Dünya petrol rezerv ve tüketim istatistikleri şu şekildedir:
-Kuzey Amerika : Rezerv % 5, Tüketim % 30
-Güney ve Orta Amerika : Rezerv % 8, Tüketim % 6
-Avrupa-Asya : Rezerv % 12, Tüketim % 25
-Asya Pasifik : Rezerv % 4, Tüketim % 29
– Afrika : Rezerv % 9, Tüketim % 3
-Ortadoğu : Rezerv % 62, Tüketim % 7
Bu istatistikte dikkati çekecek unsur, Ortadoğu’nun, Kuzey Amerika ve Asya Pasifik’in petrol rezervleri ile petrol tüketimleri arasındaki farklar. İşte her şeyin sebebi bu farklardır.
…
Zamanın en önemli madeni kara elmas olarak adlandırılan kömürdü. Dünyanın en büyük savaşları onun için veriliyordu. Kara elmasın kullanılması ile, buharlı makineler daha bir işe yarar oldu, ulaşım güçlendi, demire daha kolay şekil verilmeye başlandı. Ulaşımın güçlenmesi, ticareti ve sanayiyi etkiledi, üretilen malların pazarlara ulaşması daha kolay oldu. Bu durum ham madde ihtiyaçlarını arttırdı. Öyle ki, kara elmas; sanayiye, ticarete, ulaşıma ve hatta savaşlara bile iyi geldi, dünyayı değiştirdi.
Değişen dünyada oluşan bilgi ve teknik birikimi, Amerika’da insanlığı petrol ile tanıştırdı. Petrol, 19. Yüzyılın ortalarında ilk defa, Amerika’da çıkarıldı ve kullanılmaya başlandı. Bu tarihten itibaren, günümüze kadar kullanılıyor olsa da, kara elmas tahtını petrole terk etmeye başladı. 19. Yüzyılın sonunda Avrupa’da ve Rusya’da petrol kullanımı yaygınlaşmaya başladı. Hele petrolün motorlu araçlarda kullanılmaya başlanması büyük bir devrimdi ve petrolün önemini giderek arttırdı.
Ortadoğu’da ise petrol ilk defa I.Dünya Savaşı öncesi yıllarda bulundu. İngiltere, Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü topraklar üzerinde petrol arama faaliyetlerine başladı. Sömürgeci Devletler, Ortadoğu’daki petrol rezervinin önemini keşfettiler, rezerv haritaları çıkardılar, dünyayı yeniden kendilerine göre şekillendirecek haritaları elden ele dolaştırmaya başladılar. Zamanın büyük devletlerinden Almanya’da petrole ulaşmak için Bağdat-Berlin demiryolunu inşa ederek, bölgede İngiltere ile yarışa dahil oldu.
Başlayan petrol savaşları Avrupalı devletleri, Amerika’yı bölge üzerinde oyunlar oynamaya sevk etti. I.Dünya Savaşı sonunda, petrol rezervlerinin yoğun olduğu topraklar Osmanlı Devleti’nin elinden alındı, paylaşıldı. Almanya devre dışı bırakıldı. İngiltere, Fransa ve İtalya mandacılık yöntemi ile, Amerika ise petrol şirketleri vasıtası ile Ortadoğu’daki petrol rezervlerini kontrol etmeye başladılar. Başarılı da oldular.
II.Dünya Savaşı sırasında Hitler Kafkas petrollerini ele geçirmek için Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne saldırdı. Japonya, Doğu Hint Adaları’ndaki petrol kaynaklarını elinde tutmak için Pearl Harbour’a saldırdı.
Sanayi gelişirken, kömüre göre taşınması ve kullanımı, verimliliği daha yüksek olan petrolün birçok sanayi dalında kullanılması, kömürün kullanımını kat be kat aştı.
Bu arada, petrol rezervine sahip topraklarda yaşayan halklar da petrolün ne olduğunu, kaynaklarının nereye aktığının; mandacılığın ve sömürü aracı şirketlerin neler yaptıklarının farkına varmaya başladılar. Dünya petrol rezervinin % 62 sine sahip Ortadoğu’da İran ve Mısır’da petrol şirketlerinin millileştirilmesi yolu denendi. Bu durum sömürgeci devletleri olumsuz etkiledi. Sömürgeci devletler petrol ihtiyacını karşılayabilmek için her türlü yola başvurmaya başladılar. Bu devletlerin başvurdukları en önemli yöntem, bölge ülkelerinin yönetimlerini bir şekilde iş başından uzaklaştırmak, ülkeleri istikrarsızlaştırmak ve yönetimleri kendileri ile iş birliği yapacaklardan oluşturmaktı.
Günümüzde dünya devletlerinin petrol ihtiyaçları devam etmektedir. Dünya petrol rezervinin % 62 sine sahip olan Ortadoğu’da 1980-1988 İran-Irak Savaşı’nın neden yaşandığını ve sekiz yıl sürdüğü halde sonuçsuz kaldığını, Büyük Ortadoğu projesinin neden uygulanmaya çalışıldığını, Mısır’a neden müdahale edilip Hüsnü Mübarek’in tahtından edildiğini, Libya’ya neden müdahale edilip Kaddafi’nin linç edilerek öldürüldüğünü, Suriye’de 2011’den beri devam eden savaşların bir iç savaş olmaktan çok, neden vekalet yolu ile yeni bir dünya savaşı niteliğine büründüğünü; dünyada coğrafyaların petrol rezervlerine ve ülkelerin petrol kullanım oranlarına, ekonomilerin petrole ne kadar bağımlı olduğuna bakarak anlayabiliriz.
Yani, günümüzde, Amerika ile Rusya Ortadoğu bölgesi için neden bu kadar çatışıyor sorusunun cevabını, petrol rezerv ve ihtiyaç istatistiklerine bakarak verebiliriz.
Öyle zannediyoruz ki, petrol rezervlerinin tükenmesi ya da yeni sanayi biçimlerinin petrole olan ihtiyacı ortadan kaldırması ile yüz yıldan fazladır istikrarsızlaştırılan Ortadoğu’ya huzur gelebilecek(!) Ortadoğu’nun şansı olan petrol, bu hali ile Ortadoğu’nun en büyük şanssızlığına dönüşmüştür. Çünkü, yine petrol sebebi ile, Suriye’de devam eden çatışmalara İsrail ve İran’ın çatışma olasılıkları da eklemlenmiştir. Bu da bölgemizde yeni bir çatışma sürecinin başlangıcını oluşturacak ve yazık ki kan gölünü büyütecektir.