Prangalar ve Prangaların Farkında Olanlar

Kaynak belirtilmedi

Öncelikle, herkese merhabalar. Bu yazı da sizlere hakikatin gerçeklerini sunmayacağım. Ben sadece, kendi gördüğüm bazı gözlemleri sizlere aktarmakla yetineceğim. Bir ihtimal doğru bir gözlem yapmışımdır, bir ihtimalle de bomboş gözlemler yapmışımdır. Bu, tamamen sizlerin zihin dünyanıza kalmış bir durum. 


 

   Öncelikle bahsetmem gerekirse, herhalde her birimiz kendi yaşantımızda sorunlarla karşılaşmışızdır ve karşılaşmaya da devam ediyoruz. Hayatı hiçbir problem yaşamadan geçiren birilerinin yaşadığını sanmıyorum. Yaşadığımız sorunlar, bazen dış sebeplerden ötürü bazen de tamamen kendimizden kaynaklı olarak gelişebiliyor. Ben şimdilik, ikincisiyle daha fazla ilgileneceğim. Birçok insanın kendine, istemeyerek de olsa vurduğu bazı prangaları vardır. Hele ki kendi içine kapanık ve düşünceleri arasında çok fazla boğuşan bir insansanız ve biraz da çekingen bir yapıya sahipseniz, vay halinize. İstemeden bile olsa, kendinize bir sürü pranga vurursunuz ve bunu yaptığınızı fark bile edemezsiniz. Tabi, her zaman bu durum böyle değildir. Bazılarımızda kendine pranga vurduğunun farkındadır ama düşünceleri arasında o denli sıkışmıştır ki bile bile bunu yapmaktan kendini alıkoyamaz. Çok ilginç geliyor değil mi? Bir insan, eskilerin deyimiyle, neden kendi kendine köstek olsun ki? Bazılarınıza saçma, bazılarınıza da mantıklı geliyordur muhtemelen ama benim gözlemlerim öyle olduğu yönünde. İşte bu noktada ben, ikiye ayırıyorum insanları, farkında olmadan kendine pranga vuranlar ve farkında olarak kendine pranga vuranlar. Belki, bu insanlara geçmeden önce, prangadan neyi kast ettiğimi açıklamalıyım.

 

   Prangadan kastım, kendi kişisel ve sosyal gelişimimizi engelleyen her türlü etken. Örneğin, en kolaylarından birinden başlayayım, fakir bir ailede doğmuşsanız ve metropol olan bir şehirde üniversite kazanmışsanız, fakirlik sizin için bir pranga olacaktır çünkü para, imkanlara daha kolay ulaşım demektir ve günümüzde paranız yoksa birçok imkandan mahrum kalmanız yüksek bir ihtimaldir. Daha çetrefilli bir pranga örneğine gelecek olursak, herhangi bir eğitim seviyesinde karşınıza çıkan ve öğrenmenizin istenildiği bir konuda, ilk baştan veya daha sonraları henüz o konunun üstüne yeterince çalışmadan, “Ben zaten bu konuyu çalışsam da yapamam.” demek, kendinize vurduğunuz en büyük prangalardan birisidir. Bunun en klasik örneklerinden birisi, lise döneminde, “Ben bu matematiği yapamıyorum, çalışsam da yapamayacağım.” diyenlerdir. Halbuki orada senden matematik dehası olmanı beklemezler. Ezberletilen birkaç formulü ezberle, birkaç test çözerek daha iyi ezberle ve üniversite sınavında karşına çıkan soruda uygula, bu kadar. Eğer bölüm olarak matematikle alakalı bir bölüm kazanmamışsan, o formüllerle yüksek ihtimalle bir daha ancak zevkine istersen karşılaşırsın. Birçoğumuz ise kendimize “Nasıl olsa yapamayacağım.” diyerek zihnimize pranga vurmayı seçer ve o yaşlarda kendi kendimize nasıl pranga vuracağımızı keşfederiz. Verdiğim iki örnekten yola çıkarsak prangaları, doğuştan gelen veya elimizde olmadan oluşmuş prangalar ve kendi kendimize oluşturduğumuz prangalar olarak ikiye ayırabiliriz. İlki şimdilik konum değil, ben daha çok ikinciyle ilgileniyorum. İnsanları prangalar konusunda nasıl gördüğümü hatırladığınızı umuyorum çünkü şimdi sıra oraya geldi. Hatırlatmamı isterseniz, farkında olmadan kendine pranga vuranlar ve farkında olarak kendine pranga vuranlar, şeklindeydi.


 

   Bana soracak olursanız eğer, ilkinin durumunun bazı durumlarda diğerine kıyasla daha kolay olabileceğini söyleyebilirim ama her durumda değil elbette. Eğer, kendine pranga vurduğunun, yani bir şeyleri başarmak konusunda kendi kendine engel olduğunun farkında olmayan insanlar, bir ihtimal olarak kendilerine bunu yaptıklarını fark ederlerse muhtemelen bundan kurtulmak için çabalayacaklardır. Böyle insanlar, istemeden kendi kendilerine engel olduklarını anladıklarında, bununla baş etmek için çabalayacaklardır çünkü rasyonel olan onlar için bu olacaktır lakin elbette bu hepsi için geçerli değildir çünkü insanoğlu karmaşık bir zihne sahiptir ve her daim rasyonel seçimler yapmaz. Bazen rasyonel olmayan seçeneği tercih edeceği tutar. Yaşamı boyunca mantığıyla hareket eden insanlar olduğu gibi hayatında alacağı önemli kararlarda pek çok defa duygusal karar veren insanlar da mevcuttur. Zira, hepimiz aynı düşünce yapısına sahip değiliz. Benim burada bahsettiğim konu ise, farkında olmadan kendine pranga vuran insanlardan bunu fark ettiğinde bundan kurtulma cesareti olanların prangalarından kurtulma ihtimallerinin, kendi kendine pranga vurduğunun farkında olan insanların prangalarından kurtulma ihtimallerinden fazla olduğu. 


 

   Bana göre bunun en önemli sebebi, kendi kendine pranga vuranların, prangalarından kurtulma isteklerinin körelmiş olması. Kendi kendine pranga vurmak, çok karmaşık bir süreç. Bir şeyi yapabileceğinizin aslında farkındasınızdır lakin bazen dış etkenlerden ötürü – ki bu genellikle diğer insanların yaptığınız şeye karşı nasıl tepki vereceği, size neler söyleyecekleri olur- bazen de kendi düşünce evrenimizden kaynaklı olarak kendimize o şeyi yapamayacağımız düşüncesini pompalarız. Bu pompalama öyle bir hal alır ki en sonunda, o şeyi yapamayacağımıza inanmaya başlarız. Bu aşamadan sonra dönüş mümkündür ama oldukça da zordur. Hayatta bazen çoğumuz şunu fark etmişizdir, kendimizin yapamayacağımızı düşündüğümüz bir şeyi, bir başkası yapar ve kendimize “Vay be, o yapmış. Ben olsam belki ben de yapardım.” deriz. Bunu söyledikten sonra önümüzde iki ihtimal vardır; ya başka bir konuda bu deneyimimizi hatırlayarak harekete geçeriz ya da yine harekete geçmeyerek kendimize pranga vururuz. İlkini yapıyorsak prangalarımızdan kurtulmamız kolaylaşır lakin tercihimiz ikinci yol olursa, sadece kendimizi prangalamayı öğrendiğimizle kalırız. 


 

   Bir engelin farkında olmak ile onu aşmak farklı şeylerdir. Bazen engelin farkında olmamıza rağmen onu aşma cesaretini gösteremeyiz. Prangalar da birer engel olduğuna göre, onların da farkında olmak ile onları aşmak farklı şeyler. İkinci yolu tercih edenler, prangalarının farkındadırlar ancak çoğu zaman onları aşma cesaretini kendilerinde bulamazlar. Bu yazının sonunda, size prangalarınızı nasıl aşacağınızı öğreteceğimi düşünüyorsanız maalesef aradığınız cevabı bulamayacaksınız çünkü ben henüz kendi prangalarımı bile nasıl aşacağımı bulamadım. İleride bulursam kendi deneyimlerimi anlatmaya çalışırım. Meşhur bir söz vardır, “Birisine balık vermeyin, ona balık tutmayı öğretin.” diye. Ben size balık tutmayı da öğretmeyeceğim, bir şeyi öğrenmenin en iyi yolu, onu kendi çabanızla öğrenmektir. Bazı şeyleri birisi size anlatınca anlamazsınız ama kendiniz üzerine düşerseniz daha kolay anladığınızı, fark edersiniz. Keşke bunun genel geçer bir cevabı olsa ve ben söyleyebilsem ama olduğunu sanmıyorum. Herkes yanmayı göze alarak ateşin içine dalmak ve cevabı bulmayı ummak zorunda. Aslında zorunda da değil. Hayatınız boyunca kendinizi prangalayarak da yaşayabilirsiniz. Buna ne kadar yaşamak denirse…


 

   Bunları nereden çıkardığımı soracak olursanız, dediğim gibi ben de kendini bilerek prangalayanlar arasındayım. Bu yazının başından beri bile, kaç tane şeyi yazmak geçti içimden ama parmaklarımın klavyenin tuşlarına gitmesine engel oldum. Prangalarımızı kırabileceğimiz hayatlarımız olsun umarım…


 

umut deniz GÖK
Hayal kurmayı çok sevdiğimden ve biraz da yalnız olduğumdan kendimi yazmaya veriyorum. Wattpad: Umut_gok07 Hacettepe Hukuk 3. sınıf
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Kim olduğumu öğrenmeliyim
Sonraki
Siz Bu Değilsiniz! Kendinizin Hakkını Verin Artık!

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.