Yoksulluk ve zenginlik eğitimle bağdaştırıldığında kişiler de farklı anlamlar ortaya çıkabiliyor. Bazı yoksul ailelerin çocukları ellerinden olan ya da olamayan imkanlar sebebiyle okulu yarıda bırakıyor. Bazı yoksul ailelerin çocukları ise tek çözüm yolunun eğitim olduğunu düşünüyorlar . bazı zengin ailelerin çocukları ise ya zenginliklerine güvenip eğitimi reddediyorlar ya da zenginliklerini sadece eğitim yolunda harcıyorlar bu noktada öğretmenlere çok büyük görevler düşmektedir.
Öğretmenler eğitime devam etme isteği olan çocukları fark etmeli ve onların potansiyelini dışarı vuracakları ortamı oluşturmalıdır. Öğretmenlerin bu iki farklı hayatta yaşayan öğrencilere olan bakış açıları farklıdır. Yoksul bir yerde yaşayan çocuktan duyabileceğimiz meslekler bellidir . ( öğretmenlik, doktorluk vs.) yüksek kesimdeki insanlardan ise daha farklı meslekler duyarız ( politikacı vs .) belki yoksul kesimde zengin kesimin seçtiği mesleği yapabilecek birçok öğrenci var ama onlara uygun ortam yaratılmadı ya da bazı öğretmenler tarafından düşünceleri küçümsendiği için o öğrenciler o yerlere gelemiyor.
Öğretmenlerin yoksul kesimdeki öğrencilere olan beklentileriyle zengin kesimdeki öğrencilere olan beklentileri birbirlerinden çok farklı bunun böyle olmasının haklı yönleri de vardır haksız yönleri de örneğin; yoksul kesimden bir öğrenci şarkıcı olmak ister ve bu yönde eğitim alabilmek için konservatuara gider buradan olabileceği maximum şey müzik öğretmenliğidir aslında(istisnai durumların mevcut olmasıyla birlikte) . Ama ünlü bir şarkıcının çocuğu şarkıcı olmak isterse konservatuar okumasına bile gerek kalmaz belki bu durumun ana fikri yadsınamaz bir gerçek aslında öğretmenler böyle düşününce haklı olabilirler. Ama bu demek olmuyor ki hevesli olan öğrencilerin hevesleri kırılmalı onlara köstek olunmalı.
Öğretmen yoksul kesimdeki çocuklara bol bol motive edici konuşmalar yapmalı onların ekonomik durumu sebebiyle onların var olan ya da olabilecek potansiyellerine bir sınır çizmemeli. Tabi öğretmenlerin yoksul kesimdeki öğrencilere olan beklentisinin düşük olmasının bir sebebi de öğrencilerin kendi tavırlarıdır yoksul kesimden olan öğrenciler arasında eğitime hiç önem vermeyen, küçümseyen birçok öğrenci de mevcuttur. Öğretmenler bu sebeple o öğrencileri daha başarısız da görebilir. Bir başka gerçek ise ailelerin eğitime ayırabildikleri bütçeler arasındaki farklar bazı aileler çocuklarına okul eğitiminin yanında birçok özel eğitim de aldırıyor bunun yanında bir test kitabı bile alamayacak aileler var ama herkes aynı yarış içinde. bu demek olmasın ki zengin ailelerin çocuklarının hepsi başarılı; yoksul ailelerin çocuklarının hepsi başarısız . her yıl liseye geçiş için yapılan sınavda çobanlık yapan Türkiye birincileri çıkıyor öğretmenler böyle öğrencileri fark etmeli aynı zamanda da motive etmeli onlardan ümidimizi kesmeye devam edersek dünya daha da adil olmayan bir yer olacak.
Bu konuda SED’e göre ailelerin de eğitime bakış açısı farklılık gösteriyor ailelerde eğitim konusunda bilinçlendirilmeli. Eğitim zaten ailede başlar eğitime verilen değeri çocuk ailede hissederse zaten bir şekilde motive olacak bu konuda bunu kendisi eğitim hayatına da yansıtacaktır öğretmen bunu fark etmeli çocuk başarısız bile olsa onun çabasını görüp onu motive etmeli ekonomik durumlarına göre farklı motivasyon konuşmaları yapmamalı.