POPÜLER KÜLTÜR HAKKINDA

Fotoğraf sahibi: Beste Caner (@bestecanrr on Unsplash)

Popüler Kültür  

Popüler kültür, bir toplumda geniş bir şekilde paylaşılan inançları, pratikleri ve bunların örgütlendiği nesneleri dile getirmektedir.  

 Popüler Kültür  

Hall’a göre popüler kültür kavramı; kitle iletişim araçlarının yaydığı kültürün dışında yaşayan bir kültürün olduğu varsayımını temele almaktadır.  

Bu açıdan popüler kültür, kitle kültüründen ayrılmaktadır. Çünkü kitle kültürü atomize olmuş bireylerden oluşmakta olup çeşitlilikten yoksundur.  

 Popüler Kültür  

Popüler kültüre yönelik önemli araştırmalar gerçekleştiren bir diğer önemli  

isim ise Raymond Williams’tır.  

  
Williams, kültürün gündelik bir yaşama alanı olduğunu vurgulamıştır. Ona göre kültür, hegemonya oluşturma çatışmalarının gerçekleştiği bir çatışma alanıdır.  

 Popüler Kültür  

Popüler kültür kavramı sıklıkla “boş zaman kavramıyla birlikte anılır. Popüler kültürü İş dışı zamanı nitelendiren boş zaman ya da serbest zaman, Aristoteles’e göre, bireylerin yücelmek ve özgürleşmek için kullanabilecekleri ve bunun sonucunda mükemmelliğe ulaşabilecekleri bir zamandır.  

 Popüler Kültür  

Popüler kültürün en önemli üretim araçları olan  

medya, kültürü hammadde olarak kullanır.  

Medya kültürün işine yarayan taraflarını bulur, değiştirir, çıkarı doğrultusunda şekillendirir ve yeniden üretir.  

 Popüler Kültür  

Televizyon popüler kültür ürünlerinin aynı anda üretildiği ve tüketildiği bir araçtır. Diziler, haber bültenleri, reklamlar, yarışma programları ve eğlence programları gibi program türleri toplumun her katmanından izleyiciye seslenir.  

 Popüler Kültürün Özellikleri  

Popüler kültür ürünlerinin merkezinde yer alan merak ve eğlence faktörünü tetikleyen ise medyadadır.  

Popüler kültürün bir takım özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler onu, diğer  

kültür türlerinden ayırt etmektedirler.  

 Popüler Kültürün Özellikleri  

Popüler kültür biçimsel olarak orta karmaşıklıktadır.  

Popüler kültür ürünleri genelde maddiyatla elde edilmektedir.  

Popüler kültür ürünleri doğrudan tüketiciye yöneliktir.  

Popüler kültür üreticileri ve sunucuları tamamen profesyoneldir.  

Popüler kültür ürünlerinin bilinen bir kaynağı ve üreticisi bulunmaktadır.  

Popüler kültür ürünlerini üreten ve tüketen arasında toplumsal bir statü farkı bulunmaktadır.  

Popüler kültür, kültürel değerleri, görenekleri, gelenekleri yeniden biçimlendirerek yansıtmaktadır.  

   

Popüler Kültürün Özellikleri  

Popüler kültür öğeleri; biçimlendirilmiş, standart hale getirilmiş veya çoklaştırılmış olarak tüketicilere sunulmaktadır.  

Popüler kültür ürünleri sahiplik veya patent yolu aracılığıyla tüketime açıktır.  

Popüler kültür ürünlerinin iletimi veya aktarımı ortam ve teknoloji vasıtasıyla dolaylı bir şekilde gerçekleştirilmektedir.  

Popüler kültür bir çatışma kültürü olup, diğer kültür türleriyle de bu çatışmayı sürdürmektedir.  

Sanayi devrimi sonrası kent kültürünün bir ürünü sayılabilmektedir.  

Kendi varoluş koşullarını üretmemekle birlikte mevcutla yetinmeye çalışmaktadır.  

 Popüler Kültür ve Toplumsal Cinsiyet  

Televizyon popüler kültür ürünlerinin aynı anda  

üretildiği ve tüketildiği bir araçtır.  

Diziler, haber bültenleri, reklamlar, yarışma programları ve eğlence programları gibi program türleri toplumun her katmanından izleyiciye seslenir.  

 Popüler Kültür Ürünleri  

Popüler Kültür ve Toplumsal Cinsiyet  

Kadın ve medyaya yönelik farklı çalışmalardan da yararlanılarak oluşturulan bu kategoriler şu şekildedir:  

Doğal-eşit varlık  

Kadınların, hayatın herhangi bir alanında erkekler ile eşit biçimde “doğal” olarak temsil edildiği durumlardır.  

 Popüler Kültür ve Toplumsal Cinsiyet  

Eş-anne-fedakâr kadın  

Kadınların annelik rolüne vurgu yapıldığı, kadına birinin eşi olarak yer verildiği ya da kadının fedakârlığının ön plana çıkarıldığı durumlardır.  

 Popüler Kültür ve Toplumsal Cinsiyet  

Üçüncü sayfa-magazin nesnesi  

Kadınların üçüncü sayfa denilen cinayet, suç, intihar gibi haberlerde yer aldığı ya da magazin haberleri denilen haberlerde yer aldığı durumlardır.  

 Popüler Kültür ve Toplumsal Cinsiyet  

 Cinsel nesne-haz nesnesi: Kadınların her türlü içerikte bedenleriyle ön plana çıkarıldığı durumlardır.  

 Popüler Kültür ve Toplumsal Cinsiyet  

Örgüt-eylem öznesi  

Kadınların herhangi bir eyleme ya da protestoya katılımının gösterildiği ya da bir örgütün üyesi olduğunun vurgulandığı durumlardır.  

 Popüler Kültür ve Toplumsal Cinsiyet  

Araçsal varlık  

Bu kategori “konu mankeni” olarak tabir edilen kadınların yer aldığı durumlarla ilişkilidir.  

  
  

Konuyla ilgisi olmadığı halde içerikte bir kadın fotoğrafına ya da görüntüsüne yer verilmesi durumudur.  

Popüler kültür modern toplumda devam eden “halkın” (yerelin) kültürüdür. Nasıl ki fabrikada çalışan işçi “bizim  

fabrika” dediği yer onun değil, fakat onun varoluş biçiminin belirlendiği yer ise, popüler kültür ürünlerini tükettiği için, satın alıp kullandığı ve “benim” dediği için, popüler kültür o sınıfa ait olmaz.  

Mutlak ve serbest kölenin yaşam tarzı onun belirlediği, onun biçimlendirdiği ve onun değiştirdiği bir yaşam tarzı değildir; o, o yaşam tarzının bütünleşik bir parçasıdır; o yaşam tarzı onunla vardır, onunla yaratılandır, ama onun özgür iradesinin ifadesi değildir.  

Popüler kültür kültürel “şeylerin” teknolojik araçlarla üretimi ve geniş iş bölümü etrafında kurulan kapitalist mal üretimi, pazarlaması, dağıtımı ve tüketimi biçimlerine dayanan bir kültürdür.  

Popüler kültür kültürel “şeylerin” teknolojik araçlarla üretimi ve geniş iş bölümü etrafında kurulan kapitalist mal üretimi, pazarlaması, dağıtımı ve tüketimi biçimlerine dayanan bir kültürdür.  

Günümüzde popüler kültür, kitle üretimi yapan pazarın ekonomik, siyasal ve bilişselliğinin ifadesi olan kitle kültürünün somut şekillerinden biridir.  

Kitle kültürü tekelci kapitalizmin hem mal hem de imajlar satışını yapan, uluslararası pazarın değişmelerine ve gereksinimlerine göre biçimlenip değişen, önceden-yapılmış, önceden kesilip biçilmiş, paketlenip sunulmuş bir kültürü anlatır.  

Popülerlik kalıcılık ve süreklilik arayan bir karaktere sahiptir.  

Popüler kültürde, aynı zamanda, sürekli kalıcılıkla değil, sürekli değişimle sermayenin ve sermaye sisteminin sürdürülebilirliği gerçekleştirilir.  

Popüler kültürün kaynağı sadece “kültür endüstrisi” değildir. Aynı zamanda “halktır, eskiden halkın olan, ama şimdi yaşamının bir parçası olmayandır.  

Popüler kültür akademik alanda sanattan, edebiyata ve iletişime kadar birçok disiplin içinde ele alınır. Ele alış bağlamları oldukça çeşitlidir:  

Popüler sanat, popüler mimarlık, Popüler tasarım  

Kitle iletişimi (elektronik iletişim ve internet; film, müzik, radyo, televizyon, basın, kitap, dergi, reklamcılık,  

halkla ilişkiler)  

Eğitim, eğitim felsefesi, genel eğitim ve eğitim kurumları  

Yiyecek ve halkın yaşam yolları  

Edebiyat (şiir, roman, güldürü, korku, macera, detektif, tarihsel kurgu, aşk, bilim-kurgu ve fantezi hikayeleri, romanları)  

Giyecek, vücut ve görünümü  

Koleksiyon olanları toplama  

Teknoloji  

Metodoloji  

Performans ve tiyatro (dans, müzik, sahne)  

Yer ve zaman: etnik kültürler  

Fiziksel popüler kültür (eros ve porno; spor, çocuk edebiyatı)  

Yaşlılık, ölüm ve ölme  

Savaş ve cinayet  

  
  

  
  

Kitle kültürü en başta, kitle çapında üretilip dağıtılan kültürel ürünler veya mallarla tanınabilir.  

En bariz olanları, radyo ve televizyon programları, dizi  

filmler, haberler, dergiler, çizgi filmler, çizgi romanlar, plaklar,  

sinema, reklamlar, videoteypler, kasetler.  

Kitle kültürünün nedeni kitlelerin gereksinimlerini karşılamak amaçlı değildir.  

Kitle kültürü kitleler halinde üretim yapan bir endüstrinin hem ürünü hem de tüketici kitlesini biçimlendirmesini, dolayısıyla üretimi sosyalleştirip herkesi üretime ve tüketime katarak zenginliğin yaratılmasını ve yaratılan zenginliğin büyük bir kısmını özel mülkiyet adi altında sermaye sahiplerine ayırmasını anlatır.  

Yüksek kültürde yüksek kavramıyla bir sınıfın ayırt edici özelliği ve bu ayırt ediciliğin korunması kast edilmektedir. Ana akım görüşlere göre popüler kültür yüksek kültürün öğelerine sahip değildir.  

Yüksek kültür seçkinler sınıfının kültürüdür. Geçmişin yüksek kültür ürünlerini (klasikleri) içerir.  

Keşfedici, yaratıcı ve devrimci bir kültürdür, yani, geleceğe de dönüktür; En mükemmel kültürdür. Tiyatro, bale, klasik müzik, güzel sanatlar, şiir gibi…  

Yüksek kültürün kavramsal zıddı kitle kültürü olarak alınır: Kitlelerin kültürü; düzeyi düşük kültür; sayısal bakımdan çoğunluğun kültürü; genellikle kitle iletişimiyle iletilen  

kültürdür.  

Yüksek kültürü diğer kültürlerden ayıran ise toplumun  

aydın ve elit kesimine hitap ediyor olması ve bu kesimin ürettiği eserler olmasıdır.  

Yüksek kültür, popüler kültürden daha derin ve estetik özellik taşımaktadır.  

Yüksek kültür yaratıcı ve alımlayıcı bir şekilde seçkinler  

grubuna hitap etmektedir.  

Kitle Kültürü  

Althusser “Devletin İdeolojik Aygıtları”nı  

sıralarken “okullar”ı birinci sıraya koymuştur.  

Ayrıca yüksek zümreye ait kültürel ürünlere herkesin ulaşması bir yana, herkesin yüksek sanattan zevk alacağını iddia etmek anlamsızdır. Zira kitlelerin  

tükettikleri kültürel ürünler bir kitsch olmanın ötesine geçememiştir.  

Greenberg ilk olarak 1939’da yayınlanan Avant-garde  

ve Kitsch isimli makalesiyle ün yapmıştır.  

Bu makalede Greenberg Modernist sanatın tüketim kültürüne karşı bir direnme yolu olduğunu öne sürmüş, kitsch terimini popülerleştirmiştir.  

Kitsch terimi sanatsal kaygı gütmeden hazırlanan popüler ürünlere  

verilen bir isimdi.  

Kitsch ürünler sanat galerilerinde sergilenmeye değer görülüp  

sergilerde yer edindi.  

  
Ayrıca kitsch ürünler mobilyalarda ve günlük kullanım eşyalarında da görülmeye başlandı. Modaya uygun üretilen ürünler tüketiciler  

tarafından ilgi gördükçe yaşamda daha fazla yer edindiler.  

Marksist ve eleştirel yaklaşım ise kitle kültürünü, metalaşma, şeyleşme ve ideolojik egemenlik kavramları çerçevesinde açıklamaktadır.  

Marksist açıdan kitle kültürü eleştirisi, Frankfurt  

Okulu tarafından kültür endüstrisi kavramsallaştırması çerçevesinde yapılmıştır. Frankfurt Okulu’na göre toplum kitle iletişim araçları aracılığı ile herhangi bir tepki vermeden bilgi ve becerilerini egemen sisteme sunmaktadır.  

Kitle kültürü iktidarın yığınları manipüle etmesini kolaylaştırır. Belirli bir formülasyonla yaratıcılığa yer vermeden üretilen bu ürünler,  

kitleleri edilgen bir tüketici konumuna indirger.  

Medya bize yapay bir dünya görünümü sunarak gerçeklik duygumuzu tanımlar ve yaşamımızı basmakalıp yargılarla ve sloganlarla düzenler.  

Gerçekliğin yeniden üretildiği bu ürünlerde tüketim kültürü aşılanır ve insanlar kendi realitesinden kaçarak konformizme ve kariyerizme yönelir.  

POPÜLER KÜLTÜR VE KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ  

Kültür Endüstrisi  

Frankfurt Okulu’nun önde gelen isimlerinden Adorno modern yaşamın birey ve kültür üzerinde olan etkisini kültür endüstrisi kavramıyla açıklamaya çalışmaktadır.  

Kültür Endüstrisi  

1944’te Horkheimer ile Adorno, Aydınlanmanın Diyalektiği’nde kültür endüstrilerinin kapitalizmin tahakkümünü yaygınlaştırmak ve insanları ve onların kültürel anlatımlarını metaya dönüştürmek için teknolojiyi nasıl kullandığını ve aklı nasıl araçsallaştırdığını göstermişlerdir.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür endüstrisinin vaat ettiği tatmin, duyuların donuklaşması haline gelir.  

Kitle iletişim araçlarının koşullaştırıcı imge ve ürünleri, tüm üreticileri edilgin tüketiciler haline getirmeyi amaçladığı için, hem üreticinin hem de ürünün özerkliği pazar koşullarıyla sınırlanır.  

Kültür Endüstrisi  

Adorno ve Horkheimer’a göre kültür endüstrisinde memnuniyet hiçbir şey hakkında düşünmeme, çekilen acıyı çekildiği yerde unutma ve evet deme anlamındadır.  

Kapitalizme yönelik eleştiriler boğulur, mutluluk itaatle ve bireyin varolan toplumsal ve siyasal düzene tamamen eklemlenmesiyle sağlanır.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür bir zamanlar bireyselliği beslemekteyken şimdi uyumluluğu özendirir ve bireyin sonuna yol açan tümüyle yönetilen toplumun çok önemli bir parçasıdır.  

Adorno’ya göre; bütün, kendisini tüm spontan unsurlardan ne kadar fazla uzaklaştırırsa, ne kadar toplumsal olarak dolayımlanır ve süzgeçlenirse, ne kadar bilinç haline gelirse, o kadar kültür haline gelir.  

Kültür Endüstrisi  

Adorno ve Horkheimer kültür endüstrisini endoktrinasyon(birisine veya bir topluluğa görüş, düşünce aşılama ya da telkin etme) ve toplumsal denetim aracı olarak yukarıdan dayatılan yönetilen bir kültür olarak görüyorlardı.  

Kültür endüstrilerinde kültür, insanileştirme veya özgürlükten çok ideolojik bir tahakküm biçimi olarak işlev görür hale gelmiştir.  

Kültür Endüstrisi  

Amaçları; kültür endüstrisinin popüler sanatın çağdaş biçimi gibi bir şey olarak yorumlanmasını engellemekti. Kültür endüstrisi popüler sanattan olabildiğince ayrıştırılmalıdır. Kültür endüstrisi amaçlı olarak tüketicilerini tümleşikleştirir.  

Tüketici kültür endüstrisinin öznesi değil nesnesidir. Kültür endüstrisinde ne kitleler ne de iletişim teknikleri ilksel önem taşır; önemli olan onları şişiren ruhtur, onların efendilerinin sesidir.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür endüstrisi kitlelere olan ilgisini onların verili ve değişmez olduğunu düşündüğü zihinlerini çoğaltmak, pekiştirmek ve güçlendirmek amacıyla kötüye kullanır.  

Kitleler kültür endüstrisinin ölçüsü değil ideolojisidir. Kültür endüstrisinin tipik kültürel varlıkları, artık aynı zamanda meta da değildir; sadece ama sadece metadır.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür endüstrisi, özgül firmalar veya satılabilir nesneler önem taşımaksızın iyi niyetin imaline, halkla ilişkilere dönüşür.  

Ortaya çıkan dünya için üretilen reklamlardır, kültür endüstrisinin her bir ürünü kendi reklamı haline gelir.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür endüstrisinin en etkili savunucuları, bu endüstrinin güvenli bir şekilde ideoloji olarak adlandırılabilecek, düzenleyici bir etmen olan ruhunu alkışlamaktadır.  

Kültür endüstrisinin insanlara çivilediği düzen kavramları, her zaman statükonun kavramlarıdır. Kültür endüstrisinin özgürlükle hiçbir ilgisi yoktur.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür endüstrisine göre; zaten varolana uyum sağlayacaksın ve herkesin onun erki ve her yerdeliğinin bir yansıması olduğunu düşündüğü şeye uyum sağlayacaksın.  

Kültür endüstrisinin ideolojisinin gücü, bilincin yerini uyumluluğun almasındadır.  

Kültür Endüstrisi  

Adorno ve Horkheimer’e göre kültür endüstrisinin tümcül etkisi, aydınlanmanın yani doğanın teknik olarak giderek tahakküm altına alınmasının, kitlesel aldatma haline geldiği ve bilinci ketleme aracına dönüştüğü bir aydınlanma karşıtlığıdır.  

Kültür endüstrisi bilinçli olarak kendileri için karar alan ve yargıda bulunan özerk, bağımsız bireylerin gelişmesini engeller.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür endüstrisinin ürünleri zaman içerisinde ticarileştirilen ürünler değildir. En başından piyasa için üretilirler.  

Mutluluktan insanları uzaklaştırmak için aldatıcı bir memnuniyet duygusu devreye sokmaktadırlar. Bunun yanında uyum sağlama ile beraber gelecek olan bir refahın sözünü vermektedirler.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür endüstrisi ile birlikte yaratılan ihtiyaçlar insanları manipüle ederek, var olan düzene uymaya zorlayarak, bireyleri kapitalist sistemin içine sürüklemektedir.  

Kültür endüstrisi kavramı önünde olan tüm kitleye edilgenleştirmeye müsait tüketici gözüyle bakmaktadır. Adorno ve Horkheimer’a  
 göre kültür endüstrisi, aydınlanma maskesi altında oluşan bir kitle aldatmacasıdır.  

Kültür Endüstrisi  

Kültür endüstrisi iyi, ideal yaşam olarak dayattığı yerel değerlerden, halis kültürden ve özgünlükten uzak düzene uymaya sevk eder.  

Bu düzen, bireyin nasıl düşüneceğine, nelerden zevk alacağına, neleri kullanacağına ortak doğrular doğrultusunda karar verir.  

Kültür Endüstrisi  

Bu toplumda tüketim sisteminin esas amacı üretilen ürünlerin tüketilmesi için tüketicide sahte gereksinimlerin kışkırtılmasıdır.  

Örneğin; reklamlarla yansıtılan “o ürünü” kullandığınızda ulaşacağınız güzel yaşam, mutlu evlilik..  

Kültür Endüstrisi  

“Eğlenmek her zaman bir şey düşünmemek, gösterildiği yerde bile acıyı unutmak demektir.” Dolayısıyla haz daima “direnişe ilişkin son düşünceden kaçmak”tır; eğlencenin vaat ettiği özgürleşme, “yadsıma gibi, düşünceden de kurtulmaktır” … Böylelikle, kültür endüstrisi biçimindeki araçsal akıl, aklın ve akıl yürüten öznenin aleyhine işlemeye başlar. Düşünümün bu şekilde bastırılması, aydınlanmış aklın özündeki akıldışılıktır.”  

Aydınlanmanın Diyalektiği  

POPÜLER KÜLTÜR KURAMLARI  

KARL MARX  

Marksist kuram, Marx ve Engels’in sanayi kapitalizminin bir eleştirisi olarak geliştirdikleri fikirlere dayanır. Özellikle sınıf mücadelesi açısından siyasal ekonomiyle ilişkili olarak toplumsal tarihe dikkat çeker. Marksist bakış açısına göre tarih, fikirler, değerler ya da kapsayıcı bir ruhla şekillenmez. Tarih maddi varoluşun temelinde yatan yiyecek, barınma, emeğin ürünleri ve üretim araçları üzerinde egemenlik kurma mücadelesinin belgelenmesidir.  

Marksist kuram 2 şekilde algılanabilir.  

1. Marksist kuram kapitalist toplumun devrim niteliğinde bir eleştirisidir.  

2. Marksistkuramsadeceekonomikilişkileri(Marx’ıntabiriyle altyapı)değil, aynı zamanda sanayi kapitalizmi tarafından yaratılıp din, edebiyat ve diğer kültür ürünleri (üstyapı) gibi siyasi olmayan girişimleri görünüşte etkileyen değerler ile bakış açılarını da araştırma yöntemidir.  

Marx’a göre üretim araçlarının ekonomik düzenlenmesi toplumun diğer özelliklerini de şekillendirir. Altyapı ve üstyapı kavramları bu ilişkiyi açıklar.  

Altyapı; bir toplumun üstyapısını yani siyasi, toplumsal, dini, ahlaki, bilimsel ve diğer kültürel kurumlarını belirleyen ekonomik üretim şekli anlamına gelir.  

Üstyapı; toplumun dini, siyasi, ahlaki, bilimsel ve diğer kültürel kurumlarıdır.  

Marksizm, sanatsal üretimi ve inanç sistemlerini toplumun üniversiteleri ve müzeleri de içine alan üstyapının bir parçası olarak gören materyalist bir kuramdır.  

Meta Fetişizmi  

Kapitalizmin egemenliği altında artık insanlar arasında ilişkiler mevcut değildir. Toplumsal alan, yalnızca “ürünler arasında toplumsal ilişkilerin olduğu” meta fetişizmi ile tanımlanır.  

Ürünler metaya dönüşür; çünkü değişim değerini ve toplumsal etkileşim kalıntılarını sembolize eden özelliklerle donatılmışlardır.  

Bir meta, başka bir ekonominin varlığını ortaya koyabilmek için deşifre edilmesi gereken merak uyandırıcı toplumsal bir hiyerogliftir.  

Antik dönem nesneleri yalnızca toplumsal işlevi olan geçmişe ait önemli belgeler olarak değerlendirilmektense, meta olarak statü edinirler. Bunun sonucu antik alanların yağmalanmasına ve tahribatına, sahteciliğe, yasa dışı vergi indirimlerine kadar varmaktadır.  

Frankfurt Okulu  

Frankfurt Enstitüsü, 1920’lerde (1923) bağımsız Marksist araştırma çizgisini savunan radikal Alman iş adamı Felix Weil’in parasal katkılarıyla kuruldu.  

Temsilcileri: Adorno, Max Horkheimer, Leo Lowenthal, Herbert Marcuse, Walter Benjamin, Jürgen Habermas  

Frankfurt Okulu  

Okulun temel olarak dört döneme ayrıldığı görülür.  

İlk dönem 1923-1933 yıllarını kapsar. Bu dönem enstitünün kurulduğu yıldan Hitler’in iktidara geldiği yıl olan 1933 arasındaki dönemdir.  

Ensitütünün ikinci dönemi 1933 ile 1950 arasındaki zamanı kapsar. Bu dönem ensitütünün Faşizmden kaçıp ABD’de sürgünde geçirdiği dönemdir. Bu dönemde okul çalışma alanında ve yaklaşımında dönüşüm geçirmiştir. Bunun en önemli sebebi okulun başında yönetici olarak Max Horkheimer’in bulunmasıdır. Bu dönemde birinci dönemin temel karakteristiği olan ekonomi ve tarih ağırlıklı çalışmaların yerini felsefenin almaya başlamasıdır. Bu dönemde okulun tanıştığı temel çalışma alanlarından birisi de psikoanalizdir.  

Okulun üçüncü dönemi Frankfurt’a geri dönüş tarihi olan 1950’de başlar. Bu dönemde eleştirel teori şekillenmiştir. 1950-70 döneminde Adorno ve Marcuse ön plana çıkar.  

Okulun son dönemi ise 1970’lerden sonra ikinci kuşak temsilcisi olan Habermas’ın öne çıkması ve Marksizmle olan bağını kopardığı dönemdir.  

Frankfurt Okulu  

Frankfurt Okulu’nun ortaya çıkışında, Batı Avrupa’daki işçi sınıfı hareketlerinin 1. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllardaki ağır yenilgisi, Rus Devriminin Stalinizme dönüşmesi, Faşizm ve Nazizmin yükselişi etkili olmuştur.  

Frankfurt Okulu’na göre kitle iletişim araçları kültürel yaşamı piyasada elde edilebilir asgari ortak noktaya indirgeyerek tek biçim ve sıradan kitle kültürü yaratmıştır. Dinamik, yenilikçi veya yaratıcı olan her şey kitlesel pazara uygun görülmeyerek yerini düpedüz üstünkörülüğün yinelenişine bırakmıştır.  

Frankfurt Okuluna göre medyanın ve kültür endüstrilerinin burjuva bireyciliğini ve işçi sınıfının devrimci potansiyelini yok eden ideolojik bir işlevi vardır.  

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

İngiliz Kültürel İncelemeler geleneği 1960’lı yıllardan itibaren önce edebiyat alanında başlayan, daha sonra disiplinlerarası bir yaklaşımla sınıf mücadelesinin, tahakkümün ve toplumsal eşitsizliklerin, ideolojinin ve direnişin yeniden üretildiği bir alan olarak başta İngiltere olmak üzere çağdaş kapitalist toplumlarda kültürün incelenmesi ile uğraşır.  

Bu çalışmaların ilk dönemlerinde daha çok seçkin kültür ya da üst kültür etrafında odaklanırken daha sonra popüler kültür, kitle kültürü ve gündelik yaşamın kültürü de araştırma konusu olmuştur.  

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

İngiliz Kültürel İncelemeler geleneğinin öncüleri, R.Hoggart ve R. Williams’tır. Çalışmaları ideolojik olarak Batı Marksizmi ya da Yeni Sol olarak adlandırılabilecek düşünce geleneğine dayanır.  

Bu düşünürlere göre kültür görece olarak özerktir ve ideolojik ortamın ve popüler kültür aracılığıyla popüler bilincin biçimlenmesine yardım eder. Ekolün asıl adı Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi’dir.  

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

Bu merkezde ilk dönemlerde Althusser ve Gramsci’nin teorik yaklaşımlarına dayanarak kültür incelemeleri gerçekleştirirken, 1980’lerden sonra postmodern ve post yapısalcı yaklaşımlara daha çok dayanmaya başlamıştır.  

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

İngiliz Kültürel İncelemeler geleneğinin 1960’lardaki kurucusu ve yöneticisi Hoggarttır. Ancak okulun şöhret kazanması Stuart Hall yönetici olduktan sonra gerçekleşmiştir.  

Birmingham Okulu medya tarafından sunulan içeriğin metin olarak analizini yapmıştır. Bu metinler kapitalist sınıfın hegemonyasını ve kapitalist ideolojiyi yeniden üreten materyaller olarak görülmüştür.  

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

Birmingham Okulu medya bağlamında dilin, kültürün ve ideolojinin incelenmesinde yapısal dilbilim ve göstergebilimin sağladığı teknikleri kullanır.  

Saussure, Barthes ve Levi Strauss’un yapısal dilbilim yaklaşımı medya içeriklerini okuma ve anlamlandırma sürecine dayanak sağlar. Özellikle Barthes’in düz anlam ve yan anlam ayrımına başvurulur. Medya içeriklerinin sadece düz anlamı yoktur. Her metinde ilk bakışta göze çarpmayan gizli anlamlar ve ideolojiler yer alır.  

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

 
 
▰  Özellikle 1970’ler ve 1980’lerin yarısına kadar Birmingham sınıf, iktidar, ideoloji ve kültür arasındaki ilişkilerin incelenmesinde etkin rol oynamıştır.   

 
 
▰  1980’li yıllarda alımlama çalışmalarına başvurulmuş ve medya metinlerinde anlam ve ideolojinin oluşumunda izleyicilerin de aktif katılımı olduğu düşüncesi egemen olmaya başlamıştır.   

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

Kültürel çalışmalar geleneğinin amacı; belli bir bağlamda kullanılan alımlanan içeriğin anlamını ortaya koymaktır. Bu yaklaşıma göre medyayı kullanmak izleyiciler açısından medyanın sunduğu kültürel ürünleri anlamlandırma sürecidir.  

Alımlama analizi, İngiliz Kültürel Çalışmalar geleneğinin önemli bir parçasıdır. Bu araştırmalarda medya metinlerini okuyanlara ya da kod açımlama yapanlara önemle vurgu yapılır. Okuyucu/izleyici/kod açıcı medya metinleri tarafından önerilen egemen ya da hegemonik mesajlara karşı direnme ve izlediği olguları kendi tecrübeleri doğrultusunda anlamlandırma gücüne sahiptir.  

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

1990’lı yıllarla birlikte İngiliz Kültürel İncelemelerinin erken dönemdeki kuramsal birliği dağılmış ve farklı yaklaşımlara sahip araştırmacılar ortaya çıkmıştır.  

Post yapısalcı yaklaşım Neomarksist yaklaşımın yerini alır. Daha çok gündelik yaşamın kültürüne doğru yönelme yaşanmıştır. Gündelik yaşamda kimliklerin kurulumu, kadın, ırk, alt-kültürler gibi konular incelenmeye başlanmıştır.  

İngiliz Kültürel İncelemeleri-Birmingham Çağdaş Kültürel İncelemeler Merkezi  

Birmingham Okulu, kitle kültürünün bir üst yapı tarafından belirlendiği ve halka zorla empoze edildiği tezine dayanan Marksist yaklaşımı temel alarak çalışmalarını yürüten Frankfurt Okulu’nun aksine, kitle kültürü ve popüler kültürü olumlayan bir yaklaşım sergiler ve kitle kültürünün kitlenin sesini yansıttığını, egemen kültüre bir başkaldırı olduğunu öne sürer.  

Chicago Okulu (1850-1950)  

Amacı; kentin sorunlarını anlamak, sınıflamak ve çözmektir.  

Chicago okuluna göre bütün sosyal disiplinlerin laboratuvarı toplumdur. İnsan çevresi ile var olan bir yapıdır. İzole değildir.  

Dünyanın ilk sosyoloji bölümü 1892’de Chicago Okulu’nda kuruldu. Temeli Chicago Üniversitesi’nde 1892’de atıldı. Kentin büyümesi ve sorunlarını bir laboratuvar olarak ele alır.  

Chicago Okulu  

Chicago’nun büyük göç alması, evsizlik, alt yapı sorunu, çalışma ve barınma koşullarının kötü olması, ücretin az olması vb. kentin araştırma konusu olarak ele alınmasına neden oldu.  

Pozitivist ve ekolojik bir okuldur. Organizmacıdır. Ortam insan davranışını etkiler.  

Chicago okuluna göre kent bir mikroevrendir. Mikroevren olmasının sebebi insanın sahip olduğu özelliklere ve 4 elemente sahip olmasıdır.  

Chicago Okulu  

Chicago Okulu 3 tema üzerinde durdu. Bunlar;  

 
 
▰  Farklı kültürlerin karşılaşması ve çatışma; etnik gruplar arasındaki etkileşim süreci   

 
 
▰  Etnik kümelerin gelgitlerine göre kentin topluluğun kurumlarının değişik çıkar grupları, paydaşlar ve aktörler tarafından ele geçirilmesi   

 
 
▰  Kent politikasının yapısı ve işleyişi.   

Chicago Okulu  

Chicago okulu araştırma konuları arasında birincil bağlardan yoksun olanlar yer alır. Sosyalleşme, modernite içinde değişen sosyalleşme biçimleri, sosyal reform Chicago okulunun kazandırdığı kavramlar arasındadır.  

Chicago Okulu “Kolektif davranış” ve bunun sosyal düzen ve düzensizlikteki yeri üzerine odaklanır.  

Chicago Okulu  

Amerikan iletişim biliminin liberal-demokratik biçiminin kurucuları olan Charles Cooley, Herbert Mead ve John Dewey Chicago Okulu üyeleridir. Chicago Okulu düşünürleri iletişimi salt ileti nakli ile sınırlı tutmamışlardır.  

Onlar iletişimi sürekliliği olan ve içinde kültürün inşa edildiği simgesel bir süreç olarak kavramışlardır.  

Çözülme, marjinallik, kültürleşme, kültürel özümsenme belirtileriyle bir toplumsal laboratuvar olarak kent Chicago Okulu’nun öncelik verdiği gözlem alanıdır.  

ÖNYARGI VE TOPLUMSAL CİNSİYET KALIPYARGILARI  

Dr.Öğr.Üyesi Sevgi KAVUT  

Önyargı/Kalıpyargı  

Önyargı, basmakalıp yargı ve kalıpyargı olarak ifade edilen, bir kişi ya da grup hakkında öğrenilmiş, benimsenmiş ve bir kalıp olarak yerleşmiş algılardır ve kişilerarası iletişim sürecinde kişilerin etiketlenmesine neden olmaktadır.  

Önyargı/Kalıpyargı  

Kişiler genellikle, yeterli bilgi sahibi olmadan diğerleri hakkında onları bir gruba dahil ederek karar verirler, hatta birçok zaman da beklentilere girerler. Bu diğer kişiler hakkında bilgi edinmeksizin izlenim edinmenin kestirme yoludur.  

Önyargı/Kalıpyargı  

Sadece bir özellik ya da davranışa dayanarak bir kişiyi bir grubun içinde değerlendirmek, iletişimde yanıltıcı sonuçlar elde edilmesine neden olur. Irkçılık, cinsiyetçilik ve yaş ayrımcılığı vb. basmakalıp yargıların olumsuz sonuçlarıdır.  

Önyargıların sahip oldukları ortak özellikler;  

❖ İçerik  
 ❖ Yaygınlık  
 ❖ Genellenebilirlik ❖ Belirginlik  

Önyargı/Kalıpyargı  

İçerik  

Farklı gruplara ilişkin oluşturulan önyargıların içerikleri birbirinden farklıdır. Önyargı, söz konusu kişinin hangi gruba dahil olduğuna ilişkin olarak yerini, rolünü, deneyimlerini vb. birçok özelliği ifade edebilir.  

Önyargı/Kalıpyargı  

Yaygınlık  

Önyargının yaygınlığı, söz konusu önyargının örneklem dahilindeki kişiler için ne sıklıkla kullanıldığı, önyargı konusunda toplumun görüş birliği hakkında bilgi vermektedir.  

Önyargı/Kalıpyargı  

Genellenebilirlik  

Genellenebilirlik, söz konusu önyargıların o grup içindeki tüm üyelere ne derecede genelleştirildiğini gösterir.  

Önyargı/Kalıpyargı  

Belirginlik  

Belirginlik, bir önyargının sadece söz konusu grup için ilk akla gelen özelliğini ifade etmektedir.  

Bu özellik, yöresel tavır ve davranışlarda kendini gösterebileceği gibi, belirli meslek gruplarına yönelik olarak da ortaya çıkabilmektedir.  

Tektipleştirme/Stereotip  

Stereotip terimi, genel olarak diğer insanları içine yerleştirdiğimiz kategorileri ifade etmektedir. Bu çerçevede, stereotipler, diğer bir bireyi veya bireyler grubunu tanımlamak için kullandığımız basitleştirilmiş betimsel kategoriler olarak tanımlanabilir.  

Tektipleştirme/Stereotip  

▷ Genellikle kişilerin, içinde yer aldıkları meslek grubu, eğitimi, yaşı, cinsiyeti, ırkı, hobileri, hastaları vb. konularda oluşturulmaktadır.  

▷ Bu algılamada, kişileri bu tür gruplar içinde değerlendirerek tek tip haline getirmek ve bu grupların özelliklerini üyelerine atfetmek söz konusu olabilir.  

Tektipleştirme/Stereotip  

▷ Kalıpdüşünceleresosyalbilimlerdestereotipdenir. Stereotipler, insanları birtakım türlere, tiplere bölmeyi ifade eden zihinsel yapıtlardır.  

 
 
▷  Belliözelliklerinbellibirgrubaaitinsanlardamevcut sanılmasını ifade eder.   

 
 
▷  Buözelliklerinherzamangerçeğeveolumlukanıtlara dayanmaksızın sadece mevcut bulunması gerektiği kanısına dayanır.   
▷ Birbaşkaifadeilekafamızdakidüşüncelerisadeleştiren birtakım zihinsel ameliyelerdir. Basmakalıp fikirlerdir.   

KADINLAR MUTFAK’A AiTTiR  

ERKEKLER MAÇ İZLER TV KARŞISINDA UYKUYA DALAR  

ERKEKLER YEMEK YAPMAYI ÇAMAŞIR YIKAMAYI BECEREMEZLER  

Tektipleştirme/Stereotip  

Stereotip, bir grup insanın sosyolojik ve psikolojik olarak oluşan değişmez izlenimidir. Stereotipler çok az bir bilgi ile kişiler hakkında belirli bir yargıya varmayı sağlar.  

Kişiler hakkındaki izlenimler yoluyla davranışları, düşünceleri, yaşam biçimleri vb. tahminlerde bulunmayı kolaylaştırır. Örneğin; Siyahlar tembeldir. Doktorlar duygusuzdur. gibi her bir ifade stereotipi gösterir.  

Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları  

Toplumun, bir grup olarak kadınların ve bir grup olarak da erkeklerin göstermelerini beklediği özelliklere toplumsal cinsiyet kalıpyargıları denilir.  

Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları  

Kadın ve erkeklere yönelik toplumsal cinsiyet kalıp  
 yargıları UNDP’nin Toplumsal Cinsiyete Duyarlı İletişim Rehberi’nde dört başlık altında incelenmiştir.  

1. Karakterözellikleri 2. Fizikselözellikleri 3. Roller  
 4. Meslekler  

Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları  

Karakter özellikleri  

Birçok toplumda kadınlar tipik olarak duygusal ve kırılgan, erkekler ise “iddialı” “hırslı” ve “rekabetçi” olarak betimlenir.  

Kadınların dırdırcı ve dedikoducu; erkeklerin ise kaba saba olduğu şeklinde toplumsal kalıp yargıları mevcuttur.  

Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları  

Fiziksel özellikler  

Kadın ve erkek kalıp yargıları gereği birçok toplumda kadınlardan ince, bakımlı, zarif olması beklenirken erkeklerin güçlü, bakımsız, kaba saba olması doğal karşılanır.  

Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları  

Roller  

Kadınların, ev işlerinden ve ailenin bakımından sorumlu olan cinsiyet olarak kabul edilmesi ve her tür ortamda “destekçi” veya “besleyici” rolünün kadınlara uygun görülmesi kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet kalıp yargılara örnektir.  

Erkekler ise, genellikle kamusal dış mekanda veya işyerinde ailesinin geçimini sağlayan kişi olarak kabul edilir.  

Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargıları  

Meslekler  

Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları belirli bir işe bir erkeğin mi yoksa bir kadının mı daha uygun olduğuna karar verme sürecinde kişilerin düşüncelerini şekillendirmektedir.  

Birçok toplumda itfaiyecilik, pilotluk, mühendislik erkek işi olarak düşünülürken; öğretmenlik, hemşirelik veya sekreterlik kadın işi olarak görülür.  

POPÜLER KÜLTÜR VE SOSYAL MEDYA  

DR.ÖĞR.ÜYESİ SEVGİ KAVUT  

Popüler Kültür ve Sosyal Medya  

Yirmi birinci yüzyılın yeni popüler kültür formu olan sosyal medya, şüphesiz dünyadaki boş zaman aktiviteleri içerisinde en revaçta olanıdır.  

Bugün her yaştan insanın içerisinde olduğu sosyal medya ağları, popüler kültür ürünlerinin beslendiği ve yayıldığı ortamlar haline gelmiştir.  

Popüler Kültür ve Sosyal Medya  

Sosyal medya teknolojik bir araç olmaktan çıkmış toplumsal, kültürel ve endüstriyel bir biçim haline gelmiştir.  

Kültürle ilgili günlük yaşamda popüler olanı, popüler yapılanı ve popüler yapılmak isteneni taşıyan, gösteren, sunan, değerlendiren, yücelten, özlüce popülerlik kimliği veren en popüler bir yönetimsel iletişim aracı haline gelmiştir.  

Popüler Kültür ve Sosyal Medya  

Popüler kültür sosyal medya aracılığıyla toplumsal bünyeye daha kolay girmekte ve bu şekilde olayları, toplumsal koşulları, hayatı anlamlandırmayı etkilemekte ve yeni yaşam tarzlarını şekillendirmektedir.  

Popüler Kültür ve Sosyal Medya  

Sosyal medya popüler kültür ürünlerinin oluşmasında önemli bir görev üstlenirken, popüler kültür ürünlerinin geniş kitlelere ulaşmasında taşıyıcı bir rol de üstlenmektedir.  

Bu nedenle sosyal medya popüler kültürün yayılmasında birinci etkendir.  

Popüler Kültür ve Sosyal Medya  

Popüler kültür ürünlerinin temelini oluşturan eğlence- merak faktörüne sosyal medya önemli ölçüde yer vermektedir.  

Günümüzde modern medyanın çoğunluğu eğlence araçları haline gelmiştir. Kamusal olaylarla ilgili haberler medya içeriğinin yalnızca küçük bir bölümünü oluşturmaktadır.  

Araç Mesajdır  

The medium is the message.  

Marshall McLuhan  

McLuhan insanlık tarihini 4 önemli döneme ayırmıştır. Bu dönemlerden bir diğerine geçiş iletişimin toplum üzerinde büyük değişikliğe yol açmasından kaynaklanmaktadır.  

1.Kabile Çağı: Kabile çağını değiştirecek buluş: fonetik alfabedir. İşitseldir.  
 2. Edebiyat Çağı: Alfabenin bulunmasıyla edebiyat çağına geçilmiştir. Bu dönem insanlar için  

büyük değişim olmuştur. İşitsel ve görsel bir çağdır.  

3. Basım Çağı: Edebiyat Çağı basım teknolojisinin ortaya çıkmasıyla yok olmuştur. Gutenberg’in buluşu sonrası basılı çağa geçilmesiyle görsel bağımlılık artmıştır.  

4. Elektronik Çağ (içinde bulunduğumuz çağ): McLuhan’a göre telgrafın icat edilmesiyle insanlar büyük bir değişim geçirerek »elektronik çağa» geçmişlerdir.  

KÜRESEL KÖY  

Global Village(Küresel Köy) kavramını ilk ortaya atan kişi Marshall McLuhan’dır..  

McLuhan, değişen ve gelişen elektronik teknolojilerinin dünyayı küresel bir köy haline getireceğini ileri sürmüştür.  

KÜRESEL KÖY  

20 yy.’da elektronik alanındaki büyük gelişmelerin özellikle de televizyonun bulunmasının iletişimde hızlanmaya yol açtığını ve tek tek insanların davranışlarını giderek daha çok birbirine benzer kıldığını savundu.  

Televizyon, radyo, telefon, bilgisayar gibi elektronik iletişim araçlarının insanların düşünme tarzlarını etkileyerek uygarlığı nasıl yeniden biçimlendirdiğini gösterdi.  

KÜRESEL KÖY  

McLuhan’a göre telgrafın icadıyla insanlar elektronik çağa adım atmışlar ve teknoloji sayesinde iletişimle insanların yeniden dokunma ve duyma duyuları ön plana çıkmıştı.  

Matbaanın bulunmasıyla beraber kitap taşınabilir bir hale gelmiş, herkes kitap sahibi olabilmeye başlamış, tek başına okuma kültürü gelişmişti.  

KÜRESEL KÖY  

Küresel bir köyde yaşıyoruz ve sayımız durmadan artıyor. Aslında insanlar gazete okumuyorlar. Her sabah sıcak bir banyoya dalar gibi onların içine dalıyorlar. Büyük olmanın en hoş yanlarından biri küçük düşünme lüksüne sahip olmaktır. Araç mesajdır. Teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir, insanları yeniden icat eden araçlardır. Anadil propagandadır. Ortam mesajdır” diyen McLuhan, iletişim teknolojisinin asıl niyet ve hedefinin altını kutsayarak çizmiştir.  

KÜRESEL KÖY  

Marshall McLuhan, küresel bir köy kavramını popülerleştiren ve sosyal etkilerini dikkate alan ilk kişiydi.  

KÜRESEL KÖY  

Marshall McLuhan, global köy tezinde başta televizyon olmak üzere iletişim teknolojilerinin dünyayı benzer hislere sahip global bir köy haline getirdiğini, bu global ekonomik sistemin eleştirilmesini değil umut ve cazibe ile savunulmasını öne sürmüştür.  

Ancak gelişen küresel ekonomi ve kapitalizm bu konuda McLuhan’ı haksız çıkararak global dünyada insanlar arasında önemli ekonomik farklıklar doğmasına neden olmuştur.  

SICAK VE SOĞUK ARAÇ  

McLuhan “Understanding Media” adlı eserinde medyayı ikiye ayırarak sıcak ve soğuk olarak yeniden tanımlamaktadır.  

SICAK VE SOĞUK ARAÇ  

Sıcak araç, yalnızca bir duyuya hitap eden araçlar olarak tanımlanırken, soğuk medya birden fazla duyuya hitap eden iletişim araçları olarak tanımlanmaktadır.  

SICAK VE SOĞUK ARAÇ  

Soğuk medya ise daha az duyusal veri sağladığından daha fazla katılım gerektirmekte veya seyirci tarafından “tamamlama” talep etmektedir.  

SICAK VE SOĞUK ARAÇ  

McLuhan, araçları sıcak ve soğuk olarak tanımlamasının ardından, tek duyuya seslenen radyoyu sıcak bir araç, telefonu ise soğuk bir araç olarak niteleyip bunun nedeni de iki aracın kullanıcı üzerinde çok farklı etkilere sahip olduğuna vurgu yaparak belirtmiştir.  

GUTENBERG GALAKSİSİ  

Medya teorisyeni Marshall McLuhan, 1964 yılında Gutenberg Galaksisi isimli kitabında, teknolojinin ve bilginin hızlı bir biçimde yayılmasının dünyayı nasıl küçülttüğünü açıklamak için “küresel köy” terimini kullanmış ve Web, akıllı telefonlar, YouTube veya Twitter gibi, bilgi ve onu taşıyan medya hakkındaki görüşleri hala ilham verici sayılmaktadır.  

McLuhan ayrıca “sörf” terimini bilgiyi hızla hareket ettiren bireyler bağlamında kullanmış ve yeni medya literatürü için katkıda bulunmuştur.  

MCLUHAN ARAŞTIRMALARI  

McLuhan, araştırmalarında dört medya yasası ortaya koymuştur.  

1. Geliştirme  

Ters Çevirme   

Geri Alma   

4. Eskime  

MCLUHAN ARAŞTIRMALARI  

1. Geliştirme: Bireyin ya da kuruluşun teknolojiyi yeni bir şekilde kullanması beden ve zihnin erişimini genişletmektedir:  

Araba ayakların bir uzantısı olarak görülebilir; gözün bir uzantısı olarak mikroskop; ayaklarımızın ve kollarımızın bir uzantısı, kütüphaneler ise bir uzantısı aklın bir uzantısı olarak görülebilmektedir. ‘Araç neyi geliştiriyor, neye yoğunlaşıyor, mümkün kılıyor ya da hızlandırıyor?’  

MCLUHAN ARAŞTIRMALARI  

2.Ters Çevirme: Her yeniliğin kendi içinde tersi olma durumu söz konusudur. Hedef kitlenin coşkusunu, özgün faydalarını tamamlayıcı hatta zıt duygulara geri döndürmeyi göze almaktadır.  

MCLUHAN ARAŞTIRMALARI  

3. Geri Alma: İnsanların sınırlı duyu ve motor becerileri vardır. Mevcut medya bu duyu ve becerilerin sadece bazılarını teşvik etmekte ve güçlendirmektedir. Örneğin, internet işitsel duyuları aural üzerinden geliştirmiştir.  

Başarılı bir yeni araç “geri almak” ve mevcut medya teşvik olmayan bir anlamda veya beceri geliştirmektedir. Duyu ve beceri sayısı sınırlı olduğundan, eski bir araç muhtemelen bu anlamda kullanılmaktaydı.  

MCLUHAN ARAŞTIRMALARI  

4. Eskime: Yeni medya, eski medya biçimlerini altüst etmektedir. ‘Yeni araç tarafından kenara itilen ya da eskimiş olan şey’ şeklinde özetlenebilmektedir.  

Yeni teknolojiler sınırlı sayıda duyu ve motor becerileri genişletmeye devam etmektedir. Eski teknolojinin içeriği daha güncel, daha geniş kapsamlı olarak tanımlanan yeni teknoloji almaktadır. 

 

Berke Meral
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Neden buna bu kadar taktım ki

Neden buna bu kadar taktım ki

Sonraki
Kızgınım Bir İhtimal Kalışımıza

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.