünen,
ne yapsam yaranamıyorum diyen,
“romantizmden anlamayan kadındır.”
diye diye yıpranan,
moralini bozan duyarlı,
nazik dostlarım.
Artık bunlara kafa tutacak hikayeyi aşağıya yazıyorum.
Bunaldığınızda, baş edemediğiniz de
hemen yazıyı okuyoruz.
Bizi nasıl alt ettiklerini.
Bizine kadar boşu boşuna yıprattıklarını,
üzdüklerini
anlayacaksınız.
İnanın bana çok teşekkür edeceksiniz.
Buyurun gelsin.
Bir kadın psikiyatriste gider ve şöyle der:
“Evlenmek istemiyorum. Eğitimli, bağımsız ve kendime yeterli biri olarak yetiştim. Bir kocaya ihtiyacım yok. Ama ailem evlenmemi istiyor, ne yapayım?”
Psikiyatrist cevap verir:
“Sen şüphesiz hayatta harika şeyler elde edeceksin. Ama kaçınılmaz şekilde bir şeyler istediğin gibi olmayacak. Bir şeyler ters gidecek. Bazen başarısız olacaksın.
Bazen planların iş yaramayacak.
Bazen dileklerin yerine gelmeyecek.
O zamankimi suçlayacaksın?
Kendini mi?”
Kadın:”Hayııır !!!”
Psikiyatrist: “Tamam…
İşte bu yüzden bir kocaya ihtiyacın var!”