‘‘Zihin bir buzdağı gibidir. Yalnızca yedide biri suyun üzerinde görülebilir.’’
Sözleri ile bildiğimiz ve yakın bir tarihte ekranlara yansıtılan adam ‘‘Sigmund Freud’’.
Avusturyalı nörolog ve Psikanaliz Kuramının kurucusudur.
12 yaşında 6 dili akıcı bir şekilde konuşabiliyordur.
1885’te Viyana Hastanesi’nde tanınmayan stajyer bir doktordu. Uzmanlığı, sinir hastalıklarıydı. Histeri ve diğer ruhsal hastalıklar da onun alanına giriyordu.
Neden bu alanı seçti peki?
Çünkü bu alanlarda çok az doktor vardı. Ruhsal hastalıklar 19’uncu yüzyılda tıbbın, hem anlama hem de tedavi anlamında ilgilenmediği bir alandı. Freud’dan önce hastalar tedavi için başları dönene kadar sandalyede döndürülür, soğuk suya sokulur, zincir takmaya zorlanırlardı. O dönemin en bilgili doktorları, histeri ve benzer hastalıkların kökeninde sinir hasarı veya beyindeki bir lezyon gibi fiziksel nedenler yattığını varsayıyordu.Freud 1885’te sinir bozuklukları alanında dünyanın sayılı otoritelerinden olan karizmatik Fransız doktor Jean-Martin Charcot ile çalışmaya gitti. Charcot, histerik hastalarını hipnoz ediyordu ve buna ‘ikinci zihin’ diyordu. Freud, ileride bunu ‘bilinçaltı’na dönüştürecekti. 19’uncu yüzyılın önemli buluşlarından biriydi bu.
Freud meslek hayatına hipnozcu olarak başladı. Ancak bu, pek işe yaramadı.
önemli ipucunu ise, meslektaşı Josef Breuer’dan aldı. Breuer, Freud’a, psikoanalizin tarihinde eşi görülmemiş bir hastadan söz etti. Adı, “Anna O.” idi. Bu kadın üzerinde alışılmamış bir tedavi yöntemi kullanıyordu: Hastayı konuşturarak iyileştirmek…
1902 de Profesör oldu. 1938’de Avusturya’yı terk etti ve 1939 da İngiltere de vefat etti.
Psikanaliz kuramını oluştururken Freud, serbest çağrışım kullanılması ve çözümlemelerde aktarım sürecinin anahtar olarak ele alınması gibi tedavi yöntemleri geliştirirdi. Cinselliği yeniden tanımlarken çocukluk süreçlerini de buna dahil ettiği Oidipus kompleksi kavramını psikanalitiğin merkezine yerleştirdi. Rüyaları arzu tatmin yeri kabul ederek hastalarının semptom oluşumlarına ve bastırılmış duygularına dair bulguları rüyaları inceleyerek elde etti. Bu durumu temel aldığı bilinç dışı teorisinde id, ego ve süperego’yu içeren bir psişik yapı modeli ortaya koydu.
Psikoloji alanında 21 tane eser vermiştir.