Merhaba. Uzun zaman oldu görüşmeyeli. Büyük ihtimalle sex kelimesi ilginizi çekmiştir. Çünkü bence kandırmayalım birbirimizi konu cinsellik olunca bir merak sarıyor içimizi ve de cinsel bölgemizi.
Geçtiğimiz hafta bir karar aldım şu şekilde
Kendi içime döneceğim. Açmam gerekirse yani sosyal medyayı minimumda tutacağım, mümkünse kullanmayacağım. İnsanlarla iletişimim ihtiyaci düzeyde olacak. Ben kendi içime çekilip kendimi tanımak istiyorum.
Bunun üzerine şöyle şeyler oldu: YouTube ilgimi çekmiyor. Gün içinde okula giderken, okulda ve evde yemek yerken vs. 2 saat boşluğum oluyormuş ve ben film izleyerek geçirmeye başladım. Fosforlu kalemimle önemli olduğunu düşündüğüm yerleri işaretleyerek kitap okumak da ayrı bir keyif vermeye başladı. Bir haftada 2 kitap, 4 film, 1dizi (6bölüm), 1 film serisi(3film) bitirmiş oldum. Tabii 19 Mayıs ve bugün 20 Mayıs tüm günüm izleyerek geçti. Derslerime çalışma zorunluluğu ve stresten bıktığım için yapılacak işlerdan kaçtım aslında.
İzlediklerim şöyle:
- Patch Adams
- Tehlikeli Yürüyüş
- Filler Aşkına (bunlar gerçek hikayelerdi)
- Sexlife (2.sezon)
- 365 film serisi (3 film)
- diğer izlediğim filmin adını unuttum ama komedi içeren sex filmiydi, bahsederim.
Şimdi bu yazacaklarımdan sonra düşüncelerimden etkilenip libidosunu artıramak için özelden yazacaklar olursa yazmayın. Daha önce de oldu yazdığım sex filmlerini anlattığımdan ötürü. YAZMAYIN. Bu yazı bakış açınıza bir şeyler katmak ve yazarak kendimi rahatlatmak için.
Gelelim neden bu kadar sex içerikli şeyler izlediğime. Belki bir erkek arkadaşım olsa eşlik ederdi bana ama porno izlemektense bu tarz şeylerin daha yararıma olacağını düşünüyorum. Evet, libidosu yüksek de birisiyim. Çünkü bedenimle de yaşamla da barışığım. Filmlerde olanların aksine her gün gününü gün ederek sevişmenin de saçma olduğunu düşünüyor, cinselliğin bu kadar aşağılaştırılmasını onaylamıyorum. Zaten izlediklerimin ortak noktası da burada buluşuyor. İsterken her gün başka biriyle seviş, duygularından kaçtığın ve kendini tanıyıp sana iyi gelecek birini bulmadığın müddetçe ancak ruhun yorulur.
Hadi başlayalım şu filmler ne anlatıyormuş?
SEXLIFE-2.SEZON
Ben bu dizinin ilk sezonunu izleyip çok sinirlenmiştim. Hatta yazısını da yazmıştım. İkinci sezonda da insanın anlam arayışına yer verilmeseydi daha da söverdim.
Kısaca anlatayım. Bir kadın bir adamla aşk yaşıyor ve şehvetli sex hayatları da var. Neyse kadın hamile kalıyor ama adam buna hazır değil. Çünkü babasıyla sorunlar yaşamış küçükken. Adam kaçıyor. Bebek de düşüyor mu neydi. Sonra kadın başkasıyla evleniyor. İki çocukları oluyor. Taa 8 yıl sonra terk eden adam tekrar çıkıyor. Kadın yorulmuş eşinin sorunlarını görmemesinden, çocuklara bakmaktan. Adamın gelişinden etkileniyor.
İlk sezon işte kadın eşini aldatıyordu. Eşi de patronuyla kadına inat olsun diye aldatıyordu.
2. sezonda da yine aldatmalar var ama bununla birlikte kendini anlama kavramı üzerine de gidilmiş. Kadınla adam boşanıyor. Kadın annesiyle sorunlar yaşamış. Onları çözmeye çalışıyor. Neyi neden hissettiğini anlamaya çalışıyor. Neticede ilişkisinde her haliyle kabul görmek istediğini anlıyor. Ve kendini tanımanın, kendi yolunu çizmenin, buna göre de sana eşlik edecek doğru kişiyi anlayacağından bahsediyor.
Başka başka örnekler de sunuyor dizi bize. Bağlanmaktan korkan ama aşkın gücüne inanan bir kişi de var mesela.
Şimdi tabii şey diye düşünüyorsunuz. Herkes neticede tutku duyduğu ve her haliyle kabul gördüğü bir ilişkide olacaksa dizinin sonunda neden bu entrikalar yaşandı? Ya da yaşanmak zorunda mıydı?
Aldatmayı saçma bulmakla birlikte evet yaşanmalıydı. En azından dizinin gidişatına göre. Benim bu konuda görüşüm iki kişi bir ilişkiye başlayacaksa her anlamda açık olmalılar ve ayrılığa da hazır. Ve karşı tarafı anlamak için de araştırmak da gerekir kadınlar ne sever, erkekler ne sever, beyin yapısı nasıl vs. vs. Tabii bir de şey sanıyoruz: İlişkilerin kurtarıcı olduğunu, sorunlarımızı gidereceğini, yalnızlıktan kurtaracağını… Sağlıklı ilişkide kendini tanımaya ve yalnızlığıyla barışık iki kişinin birbirlerini yükseltmesi gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim adını hatırlayamadığım filme.
Ya bu çok komikti. Sex hayatları başlarda çok güzel ama çocuklarının olmasıyla oldukça azalan bir çift, bir gün çocuklarını büyükannelerine bıraktıktan sonra bir kitaptaki sex pozisyonlarını yaparken 3 saat boyunca çekmelerinin getidiği sonucu anlatıyor. Kadın eşine silmesi söylerken, eşi bulut uygulamasında saklıyor ve başkalarına verdikleri tabletlerde de videonun var olması neticesinde gecenin bir körü tabletlere ulaşmaya çalışıyorlar. En yakın komşularının oğlu onlara para isteği doğrultusunda şantaj yapıyor. 20 bin dolar vermezlerse porno sitesine koyacağına dair. Sonra yine gecenin bir körü ailecek porno sitesini çökertmeye gidiyorlar. Çok komikti. Bulursam yazarım ismini.
Gelelim baya şey öğreten film serisine: 365 GÜN
Bir mafya adam açık mekanda babasıyla konuşurken kurşunlanıyorlar. Babası ölüyor. Kendisi de bir kadının hayaliyle yaşama tutunuyor. 5 yıl sonra bu kadını havaalanında görüyor ve kaçırıyor. Ona kendisine aşık olması için 365 gün süre veriyor. Eğer aşık da olmazsa süre dolduğunda geri dönebilecek.
Neyse kadınla adam aşık oluyor ve aralarında dehşet bir biçimde ve neredeyse her mekanda sex de oluyor.
1.filmde kadınla adam evlenecek ve kadın adama hamile olduğunu söyleyecekken adamın düşmanları kadını öldürmeye çalışıyor.
2.filmde adamın ikizi var. Kadına oyun kuruyorlar. Kadına adamın onu aldattığını görmesini sağlıyorlar. Ama adam eşi değil. Tabii kadın adamın ikizi olduğunu bilmiyor. Aynı zamanda adam çok sinirli ve mafya babası olduğu için adama bebeğini kaybettiğini de söyleyemiyor. Çünkü birçok kişi ölür.
Kadın adamın onu aldattığını düşündüğü an kaçıyor ve evin bahçıvanı olan ama aslında olmayan o kişiyle adaya gidiyorlar. Bu adam da oyunun parçası. Adamın düşmanının oğlu. Sonra kadına aşık oluyor. Kadının da bu adamın ona olan davranışları hoşuna gidiyor. Çünkü mafya adamla olan ilişkileri çok sert, onu kısıtlıyor korumak adı altında, romantik değil.
Bu filmin sonunda da kadın vuruluyor. Adamın ikizi ölüyor. Onu öldüren de bahçıvan adam.
3.seride kadının aklı karışıyor. Çünkü mafya adamın ikizi ölürken mafya adama bebeğini kaybettiğini söylüyor. Kadın bu yükü tek başına taşımış. Çünkü mafya adamın kötülüğünden korkmuş. Kadın kendini işine veriyor, düşünmek için biraz yalnız kalıyor vs.
Bence 4. de gelecek gibi. Zaten kitaptan uyarlanmış.
1.filmde güçsüz bir kadın görüyordum. 3.filmin sonunda kendini keşfetmek isteyen bir kadına dönüştü karakterimiz. Şunları sorguladım:
Mafya adam zengin, her imkan var. Sınırsız para var. Neticede birtakım şeyler eksik ve mutlu olamıyorlar. Ben neyi seçerdim? Özgür olmayı.
Bu film serisine bakacaksanız gerçekten sex sahneleri baya fazla ve tahrik edici. Fazla olduğu için de şey dedim artık içimden kadına: Bir dur, yeter artık! Yalnız kal biraz!
Peki tüm bunları izlemek bana ne kattı?
Kimseyle düşman olmak istemiyorum. 80 yılcık olacağını düşündüğümüz ortalama insan ömrümün geriye kalan yıllarımda ölümün kenarından bu şekilde dönmek istemem.
Şaka bir yana ama bence sorun yaşadığımız yer şu: Biz cinselliği sadece partnerimizle yapılan bir olay sanıyoruz ya da mastürbasyon, sex vs. Belki dişil enerjisini keşfetmeye çalışan kadınlar beni daha iyi anlar.
Cinsellik kendini olduğun gibi kabul görmek, bedeninin içinde eğlenebilmek ve bunun verdiği güçle yaşamla sevişebilmektir de aslında. O yüzden cinselliği her açıdan özel buluyorum ve filmlerdeki gibi her gün herkesle yatılacak kadar basit bir şey olarak görmüyorum.
Tabii bunlar bir yana itiraf etmem gerekirse okuduğum kitaplardan biri Dr. Jekyll ve Bay Hyde idi. Benim Hyde’ım fahişe olurdu büyük ihtimalle. Öyle de bir karşıt hissim oluyor arada.
Bu anlattıklarım benim düşüncelerimdi. Eğer katkıda bulunmak isteyen özellikle de erkek bireyler olursa sevinirim. Çünkü erkek beyninin tam olarak bilemiyorum. Onlar için cinsellik nedir tam olarak?
Başka bir yazıda görüşürüz.
ŞAZİYE KAPLAN:)
