RESUL VE NEBİ FARKI

Fotoğraf sahibi: Konevi (@Konevi on Pexels)

Peygamber, Farsça bir kelime olup Kur’an’da geçmemektedir. Elçi, Türkçe bir kelime olup o da Kur’an’ın Arapça orijinal metninde geçmemektedir. Modern dönemde ortaya çıkan Kur’an mealleri, Allah’ın mesajını insanlığa iletmekle görevli insanları “elçi”, eski tefsirler ise “peygamber” kelimesini kullanarak tanımlamış fakat, bu çeviriler tamamıyla yanlıştır. Allah  Kur’an’da vahiy mesajını insanlara iletmekle görevlendirdiği seçtiği kullarını iki ayrı kelimeyle ‘nebi’ ve ‘resul’ şeklinde isimlendirmektedir. Önemli bir dilbilim, semantik(anlambilim), kaidesidir. İki farklı kelime varsa bu iki farklı anlama işaret etmektedir. Resul ve nebi Allah’ın seçtiği ve Kendisi’nin mesajını toplumlara aktarmakla görevlendirdiği kullarıdır, fakat görevlerinin mahiyetinde bir fark bulunmaktadır. 
Nebi kelimesi nebe/haber kelimesinden türemiş olup “muhbir/haberci” anlamına gelmektedir. Peki nebi neyin haberini vermektedir? Allah’ın varlığının ve birliğinin, ahiretin, cennetin, cehennemin, zekât, salât… Bu haberlerin hepsi aslında Allah’ın vahiyle bildirdiği haberler olup Nebi bunları vahiyle bildirmese hiç kimse bu haberlerin varlığından haberdar olmazdı. Yani nebiler haberlerin toplamından oluşan kitap alıyorlar . İncil, Tevrat ve Kur’an. 
Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
“De ki: ‘Bu(Kur’an) büyük bir haberdir.”(Sad Sûresi 67. ayet) 
Resul kelimesinin kökü olan risl, yumuşaklık ve kolaylık üzere göndermek , kolaylıkla ve yumuşaklıkla yürümek, yol almaktır. Arapça bu kökün kelimelerinden biri olan irsâl, yöneltme ve gönderme, salıverme gibi anlamlara gelmektedir. Kur’an’da, göndermek için “irsâl” kalıbı kullanılmıştır. Kısaca, Resul elçi ve elçilik anlamında kullanılmaktadır. Yine Resul yani elçinin kelime anlamı mesajı olduğu gibi ekleme ve çıkarma olmadan bir başkasına aktaran kişi demektir. Bir kimseyi önemli bir görev için gönderdiğinizde, o kimse sizin “resulunuz” olmuş oluyor. 
Nebiler aynı zamanda resuldürler, çünkü haberi iletmektedirler fakat resuller nebi değillerdir. Yani resuller kitap almaz. Haberlerin anlatıldığı, fıkhın olduğu kitapları almazlar. Resuller, nebilerin getirdiği kitapları tebliğ ederler. Yani bir nevi haberin elçiliğini yapmaktadırlar. Örneğin; Musa Nebi kendisine verilen kitabı aldı. Ondan sonra gelen elçiler o kitapla amel ettiler. Musa hem Nebi hemde resuldü. Kur’an’da meleklere veya cinlere nebi sıfatı kullanılmamaktadır. Melek elçi olur ama nebi melek olmaz. Melek , vahyin mesajını iletebilir. 
“Allah meleklerden elçiler seçer ve insanlardan da. Şüphesiz Allah işiten, görendir.”(Hac Sûresi 75. ayet)
Yani, resul kitap sahibi olmadığı hâlde Allah’ın elçilik görevini yerine getiren kuludur. Nebimiz Muhammed son nebidir, son resul değildir. Bazılarıda madem hadislere uymaya gerek yok Allah resul göndermeden kitap gönderemez miydi? diye soruyorlar. Siz melek misiniz? Değilsiniz demeki bir melek gelemezdi. İnsan değilde hâşâ size Allah mı gelsin yüz yüze mi sizinle konuşsun? 
Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Rabbinin, yahut Rabbinin bazı işaretlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı işaretleri geldiği gün, daha önce inanmamış veya imanında bir hayır kazanmamış kişiye bir yarar sağlamaz. De ki: “Bekleyin, biz de beklemekteyiz.(En’am Sûresi 158. ayet) 
“Ona bir hazine, yahut onunla birlikte bir melek inmeli değil miydi,” dedikleri için belki göğsün daralacak ve sana vahyedilenin bir kısmını terk edeceksin. Sen yalnız bir uyarıcısın. Allah her şeyi kontrol edendir.”(Hud Sûresi 12. ayet)
De ki: Yeryüzünde yerleşip dolaşan melekler olsaydı onlara gökten bir meleği elçi gönderirdik.(İsra Sûresi 95. ayet) 
Yine son resul Nebimiz Muhammed değildir. Furkan Sûresi 30. ayetinde geçen konuşmayı da Nebimiz Muhammed yapmamaktadır. 
“Ve Resul der ki: “Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur’an’ı terkedilmiş olarak bıraktılar.”(Furkan Sûresi 30. ayet) 
Bu sözler resullere ait olup Nebimiz Muhammed’e ait değildir. Bu sözleri Nebimiz Muhammed’den sonra gelen resuller söylüyorlar çünkü Nebimiz Muhammed döneminde kavmi Kur’an’ı terk etmemişti. Nebimiz Muhammed döneminde Kur’an daha yeni tebliğ edilmekteydi. Bir şeyi terk edebilmek için, önce sahiplenmek gerekir. Fakat Nebimiz Muhammed’in kavmi Kur’an’ı kabul etmemişti. Kabul etmedikleri kitabı terk edemezler. Gelenekçiler bu sözleri mahşerde Nebimiz Muhammed’in söyleyeceğini iddia etmektedirler hâlbuki bu iddia da Kur’an’a göre geçersizdir. Zira resuller, kavimlerinin kendilerinden sonraki hâllerini bilmezler. Ayete bakalım. 
“Allah, elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek: “Size verilen cevap nedir? Onlar da: “Bizim bilgimiz yoktur, şüphesiz görünmeyenleri bilen Sen’sin Sen.”(Maide Sûresi 109. ayet) 
Nebimiz Muhammed’de bu resul topluluğunun içinde olup “ben bana verilen cevabı bilmiyorum” demektedir. Mahşerde benim kavmim Kur’an’ı terk etti demiyor. Gelenekçiler de Allah’a şirk koşarak hayır biliyordu demektedirler. Kur’an’a göre, Kur’an’ın terk edildiğini söyleyen resuller hayattayken bunu söylemektedirler ve insanlığa Kur’an’ın terk edildiğini tebliğ etmektedirler. 
Bazıları resul kitap verilendir nebi verilmeyen diyorlar bu iddianın yanlışlığını anlattığımız zaman Nuh Nebi’ye Kur’an’da nebi deniliyor. Bu durumda kendisine verilen kitap hangisidir? diye soruyorlar peki siz söyleyin Nebimiz Nuh’a Kur’an’da hem resul hemde nebi deniliyor bu durumda kendisine verilen kitap hangisidir? Yine Salih’e de Kur’an’da resul deniliyor. Fakat resul kendisine kitap verilendir diyenler Elçi Salih’e kitap verilmemiştir deyip kendileriyle çelismektedirler ilgili ayetlere bakalım. 
Nuh’u halkına gönderdik: “Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.”(Hud Sûresi 25. ayet) 
Nebilerden misak almıştık. Senden , Nuh’dan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan. Onlardan sapasağlam bir söz almıştık.(Ahzab Sûresi 7. ayet)
Deveyi işkence ederek kestiler ve Rab’lerinin emrine baş kaldırdılar: “Salih, gerçekten elçilerden biri isen, bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir” dediler.(Araf Sûresi 77. ayet)
Dikkat edilirse Nebimiz Nuh’tan Hud Sûresi 25. ayetinde resul, Ahzab Sûresi 7. ayetinde nebi diye bahsedilmektedir. Biz Nebimiz Nuh’a hangi kitabın verildiğini bilmiyoruz. Ama resul kitap verilendir diyenler Elçi Salih ve Nebimiz Nuh’a kitap verilmemiştir dedikleri hâlde resul kitap verilendir deyip kendileri ile çelişmektedirler bunun sebebi hiç Kur’an meali okumamaları, sorgulamamaları, kendilerine söyletilip ezberletilen şeylere inanmaları ve Kur’an’daki kelimelerin anlamlarına bakmamalarıdır. 
Hâlâ Resul ile nebinin farklı olduğuna aklı yatmayanlar Yasin Suresi’nde geçen şu ayetlere ne diyecekler;
Ve örnek ver: Onlar için karye halkında örnek vardır. Gönderilmiş olan elçiler ona gelmişti. Biz onlara ikisini göndermiştik o zaman ikisini yalanladılar o zaman üçüncüsüyle destekledik. Böylece hiç şüphesiz biz size elçileriz dediler. Siz bizim gibi bir beşerden başkası değilsiniz ve Rahmân’da bir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz dediler. (Yasin Suresi 13, 14 ve 15. ayetler)
Bu durumda bu üç resule aynı anda bir kitap mı indirildi veya her üçüne aynı anda üç ayrı kitap mı indirildi?

Rıdvan Kaya
İlahiyat, elektrik, ziraat mühendisliği, ağız ve diş sağlığı okudum.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
ACILARA NASIL BAKMALI
Sonraki
KURAN’DA “ELÇİYE İTAAT EDİN” AYETLERİ NEYİ KAST EDİYOR?

KURAN’DA “ELÇİYE İTAAT EDİN” AYETLERİ NEYİ KAST EDİYOR?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.