İnsan doğduğunda sadece sevgiye aç oluyor. Her gördüğü canlıdan kayıtsız- şartsız sevgi bekliyor. Kediyi de seviyor köpeği de. İnsanı da seviyor, ağacı da.
Zaman geçtikçe hayatına ‘para’ denen illet girmeye başlıyor. Onunla daha güzel hayat elde edeceğini zannediyor.
Gittikçe kalbindeki sevgiyi yitiriyor. Saf, gerçek sevginin yerini; ruhsuz bir para tutkusu alıyor.
İnsanlıktan çıkıp, maddesel bir yaratığa dönüşüyor.
Bilmiyor ki; gerçek huzur ve mutluluk sevgidedir.
Bilmiyor ki; sevgiden uzaklaşıp, paraya koştukça mutluluk ve huzurdan uzaklaşıyor.
Şimdi bana kim ne kadar para verirse versin; ben sevdiğim adamı geri getiremedikten sonra mutlu olamam ki. Can’ım yoksa ben ne yapayım parayı pulu? Kaç para geri getirir giden bir Can’ı?
Sevginin parayla karşılığı olur mu? Kaç paraya satın alınır sevgiler?
Ünlülerin paralarına koşanların yüreğinde gerçekten sevgi olabileceğine hangimiz inanıyoruz ki?
Paranın olduğu yerde sevgi olmaz. Sevgi dolu kalbi olanın da cebi boştur. Çünkü o paylaşmayı seven, sevindiren, sevgi verebilendir. Sevgi alabilmek için elindekileri paylaşır. Sevende para olmaz, parası olanda da sevgi bulunmaz.
Siz hangisinin olduğu dünyayı istiyorsunuz?
18 Eylül 2020