Gidiyorum, belki bilinmeze doğru belki de senden uzakta bir yere ama kaçmıyorum yanlış anlama nasıl kaçabilirim ki senden. Sen benden çoktan vazgeçmiş olabilirsin ama ben bunu yapamadım, başaramadım ki vazgeçmeyi. Kim bilir belki de böyle olması lazımdı hayat beni senle sınıyordu. Hep aklıma gelmiştir hayatımdan sevdiğim birilerinin gitmesi hep de korktum bu düşünceden .
Hayatın beni sevdiklerimle sınaması bana yapılan en büyük ayıptı sanırım. Dünyada o kadar insandan ben mi yani? Gerçekten bu mu hayat? Hayata zor dedikleri bu olsa gerek anladım sonunda. Evet gerçekten zormuş . Hayatın bize verdiklerini alma şekli bizi sınadıklarıyla gerçekleşiyormuş.
Alıştım yokluğuna hala yaşıyorsun ölmedin ama sen beni öldürmüşsün ben bunu sen gidince fark ettim. Ben bunu sen beni bıraktıktan sonra fark ettim. Ben bunu sen hayata gülmeye devam edip kendim acı çektiğimde fark ettim.
Şimdi sana bu durum komik geliyordur. Bir de senin gururun vardı nasıl unuturum?
Gururun yüzünden her şeyi içinde yaşardın kimseye bir şey anlatamazdın hep kendi içinde çözerdin sıkıntılarını. Bilinmeze düştüğünde sana ben öğrettim kalbinin sesini dinlemeyi . Bunu sen demiştin bana hatırladın mı ?
Gerçi sen beni unutalı çok oldu bir daha neden hatırlamak isteyesin ki belki de çoktan hayatında başka birileri vardır, senin için çarpan bir kalp daha vardır ama sen sadece birini duyuyorsundur beni değil diğer kalbi…
İnsan unuttuğuyla tekrar tanışabilirmiş. Kim bilir belki de bundan yıllar sonra bir kafede , kitap okurken karşılaşırız . Şimdi bu cümleyi yazarken kalbimin ne kadar acıdığını senin bir kez daha ne Kadar imkansız olduğunu fark ettim.
ÇÜNKÜ SEN KİTAAP OKUMAZSIN Kİ NASIL KİTAP OKURKEN BİRBİRİMİZİ BULALIM…