Hayatımda üzerinde en çok düşündüğüm ve yükleyebileceğim tüm anlamları yüklediğim şeyler.
Gökkuşaklarını, bulutları, karanlığı ve göz kamaştıran aydınlığı..
İnsanların renklerle uyumunu, nasıl kullandıklarını renkleri, ne kadar sevdikleri.
Hele çok sevenleri..
Rengarenk giyinen insanlara saygım sonsuz. Hiçbir zaman o kadar özgür biri olamadım. Ama olmak isterdim. Leyla ile mecnun’da ki ”İsmail Abi” kadar özgürlüğümle mutlu olmak isterdim. Ya da sadece bir renk kadar sade olmak isterdim. Sadece bir renk olmak. Ben bu hayatta en çok renk olmak isterdim. Her tarafa doyasıya akmak, hapsolmamak, işte bu kadar hem de bu kadar özgür olmak. Renkler sizce de çok özgür değiller mi? Biz değiliz. İnsanlar tutsak. Galata da oturan da tutsak, ormanlarda yaşayan da. Öyle değil gibi gözükenlerin hepsi öyle aslında. Olmayanlar zaten öyle. Nerede olursak olalım, nereye bakarsak bakalım, yukarıya baksak bile bomboş bir arazide, denizin en aşağısına insek bile, ya da bir gün plansız seyahat etsek bile, bu hayatta en önemlisi bir renk kadar özgür olmaktı. OLAMADIK.