Rüyalardan Denemelere- İçten Bir Deneme Part Bir

Kaynak belirtilmedi

   Rüyalarımda bile yeniden şans veriyorum sevdiğim insanlara ama uyandığımda bazı şeylerin değişmeyeceğini, o şansların hiç kullanılmayacağını, içimden geçenlerin belki farkına bile varılmayacağını, anlaşılmayacağını, anlayamadıkları şeyde bile beni suçlayacaklarını biliyorum… Bunu biliyorum.  Affetmek erdemdir, hataları kabul etmek gerekir, belki ben de çokça hata yaptım bunu da biliyorum ama ben bunlarla boğuşurken zaman geçiyor. İnsanlar zamanla değişir mi değişmez mi işte burada bir sonuca varamıyorum, önceleri değişeceğini düşünmezdim. herkes yedisinde neyse yetmişinde de öyle olur inancındaydım. Çok daha katı bir kişiliğim, siyah beyaz kurallarım vardı, herkesin de öyle olmalıdır diye düşünüyordum, çocuktum, bazı şeyleri tam olarak anlayamamıştım. Sonradan bunun insanı bir sınırda sıkıştıran, ilerlemeye ve akışa ters bir düşünce yapısı olduğunu keşfettim. O çemberin henüz kapanma zamanı gelmemişti. 

   Hem benden önce bunu o kadar düşünen olmuş, çeşitli fikirlerle değişimi savunmuşlar, vardır bir bildikleri. Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz demiş Heraklitos. Değişim vardır evet bunu kabul ediyorum. Ama bunu kabul ettikten sonra beklediğim gibi bir rahatlama gelmediğini de söylemeliyim, bu düşünce tarzı da insanı sonu gelmeyen beklentilere boğuyor. Başka bir tuzak oluşturuyor hassas zihinler için:), Birini sevdiğin için değişmesini beklemek, zamanın her şeyi çözeceğini düşünmek, istediğin kıvama gelebileceklerini düşünmek, biraz daha biraz daha demek.. ne kadar zamanım var biliyormuşçasına, zaman ne demek anlıyormuşçasına… bu da küstah bir düşünce tarzı galiba. Farkındayım. Bunu da pek sevmedim.


   

   Ama şimdi bir yaz günü öğle vakti oturdum bilgisayar başında düşünüyorum. Bu değişim konusu ne olacak, nereye varacak, yıllar içerisinde daha ne kadar evrileceğim. Bir yandan hayat hızla geçiyor, ellerimizle tutamıyoruz güzel anları, gençliği, saflığı, kayıtsızlığı. Bir yandan geçmesi gerek ki bir sona varalım. İyi ya da kötü. Geçsin ki döngüde kalalım. Çember henüz tamamlanmadı.
   Yine de bir yaz günü öğle vakti oturdum düşünüyorum niye bu kadar kırgınım insanlara. Havanın da çok sıcak olduğunu söylemeliyim. Anlaşılmayı beklemek, birinin seni zamanla anlayabileceğini düşünmek, açıkladıkça düzelir deyip geçmek, kaybetmekten korktuğun için belki kendini kandırmak… Bunlar da ekstra hararet ekliyor üzerime…Ben ki hep sonlardan korkmuşumdur, her şeye rağmen en sevdiğim gün pazartesi olmuştur. Lisede mezuniyetimden bir yıl önce bile mezun olup o çevremden uzaklaşma o ortamı eskisi gibi yaşayamayacak olma korkusu içerisindeydim. Şimdi üniversitedeyim ve hala korkuyorum evet aynı uzaklaşma hissinden. Belki de insan sandığımız kadar değişmiyordur. Büyümek de korkutuyor bir yandan. Sırf sonlara olan saygımdan aman boşver deyip geçtiğim çok olay oldu, haksızlığa uğradığımı hissettiğim zaman aman boşver kırılmasın kalpler dediğim… genelde iyi düşünürüm, iyi severim. Pek insan işlerine karışmam, kendi yağında kavrulmaya çalışan biriyim. Neyin gerçekten önemli olduğunu anlamaya çalışırım, dinlerim, düşüncelerim yanlışsa düzeltmeye çalışırım. Samimiyete, kalbinin sesini dinlemeye de inanırım. Bunu çocukluğumda sürekli izlediğim Barbie filmlerine de borçlu olduğumu söylemeliyim. Çeşitli anksiyetelerim var, zorlandığım durumlar, üstesinden gelemediğim takıntılar.. Göz önünde olmaktan pek hoşlanmam, adaletsiz durumlara gelemem, inatçıyımdır hatta. Biraz kırgın biraz da broken person denince akla gelebilecek bir yapım  da var. Ama genelde iyi bakarım. Çok ardına düşmem olayların. Tamam olsun bir daha deneriz derim. Bu yüzden galiba çok üzülürüm. Melankolik kimliğim insanlarla bir araya gelince çok daha işten çıkılmaz haller alabiliyor son günlerde de sık sık yaşadığım gibi. Herkesin farklı olduğunu, farklı anlarla, farklı acılarla bugünlere geldiğini, şartların pek çok şeyi değiştirebileceğini biliyorum. yaşam tarzınız bir açıdan ilerlemek için elinden geleni yapan biriyken bir yandan da her şeyi elde etmiş bir şımarık gibi gösterebilir sizi. Her şey bakış açılarındadır, bunu değiştiremem biliyorum. Ama yapacak bi şey yok, iyi niyete inanarak ilerlemeye devam edicem, benden de farklı biri çıkmıyor. Dedim ya inatçıyım biraz. Bu da galiba aileden geliyor, büyüklerime borçluyum. Bu arada bunu yazmaya başlarken dinlediğim şarkıyı da önermeyi düşünüyordum, ama şimdi aradan zaman geçti, şarkı değişti. Ve bu daha uygun gibi *..

    Neyse işte bugün çarşamba, hala olasılıklara açık bir gün, umudumuzu kaybetmeden devam etmeliyiz. Sevmeyi ve sürece saygı göstermeyi unutmayın. Ayrıca bol bol gülüp hayattan keyif alın.. Teşekkürler.. 

   Dipnot, yukarıda da birkaç kere  bahsettiğim çember kavramında Japon budizminde de önemli bir yer tutan Enso kavramına vurgu yaptım. İleride dövmesini yaptırmak istediğim sembollerden biri. Bunun üzerine ayrıca uzun bir yazı yazacağım ama özetlemek gerekirse güzel bir yazıdan alıntı yapmak istiyorum.. 

Fırça ve mürekkep eşliğinde “tek bir hareketle” kağıt ya da bez bir zemin üzerine çizilen Enso; başlangıca ve sona, varlığa ve yokluğa, boşluğa ve doluluğa, hayatın ve varoluşun döngüsüne işaret etmektedir. Sınırsız gücü, zarafeti, birliği ve sonsuzluğu anlatmaktadır.

Tek bir soluk ve hareketle çizilen Enso’ya müdahale edemezsiniz. Onu değiştiremez ve düzeltemezsiniz.  Çizdiğiniz çember kusurlarıyla mükemmeldir. Tıpkı bizler gibi…

   Devamını merak ediyorsanız bu yazıya da bakabilirsiniz. Sizin de üzerine çokça düşündüğünüz, anlamlı bulduğunuz semboller var mı? Varsa önerilerinizi bekliyorum..

Neyi Simgeliyoruz?

   Unutmayın çember henüz tamamlanmadı…  teşekkürler..

   Dipnot 2 ; üstte bahsettiğim şarkıyı da buraya koymak istedim *:

Dilanur Selin Özcan
Kendi çapında bir şeyler yazan ve bunları sizlerle paylaşan bir tıp fakültesi öğrencisiyim. Kimi zaman içimde kalan duygulardan, kimi zaman hoşuma giden film, dizi ve kitaplardan bahsedeceğim bloğuma hoş geldiniz:) Yorumlarınızı ve önerilerinizi bekliyorum.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Türkiye’den Teknoloji Atağı: ARF Süper Bilgisayarı Tanıtım Töreni Yarın Ankara’da Gerçekleşecek

Türkiye’den Teknoloji Atağı: ARF Süper Bilgisayarı Tanıtım Töreni Yarın Ankara’da Gerçekleşecek

Sonraki
KORKU

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.