Sevilmeye olan temel, güçlü ve doğal ihtiyacı herkes hisseder, hepimiz sevilmek istiyoruz ve başkalarının bizi sevmesi için çok şey yapıyoruz.
Araştırmalar sevgisiz büyümenin bir bebeğe ciddi zarar verdiğini ve bazı hasaların geri döndürülemez olduğunu gösteriyor. Sevgi ihtiyacı bebeklik döneminde başlar ve zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı bir gelişim göstermesi sevgiye ihiyacı vardır.
Yıllar önce iş yerimde bir arkadaşım yoğun iş temposu nedeniyle kızını yeteri kadar kucağına alamadığını onunla ilgilenemediğini ve bir süre sonra çocukta bilişsel gelişim geriliği oluştuğunu ve tedavisi için yıllarca uğraştıklarını üzülerek anlatmıştı.
Sevilme ihtiyacımız nereden geldi? Bizi nereye götürmek istiyor? Ve bizler neden bu kadar temel bir ihtiyaç olarak hissediyoruz?
Bunu anlamak için çok gerilere yani maddeden bile önceki bir zamana gidelim. Yaratılışın tüm parçaları temel maddeden gelir. Farz edelim ki küçük bir atom vardı herşey bu atomdan patladı ve gelişmeye başladı. Parçalar her yöne dağıldı ve bu küçük başlangıç kısmında bağ korundu. Yaratılışın tüm parçaları arasında bir bağ var ve Yer yüzünde varoluşun tüm yaşam biçimleri bağ kurma ayrılma ve sonra tekrar bağ kurma ve ayrılma ve birbirleriyle bütünleşmenin sonucu olarak meydana gelmektedir.
Yani, herşey bağ kurma ve ayrılılıktan gelir. Bağ kurma ve daha fazla ayrılma ihtiyacı maddeden bile önce aynı atomun, hatta aynı düşüncenin bir parçası olduğumuz o ilk koşuldan kaynaklanır.
Bunu çevreden iyi hoş bir tutum hissetme ihtiyacı, aslında yaratılışın her parçasında cansız, bitkisel, hayvanda ve sonra insanlarda bulunan çok büyük bir ihtiyaç ve içsel bir arzu olarak varolan sevilme ihtiyacı takip eder. Herşey bundan gelişir. Çünkü yaratılışın tamamında bağ kurma ve ayrılma; bağ kurma ve ayrılık dışında hiçbirşey yoktur, tüm yaşamın geldiği yer burasıdır.
Cansız bikisel ve hayvansal seviyedede de duygular vardır ancak insandan bahsettiğimizde bunu görebiliriz. Herşey sevilme ihtiyacından gelir