Corona günlerinde en çok konuştuğumuz iki konudan biri sağlık, diğeri ekonomi olsa gerek. Ben herkesin birşeyler söylediği Corona’dan değil de genel anlamda sağlığımızdan ve en çok görülen hastalıklardan ve beslenme düzenimizden bahsetmek istiyorum. Ama bu yazı bir gün ile bitecek gibi değil. Çünkü senelerdir sağlık ile ilgili çok fazla şey okudum, duydum, yaşadım, tanık oldum… Nereden başlayıp, hangisini nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Herşeyden önce ben kimim ve neler biliyorum kısmını anlatayım biraz.
Ailemde çok yakından diyabet ve kalp hastalıkları olan büyüklerim olduğu için ilk önce bu hastalıkları tanıdım. Anne ve babamda mide kanaması ve sarılık olduğunda bu hastalıklarda beslenme ile ilgili bilgi edinmeye başladım. Rahmetli babacığım için onu tanıyanlar “diplomasız doktor” derlerdi. Hasta olduklarında ne yapmaları gerektiğini ona danışırlardı. Babam da kendi babaannesinin bitkilerle gelen sağlık konusunda notları olduğunu ve “kocakarı ilaçları” diye tabir edilen (şimdikilerin fitoterapi dediği) bitki bilimi ile sağlık bulma adında defter tuttuğunu anlatır; o defteri atmamış olmalarını dilerdi. “Keşke babaannemin yazdığı o defteri atmamış olsaydık” derdi.
Eskilerin “Kocakarı ilaçları şimdilerin fitoterapisi “ oldu . Bunu ayrı bir başlık altında yeniden yazacağım. Bir sonraki yazıda.
Ben 2018 Nisan ayında doğumgünümde göğsümdeki bir kitleyi fark etmemle meme kanseri ile tanıştım. Benden birkaç ay sonra da eşim dil kökü- boyun kanseri oldu. Arka arkaya operasyonlara girip, tedaviler aldık. (eşim ve ailesi bazı şeyleri ihmal etti) Şu anda ben kontrollerimi yaptırmaya devam ederken, eşimin ailesi ameliyat ve sonrasındaki hataları yüzünden kanser tedavisi sonlanmadı. Birlikte bu yolda onu iyi etmek için yürümeye devam ediyorum.
Babam şeker hastası ve kalp ameliyatlı idi. Ben ailede kalp hastalığı var diye – sözde- kendime dikkat eder, zararlı hiçbir şey içmez (Hayatımda sigara ve alkol hiç olmadı) sabahları ılık limonlu su içmeye özen gösterirdim. Eşimde alkol ve sigara vardı (bira ve günde iki paket sigara)
Babamın hayatı boyunca bira ile bile arası olmamıştır. Sigarayı da kısa bir süre içmişti. Kalp hastası olmadan bıraktı. O zaman bile kahve yanında keyif sigarası içen babama kızardım. Eşim günde 2 paket içerken nasıl da kızdığımı bilemezsiniz. Sigara içmesin diye denemediğim yol kalmadı. Şimdi de kanseri yensek de sigara zararlarını atma kısmında takıldık kaldık.
Anneciğimle vertigo ve şeker hastalığını öğrendik. Kardeşimin eşinden de Corona’yı tanımış olduk. Eh ailede bu kadar hastalık olunca insan sağlıklı olabilmek adına birçok çare arıyor, okuyor, gidiyor, araştırıyor, öğreniyor.
Mesleğim gereği okumayı- yazmayı ve kelimeleri de çok sevdiğim için deli gibi herşeyi öğrenmek için araştırıyorum. Yakında bana da babama söylendiği gibi “diplomasız doktor” denirse şaşırmam. İnternet gruplarında sağlık adı altında o kadar yanlış ve kulaktan duyma bilgiler paylaşılıyor ki.. Hangisine nasıl yol gösterip, ne diyeceğimi bilemez oluyorum. İyisi mi ben buradan ufak ufak en temel bilgilerle, hepimizin hayatına dokunabilecek kadar, zarar vermeyecek bazı deneyimleri ve öğrendiklerimi aktarayım. Bu yazıları daha sonra kitaplarımdan birinde yer veririm.
Mutlaka “sen kim oluyorsun?” diye kafa tutanlar ve baştan yazdıklarımı okumadan hot zot laflar edenler olacaktır. Ne diyeyim? Ben onların seviyelerine inemeyeceğim için susarım herhalde. Ben sadece tüm iyi niyetimle deneyimlerini yazmak istiyorum, o kadar. Zaten sizin de görüşlerinizi almayı isteyeceğim. Bu sağlık dolu olacak satırlarda yanımda sizleri de görebilmek dileğiyle..