Her birimiz, modumuzun yüksek olmadığı zamanlarda yapmamız gereken işlerimizden kurtulmak için zararsız bahaneler üretiriz. Genellikle bu durumlarda “Tatlım, çok yorgunum” , “Doktor randevum var.” ya da “Dikiş-nakış dersim var.” gibi şeyler söylüyoruz. Bu örnekler bazı anlar için tamamen birer bahane haline gelebiliyor. Gerçekte ise durum biraz daha farklı. Aslında o gün için havanızda değilsiniz, tamamen sağlıklısınız ve bir şeylerden kurtulmak istiyorsunuz. “Dikiş-Nakış dersi” yerine ise House of Cards’ın bir bölümünü izlemekten bahsediyor olabilir misiniz?
Yukarıda bahsedilen mazeretler belki de çok mühim değiller ama hayatımızı alt üst eden başka ciddi bahaneler de üretiyoruz. Örneğin: “Bir iş kurardım ama 100 bin dolarlık başlangıç sermayesi almam çok zor.” gibi şeyler söylüyoruz. Yıllardır yapmak istediğimiz şeyler için türlü bahaneler uydurmuşuzdur. Gerçek şu ki, aslında sadece korktuk. Ve bu yüzden hiçbir zaman başlamak için ilk adımı atmadık. Ama aynı zamanda sorunun kendimizde olmadığını, başka bir şey ya da bir başkası olduğu konusunda kendimi kandırmak gibi kolay bir yol bulduk. Nihayetinde “Sorun, ben değilim.” demek çok zor olmadı bizler için. Bu noktada Gary Vee oldukça haklı: “Bahaneler uydurmakta son derece yaratıcıyız.”
“İnsanların, neden başarıya ulaşamadıklarını açıklamak için bu kadar çok dikkate değer neden ve koşul bulabilmeleri hayret verici.” — @garyvee
Sizi Alıkoyan Bu 15 Bahaneyi Bırakın
- “Vaktim yok! ” – Bu tüm mazeretlerin anasıdır. Hepimizin, her gün aynı 1440 dakikası vardır. Nasıl oluyor da bazı insanlar bir şeyler yapıyor ama diğerleri yapmıyor? Çok basit: Onlar zamanlarını boşa harcamazlar. “Vaktim yok”, asla bahanemiz olmamalı. Eğer o an bir şeyi yapamıyorsak, gerçek sebebini söylememiz yeterli: “Bundan hoşlanmıyorum.” veya “Televizyon izlemeyi tercih ederim.” diyebiliriz.
- “Param yok! ” – Bu gerçek bir sebep. Ama bunun güzelliğinin farkında mıyız acaba? Paranın olmaması bir fırsattır. Yine de, pek çok insan bunu bir engel olarak görüyor. Yeterli paraya sahip olmamak iyidir çünkü aslında kaybedecek bir şeyimiz yok demektir. Dışarı çıkıp, bir şeyler deneyip ve yaratıcı fikirlerimizi uygulayabiliriz.
- “Çok yorgunum! ” – Eğer ciddi bir rahatsızlığımız yoksa veya hasta değilsek, bu oldukça saçma bir bahanedir. Birkaç ay önce arkadaşlarımdan biri bana 5 yaşındaki oğluyla futbol oynamak için çok yorgun olduğunu söyledi. Ben ise ona ahmaklık etmemesini ve o tembel vücudunu derhal o koltuktan kaldırmasını söyledim. Arkadaşlar bunu içindir değil mi? Kendisi artık o rahat koltukta yayılmayı bırakıp, The Walking Dead’i daha az izliyor ama buna değdiğini söylüyor.
- “Küçük bir şehirde yaşıyorum.” – Ben, küçük bir şehirde büyüdüm ve buna bahaneye tamamen inanmıştım. Şu sözü aklınızdan çıkarmamanızı tavsiye ederim: “New York’ta yapabilirsen, her yerde yapabilirsin.” Bu sadece bir efsane. Şimdi inandığım şey bu: Her yerde yapabilirseniz, her yerde başarabilirsiniz. Ayrıca internetin inanılmaz fırsatlar sunduğu günümüz çağında hareket dahi etmemize gerek yok.
- “Dezavantajlarla dolu bir ülkede yaşıyorum.” – Yaşadığımız ülkemiz ‘mutluluk’ sıralamasında alt sıralarda yer alabilir veya belki de dünyanın en zengin ülkesi değildir. Ne olmuş? Makroekonomi, bizi birey olarak hiçbir şekilde etkilemez. Ayrıca bir teknoloji şirketi kurmak için Silikon Vadisi’ne gitmemize gerek yok. San Francisco Havalimanı’nda yatırımcıların, bir çanta dolusu parayla bizleri beklediğini düşünüyor musunuz?
- “Ailem bana yardım etmiyor.” – Ne kadar az olursa olsun, aldığımız yardım için minnettar olabiliriz. Bazı insanların ebeveynleri bile yok.
- ” Eşim beni desteklemiyor.” – O bizim partnerimiz, değil mi? İhtiyacımız olan destek zaten bu. En azından yalnız değiliz. Eğer bize inanmıyorsa, ona yanıldığını kanıtlayabiliriz.
8. “Çocuklarım var.” – Birçok insanın çocukları bahane olarak kullandığını duydum. Risk almaktan kaçınmanın ve hayallerinden vazgeçmenin sebebinin çocuklar olduğunu söylüyorlar. Riske girmemek ya da işleri sağlama almak gibi bir bahane olmamalı. Onlara iyi bir gelecek vermek istiyorsak tam tersini yaparak başlayabiliriz.
9. “Çalışmak zorundayım.” – Yani? Hepimizin işleri var. Bu, sanatımızı esas işimize ek olarak yapamayacağımız anlamına mı geliyor? Veya işimize akşamları ve hafta sonları mı başlıyoruz?
Deneyimim yok
10. Bir çok işverenden sıklıkla talep edilen önemli bir terim olan deneyim, aslında hiçbir şeye değmez. 90lı yıllarda yaşamıyoruz artık. Günümüzde beceri ve uygulama çok daha ön plandadır. 50’li yaşlarındaki reklamcılardan daha fazla pazarlama becerisine sahip 19 yaşında insanlar tanıyorum.
11. “Ben işe yaramazın tekiyim.” – Bunu söylemeye devam edersek, düşündüğümüz şeye dönüşerek o profile sahi biri oluruz. Bu yüzden kendimiz hakkında negatif düşünmemeliyiz.
12. “İyi bir görünüşe sahip değilim.” – Görünüş, günümüzde maalesef oldukça abartılıyor. Halbuki mizah ve karakter daha önemlidir.
13. “Lise ya da lisanstan başarılı bir derecem yok.” – İnsanlar derecelerimizi umursamamalı. Ve eğer yaparlarsa, onlar için çalışmak istemeyebiliriz.
14. “Ben, küçük topluluğa ait bir azınlığım.” – Kulübe hoş geldin!
15. “Fazla kiloluyum.” – Eskiden ben de öyleydim. Ama sonra her gün koşmaya başladım ve kilo verdim. Bahane üretmek bir alışkanlıktır. Bu oldukça kötü bir şey çünkü hayatımızı büyük ölçüde engelliyor. Ve en kötüsü de bunu kendimize yapıyor olmamız. Başkaları yapabiliyorken bizler neden bunları geride bırakıp başlamıyoruz?
“Mazeret üretmede iyi olan, nadiren başka bir şey için iyidir.” Benjamin Franklin