Düşünmüyoruz değil mi o giydiğimiz kıyafetler acaba nasıl yapıldı? Nice hikayeler, nice hayatlar, nice emekler var aslında onların içerisinde. Gürültülü ortam, full arabesk yada türkü çalan radyolar, sürekli ellerinde makasla dolaşan insanlar. İğnelerden iplik geçirmeye çalışanlar. Debriyaj pedalı gibi, makina pedalına basan insanlar. Evet doğru bildiniz, tekstilden bahsediyorum. Hani o bazılarının fakirhane çöplüğü dediği tekstillerden. Hiç unutmam 12 yaşındaydım. Herkes gibi bende de hayaller vardı. İleride polis olmayı istiyordum. Kötü insanları dövmek istiyordum. Tabi ilk önce bizim semtteki haraç kesen ibneleri.Ben bu hayalleri kurarken babamın söylediği cümle ile beynimde ”caaaarrtttt” diye bir ses yankılandı. Evet yine doğru bildiniz. Hayallerimin yırtılma sesiydi bu. ”Yarın benimle birlikte işe geliyorsun.” dedi. Aslında kendine göre haklıydı, geçim sorunumuz vardı. Malum, çalışmadan ekmek yok, yada bedavaya. Tahmin edilesi hiç de zor olmayan bir yerde işe başlicaktım. Tekstil 🙂
Çoğu kişi semtlerde olan tekstil fabrikalarının fakir fukara yada hiç bir işe yaramayan insanlarla dolu olduğunu söyler. Youtube’da bir videoya baktım yorumlarda sürekli ”Çalışın fakir köpekler, bilmem neler” Özellikle de kızlarına çok laf atarlar, taktıkları lakap bile var. Yine Google’da aramayla rahatlıkla ulaşılabilir insanların tekstil hakkındaki görüşlerine. Bence bunun sebebi cahillik. 12 yaşında tekstile başladım 19 yaşındayım şuan. 8. sınıfa kadar okudum, lise terkim. Sabah 08:00 ‘da iş başı, 10:00’da kahvaltı (15dk) 13:00’de paydos (1 saat öğlen molası 14:00’a kadar.) 16:00’da (15 dk çay molası), 19:30’da da paydos. Genelde tekstil ortamlarında standarttır bu saatler. Günde 11-12 saat ne standartsa artık.
Çalıştığım süre boyunca şunu gördüm, hepsinin bir hayali varmış. Hani o sürekli laf atılan kızlar var ya, onların bile bir hayali, hayalleri varmış. O kız gömleğin yakasını dikerken. Aslında her iğne batışında o anki ruh halinide o iğneyle o kumaşa işliyor. Düşünsene giydiğin kıyafete sevgisini, hayallerini işliyor.İyi insan çoktur, aile ortamıdır kaynaştın mı. Severler seni, değer verirler. Evet sinir stres ile dolu bir iştir. Evet çoğu kişi burada olmak istemiyor. Yine evet, yapılacak iş değildir.Peki neden yapıyorlar ? Birilerinin yaşaması için, birilerinin kendilerini feda etmesi gerekiyor. İnanın dünya pek umurlarında değil. 6 sene rahat makinada çalıştım. Ama kendime pantolon aldığım zaman paçasını hiçbir zaman yapamadım. Terzi kendi söküğünü dikemez derler ya, işte burda da öyle. Bir an önce bitsinde eve gidelim. Yazdıklarım yanlış anlaşılmasın. Kötülemiyorum ki kendi işimi kötüleyecek değilim. Sadece biraz emek verseler, yada fırsat çıksa karşılarına. Aslında çok başarılı insanlar var da. Ellerinden bir şey gelmiyor.Mesela ben o meşhur tekstilde, ingilizce öğrendim. En azından şarkıları artık anlıyorum. En azından bir şeyler başarmak için uğraşıyorum. En azından bir şeyler başarmak için uğraşıyoruz.
Peki siz ne yapıyorsunuz?
Teşekkürler.