Bu gün eski türkiye hakkında çok fazla bilgi sahibi oldum elime geçen bir kitap sayesinde.
O kitapta Türkiye’nin zorlandığı durumları ; ekonomik , barınma ,enflasyon,dikiş tutmamış yaşam, memnuniyetsiz yaşam , kendi ülkesindeki savaştan kaçıp Türkiye ye sığınan insan toplulukları bu insan toplulukları yüzünden işsiz kalan bir çok Türk kardeşlerimi ve sıkıntıları anlatan bir kitap.
Şuan sene üç bin yirmi iki ve Okuduğum kitapdan çok çok farklı bir ülke , kendini kanıtlamış bir ülkede yaşıyorum. Dünyanın en verimli topraklarını en iyi şekilde değerlendiren bir toplum, okuduğum kitabın aksine ekonomik , sosyal ve kendinden emin bir toplum kitlesi olarak ve bütün ülkelerin bize imrenerek baktığı bir ülkede yaşıyorum burası Türkiye.
Bir çok icat sayesinde hayatımızın kolaylaştığı bu kolaylığı bize sağlayan bir çok Türk bilim insanı zamanında bu topraklarda çok sıkıntılar çekmiş .Bu büyük sıkıntılara rağmen pes etmeyen her zaman bir umut ile yaşayan Türk milleti sonunda başarıya ulaşmış ve bütün ülkelerin en başında en başarılı ülke olarak seçilmişizdir. Şuanda elektro araçlar sayesinde istediğimiz an istediğimiz yere ışınlanabiliyor ve yer çekimine karşı koyan bir sıvı sayesinde süzülerek havada asılı kalabiliyoruz .Bu ve bir çok icat sayesinde ülkeler arasında birinci sırasında yer almaktayız.
Gökyüzündeki yıldızlar ve dolayısıyla burçlar kuşağı tanımayacağınız kadar değişti.(ne de olsa yıldızlarla Dünyamız uzayda sürekli hareket ediyor). Ayrıca Mars tümüyle Dünyalaştırıldı ve yaşanabilir bir gezegen haline getirildi.İnsanlık bin yılda Dünya’ya yayıldı ve hızını alamayıp Ay’a gitti. Oysa bu arada Nüfus 7,4 milyar oldu, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, çevre kirliliği ve kaçak avlanmayla yüz binlerce canlı türünün soyu tükendi. Peki insan olsun olmasın, önümüzdeki 1 milyar yılda Dünya gezegenine ne olacak? Düşüncelere göre ;
İnsanlar, özellikle de bilgisayarla 10 bin yıl sonra varlığını sürdürürse 2000 yılında yaşanana benzer bir BIOS problemiyle karşılaşacağız; yani bilgisayarlar tekrar tarih hatası verip kilitlenecek. Bunu önlemek için de anakartı güncellememiz gerekecek.İnsanların saç ve ten rengi gibi fenotip özellikleri Dünya çapında eşit ölçüde karışacak; yani saçını boyatmayan sarışın zenciler, esmer Türkler ve beyaz tenli Hintliler sıradan olacak.Bugün konuşulan bütün diller birbirine karışacak ve uzak gelecekte bugün kullanılan her 100 kelimeden sadece biri kullanımda kalacak. Kısacası 20 bin yıl sonra güncel diller tümüyle ortadan kalkacak ve yepyeni bir global dil ortaya çıkacak.Dünya’da nadir bir süper yanardağ püskürmesi yaşanacak ve bu sırada atmosfere 3200 kilometreküp hacminde kül karışacak. Bu patlama 70 bin yıl önce Endonezya’nın en büyük adası Sumatra’da yaşanan Toba volkanik püskürmesi kadar şiddetli olacak.
O zamanlar Toba patlaması Hindistan’ın çölleşmesi ve Doğu Afrika’nın kuraklaşmasına yol açmıştı. Öyle ki aç kalan Homo erectusların soyu tükenmiş ve Homo sapiens sapiens’in soyu da tükenmenin eşiğine gelmişti (sayımız bir ara 3000’e düştü). Yaşanacak felaketin boyutuna örnek vermek için, 1815 Tambora ve 1883 Krakatau püskürmelerinin Avrupa’yı küçük buzul çağına soktuğunu söyleyebiliriz.Türümüz çoktan evren simülasyonları yapan, başka evrenleri ziyaret eden veya teknolojik olarak ererek (?) başka boyutlara geçen bir canlıya dönüşmüş olacak. Elbette bu bii hayallerinin dünya için hiç gerçekleşmeme olasılığı var:
Özellikle de küresel ısınma ve savaşlara yol açmaya devam edersek soyumuz 100 yılda tükenebilir. Demek ki Dünya’nın ve insanlığın 1 milyar yıl sonraki geleceği bugün bizim elimizde. Bizim de geleceği kurtarmak için aşkın insan olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Bakalım başarabilecek miyiz?