Küçücük bir virüs yaşamlarımızı altüst etti.
Küresel bir salgın hâli.
Şimdi tek derdimiz bu virüsün etkisinin azalması ve bir an önce yaşamlarımızdan çıkması.
Öte yandan salgın sonrası nasıl bir yaşam bizi bekliyor?
Mesela, hayat tarzımız değişecek mi?
İstim üzerindeyiz. Her an teyakkuzdayız.
Şüpheciyiz. Yaşamlarımızda şüphecilik bir an olsun eksik olmuyor!
Gerçekten de…
Salgın sonrası yaşama hazırlıklı olmak durumundayız.
****
Alışkanlıklarımız değişecek; belki eskiden kanıksadığımız rutinler yerle yeksan olurken… Türlü sebeplerle şikâyet ettiğimiz, sürekli sızlandığımız rutinleri arar olacağız gibi.
En önemlisi, hayat tarzımız değişecek. En azından bir süre daha “fiziki mesafeye” dikkat edeceğiz. Mikro teknolojinin geldiği seviye ortada. Bu salgının, daha ne kadar daha tesirini sürdürebileceğini tahmin edemiyoruz. Sosyalleşme, sosyal medya aracılığıyla sürdürülecek.
İşte bu bağlamda… Belki de insan ilişkilerinden tutunda sosyal etkileşime kadar, sanal mecraların pik yapacağı bir dönemi tecrübe edeceğiz.
Yazımın ortasında ifade ettiğim gibi, yaşam tarzımız ve özellikle hayat standartlarımız, eskiye oranla düşüş yaşayacaktır. Bunu ifade etmek için “kâhin” olmaya gerek yok.
Rutinler yerini, olağan üstü bir teyakkuza bırakacak bir süre daha. Doğadan, havadan, yürüyüşlerden, başını alıp gitmekten bir süre daha uzak kalacağız gibi.
Bakalım, bu yeni döneme alışabilecek miyiz?