Selamlar, bugün sizlere başlıkta belirttiğim filmi dünya tarihi üzerinden ele alırken felsefesinin bir kısmına ve dünyada bu kaosun saçmalığına dem vuracağım.
Film, 2. Dünya Savaşı zamanındaki Nazi Almanyası’nı bir Nazi askerinin hayatı üzerinden konu alıyor, bu asker kurduğu fabrika ile bazı Yahudi kimselerin kurtulmasını sağlıyor.
Filmde en çok dikkat çeken kısımlardan birisi kırmızı paltolu ufacık kız. O kız aslında o kadar savaşın, acının içindeki masumiyeti temsil etmekte.
Acı demişken, filmde Nazi’lerin yaptığı toplu katliamlar, işkencelere yer verilmekte. Fabrikalardan yakılan ve bacadan çıkan o insan isi ve dahası…
Gerçekten film bu yönleriyle çok dokunaklı olsa da, benim bu yazıda asıl değineceğim kısmı bu değil. Bu film ile fark ettim ki Nazi’ler yaptıkları kötü şeylerden ötürü halk arasında kötü yerlere konuyor ancak kimse SSCB’ye karşı bir tavır almıyor, en azından çoğunluk öyle.
Yahudi katliamlarıyla büyük bir şekilde ses getiren Nazi Almanyası’na karşın, 40 milyon -belki daha fazla- insanın canına kıyan SSCB’ye karşı direnç gelişmiyor, oldukça tuhaf değil mi?
Aslına bakarsanız SSCB’nin en başta kurucuları, hatta Komünizm fikrini ortaya atan kişiler Yahudi’lerden oluşmakta, ve bugün baktığımız zaman ise dünya medyasında Yahudi’lerin oldukça büyük payı bulunmakta. Hatta dünyanın direkt en büyük şirketlerinin birçoğu Yahudi’lere ait. Sanki Yahudi’lerin eskiden kalma sızısı dünya medyasında Yahudi’ler tarafından lansa ediliyor.
Epey bir tuhaflık var gibi gözüküyor, çünkü insanların burada algısını idrak etmek gerçekten bir hayli zor. İki tarafta katliamlar yapmış, yani illa bir tarafı protesto etmeye gerek yok, 2 taraf da protesto edilmeye gayet müsait durumda.
Filmden bir alıntı:
“Öldürme yetkisine sahip olup da öldürmüyorsan güçlüsündür.”
