Sevgililer Günü Hediyesi Olarak Ne Almalı?

Sevgililer Günü Hediyesi Olarak Ne Almalı?

Sevgililer Günü Hediyesi Olarak Ne Almalı?

Yılbaşını atlattık, sıra geldi sevgililere hediye alma meselesine. Sevgilisi olmayanlar şanslı. Hediye alma derdi yok. Evli olanlarda da “Biz sevgili değiliz ki, evliyiz” ayağına yatmalar da başladı.

“Bizim için sevgiyi göstermenin günü olmaz” diyenler; bu sözlerini tutup da özel olmayan günlerde de sevdiklerini mutlu edebiliyorlarsa ne ala!  Onlar çok yaşasınlar.

Sevgiler günü “hediyeleşme günü” olmasın. Sevginin anlamı bir süs eşyası, bir takı, bir pantolon- kazak, mumluk ya da kırtasiye ürünü olmamalı.

Evet, bunu hep diyoruz ama uygulanıyor mu? Reklamlar kredi kartı ile herşey bedava alınıyormuş gibi alışverişe yönlendiriyor. Dizilerde sevgiler unutulmuş. Birbirini seven, aile olabilen mutlu insanlar yok artık. Herşeyi çabuk tüketiyoruz. Aldıklarımızın verdiği mutluluk bile dakikalar içinde yok oluyor.

Ne alırsanız çok sevilirsiniz?  Tek taş pırlanta filan mı? Sensiz olmaz, demek yerine pırtlantasız olmaz, diyenlerin sevgisinden şüphe etmez misiniz? Duygu işidir sevmek. Para işi değil ki.

Hangi kazak, bot, defter, biblo, oyuncak ya da çiçek sizin sevginizi ömürlük kılabilir? Sevgisi sürsün diye hep hediyelerle beslemek mi lazım sevgiliyi?

Gerçekler hiç öyle değil ama. Benim babam anneme hiç sevgililer günü hediyesi almadı ama son nefesine kadar annemle birbirlerini hep sevdiler. Babam aramızdan ayrılalı seneler oldu ama annem halen babamı arıyor, seviyor, özlüyor. “Hasta da olsa ben ona bakardım. Yeter ki hayatta olsaydı” diyor.

Ben de eşimden hiç özel bir gün hediyesi almadım ama şu anda ona hastalığında bakmamı sağlayan bir sevgi var. Ben tek taş ya da sevgililer günü oyuncaklarının hatırına mı bakıyorum ona? Ya da bana aldığı bir oyuncak ayıcık ona hizmet etmemi sağlar mı?  Oysa şu anda eşim hasta ve ben hiçbir hediyenin hatırına ona bakmıyorum. Annem de öyleydi. Biz gerçekten sevebilen bir nesildik.

Aslında bizim okurlarımız kırk yaş üstü olmalı galiba? Gençler belki de özel bir günde bir şeyler alabileni daha çok seviyor olabilir. Belki siz de haklısınız. Arada hediye almayı bilmeyen bir nesle hediye alma geleneğini hatırlatmak için özel günler “hatırlatma” vesilesi de olabilir. Çok da ters ve olumsuz düşünmek istemiyorum. Yaşlanmış da zamana ayak uyduramayan bir “huysuz teyze” modeli oluşturmak istemem. 

Belki de diğer normal günlerde sevgisini göstermeyi bilemeyenlerin hediye alması için iyi bir gün de olabilir. İyi bir neden.

Peki o zaman ne almalı? 

Alacaksanız da işe yarayacak bir hediye alın bence. Mesela uzun yıllar süren bir evliliğiniz ya da aşk hayatınız varsa mücevher iyi bir alternatif olabilir. Size senelerini verip, vazgeçmemiş ve iyi- kötü her günde yanınızda olabilmiş bir kadına imkanınız elverdiğince değerli bir takı alabilirsiniz. Maddi gücünüz yoksa da lütfen bir gül bile olsa onu sevdiğinizi ifade edecek bir hediye verin. Gerçi çiçek de geçici bir hediye. Belki de evliyseniz ya da aynı eve paylaşıyorsanız ona ihtiyacı olan bir ev hediyesini vermek de ekonomik ve sevindirici bir neden olabilir.

Yeni bir ilişkiniz varsa.. İşte o zaman kırtasiye ürünü, mumluk, oyuncak vs. alabilirsiniz. Ama yine de iş gören bir ürün alırsanız uzun süre sizi hatırlamasını sağlar.  Alıp da bir rafa kaldıracağı süs eşyasını eline almadıkça sizi hatırlamayacaktır. Bazen bir yastık bile bir biblodan daha çok ele alınır ve sizi hatırlatır olabilir.

Genç bir çiftseniz ve yeni çıkmaya başlamış genç aşıklardansanız bence giyim- kuşam eşyası alın. Maddi durumunuza göre bu bir atkı seti de olabilir, imitasyon takı da olabilir, kazak da..  Kullandıkça sizi hatırlar. Eli dokundukça sizin adınızı anar.

Ve birine hediye alacaksanız lütfen ikinci el almayın. Başkasının terk edip attığı ve antika değeri olmayan hiçbir hediyeyi almayın. İkinci ele layık görmenin anlamı da hoş olmaz. Ona yeni, cici, temiz ve sık kullanacağı hediyeler alın.

Alamazsanız da sevginiz var olsun. Önemli olan gönül almak! Hediye almak değil.

Öpücüklerin ve kucaklaşmaların bolca hediye edildiği bir sevgililer günü yaşamanız dileğiyle…

Dans Eden Kelimeler
Bale Sanatçısı, yönetmen Kağan Can Odabaşı ile eşi Editör, kitap yazarı Ayşegül Toker Odabaşı olarak yaşadıklarımızı, yaşam denen sahnede karşımıza çıkanları sizlerle paylaşmak istiyoruz.(Böyle diyerek başladık ama maalesef ben Ayşegül, tek başıma sürdürmek zorundayım. Eşim artık bu boyutta değil.)
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Açlıktan Değil Yalnızlıktan Ölen İnsanlar Görüyorum (21. yy)

Açlıktan Değil Yalnızlıktan Ölen İnsanlar Görüyorum (21. yy)

Sonraki
Eylülde Öksüz

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.