“Ayrılık da sevdaya dahil” diyerek vazgeçmeye niyetlenmiştim balığımdan. Öyle değilmiş işte. Ayrılık belki başka seçeneğin yoksa sevdaya dahildir ama muhakkak bir seçenek daha sunar sana hayat. Eğer bakmayı biliyorsak, eğer sevmeyi seviyorsak..
Bir önceki yazımda, balık alma nedenimi insan sevgisi ile ilişkilendirmiştim. İnsana dair duyguları anlamlandırmak adına böyle bir girişimde bulunmuş, fakat balığa zarar gelmesin diye ondan vazgeçmem gerektiğini düşünmüştüm. Bu durum beni fazlasıyla üzmüştü. Sevginin acı veren bir şey olduğuna ikna olmuştum ki başka seçenekleri görene kadar. Bazen çok basit şeyleri bile göremiyor hale gelebiliyoruz. Ne mi yaptım? Balığımın gözleri bozulmasın diye aldım bir akvaryuma koydum. Yalnız hissetmesin diye tam zıttı bir rengi olan beyaz balığı da içine attım. Eğer ki ondan vazgeçmiş olsaydım belki daha kötü şartlarda olur bir iki haftaya can verirdi. Kim bilebilir? Nedense hep en kolay seçeneği seçip bundan dolayı üzüntü duyuyoruz. Ayrılık sevdaya dahil değil. Elinden geleni yapmadan vazgeçenler sevgiden söz etmesin. Baktın olmuyor pek tabiki erdem sayarız o zaman vazgeçişi. Kaybediş saymayız kurtuluş varsayarız.
Şuan hem Galile hem de Karsu gayet mutlu görünüyorlar. Umarım ileride özgürlüklerine kavuşturabilirim. Camla kaplı bir alanda değilde daha sonsuz daha özgür olabilecekleri bir yere.