Bölüm 13 : Bilgisayar…
Bilgisayarın başına Tony geçti ve dosyaları karıştırmaya başladı. Bir kaç dakika araştırdıktan sonra bir dosya buldu. Bu çipin kontrol dosyasıydı. Tony, dosyanın içine girdi. Ekranda bir çok kod belirdi. Neyse ki Tony, bu işlerden anlıyordu. Hemen gereken şeyleri yaptı ve çipe erişti. Artık çipin yerini bulabilirdi. Gereken kodları yazdı ve işlem başladı. Yaklaşık bir dakika içinde yer tespit edildi. Kevin, oldukları yerden fazla uzaktı. Onu şehir dışında tutuyorlardı. Yola çıkma vakti gelmişti.
Merkeze dönüp uzun yol için arabayı almaya gittiler. Hazırlanıp yola çıktılar. Yaklaşık iki saat sonra oraya vardılar. Akşam olmuştu. Uyumak için bir otel bulup geceyi orada geçirdiler. Gece sorunsuz geçti.
Sabah erkenden kalkıp hazırlandılar. Kevin’ın yanına gitmek için arabayla çıktılar. Yarım saat içinde Kevin’in olduğu yere ulaştılar ve uzaktan izlemeye koyuldular. Tony, Tom’dan aldığı bir kaç tane robot sineği gönderdi. Sinekler oraya varınca bilgisayar ekranında eli kolu bağlı olan Kevin duruyordu. Etrafında bir kaç kişi bekliyordu. Bir tanesi onunla konuşuyordu. Ama Kevin, başını iki yana sallıyordu. Tony, sinekleri biraz daha yaklaştırıp konuşulanları dinlemeye başladı.
Kevin:
— Hayır, asla!
Kevin’ın konuştuğu adam:
— Teklifimizi kabul edeceksin yoksa ailene zarar veririz.
— Hayır, eşimi ve kızımı bu işe karıştırmayın.
— O zaman konuş.
— Size asla konuşmayacağım. Asla!
Adam, Kevin’a bir tokat attı ve orayı terk etti. Dışarıda bir arabaya bindi ve yola çıktı. Tony, sineklerden birini arabaya yerleştirdi. Sinekler etrafı biraz daha aradı ve geri döndü. Yaklaşık 15 adam vardı, hepsi silahlıydı. Artık içeri girme zamanı gelmişti.
Silahlarını hazırlayıp terkedilmiş fabrikanın önüne doğru gittiler. Orada iki adam vardı. Silahlarına susturucu taktılar ve ikisini etkisiz hale getirdiler. Kapıdan içeri girdiler karşıda üç adam sohbet ediyordu. Adamlar silahlarına uzanırken yere serildiler. Geriye 10 adam kalmıştı. İlerledikçe konuşma sesleri artıyordu. Bir dönüşten sonra adamlar göründü. Max, Tony ve Natasha sessizce ve gizlenerek adamlara yaklaştılar. Aralarında yaklaşık 10 metre vardı. Emin olduktan sonra gizlendikleri yerden çıkıp ateş etmeye başladılar. Kevin’ın etrafındaki 3 adamı vurdular, adamlar yere düştü. Diğerleri ise siper aldı.
Çatışma devam ediyordu. Dört kişi daha vuruldu. Kevin ise kenarda bir yerde bekliyordu. Max, siper alarak Kevin’ın yanına gitti. Natasha da onun arkasından geliyordu. Bir yandan ateş edip bir yandan Kevin’ı kurtarmaya çalışıyorlardı. Tam o sırada bir adam çıktı ve Max’i nişan aldı ve tam ateş edecekken Natasha önüne atladı. Max, Natasha’ya baktı ve adama ateş etti. Max, o sinirle diğer tabancasını da çıkarıp adamlara doğru yürüdü ve ateş etmeye başladı önüne her çıkanı öldürüyordu. Hepsi ölmüştü. Hemen Natasha ve Kevin’ın yanına gitti, Tony de oraya gelmişti. Max:
— Natasha, iyi misin? Bir şey söyle!
Natasha, bayılmıştı. Tony, koşarak arabayı getirmeye gitti. Max ise Natasha’yı kucaklayıp dışarı çıkardı. Tony, arabayla geldi ve Natasha’yı içine koyup hemen yola koyuldular. 10-15 dakika içinde hastaneye gittiler ve Natasha ameliyata alındı. Olanlar yüzünden kimse Kevin’ı fark etmemişti. Bir kaç dakika sonra bir doktor ameliyathaneden çıktı ve Max, Tony ve Kevin’ın yanına gelip:
— Siz yakınları mısınız?
Max, hemen atıldı:
— Evet, o iyi mi?
— Geldiğinde çok kan kaybetmiş, durumu ciddiyetini koruyor kana ihtiyacımız var.
— Kan grubu nedir?
— 0RH- (negatif)
Tony ve Kevin başlarını öne eğdiler. Max:
— Benimki uyuyor.
— Tamam, o halde benimle gel ve acele et.
Hemen, kan alma odasına gittiler ve Max’den kan aldılar. Max, diğerlerinin yanına döndü, zar zor yürüyordu. Tony, hemen kolunun altına girdi. Tony:
— Max, kendini yorma bembeyaz olmuşsun.
O sırada elinde bir simit ve meyve suyu ile Kevin geldi. Max, hiçbir şey yemiyordu, tek düşündüğü Natasha’ydı. Tony:
— Hadi ama Max, o iyi olacak artık bir şeyler yemelisin.
Bir hemşire çıktı, aceleyle bir doktoru çağırıyordu. Max, hemen ayağa kalktı ve hemşireye dönüp:
— Bir sorun mu var? Lütfen söyleyin.
— Şimdilik bir şey söyleyemem. Doktora sorun lütfen.
Tony:
— Teşekkürler.
Yaklaşık yarım saat sonra doktor geldi. Çok terlemişti ve bitkindi. Max, Tony ve Kevin’a dönüp:
— Şu an durumu iyi endişelenmeyin.
Max, hemen atılarak:
— “Onu görebilir miyim doktor?”
— “Onu birazdan odaya alacağız o zaman uyanırsa görebilirsiniz.”
Max’in yüzü birden değişti ve gülmeye başladı Tony’i tuttu ve:
— “O iyileşecek Tony, o iyileşecek!” diye bağırmaya başladı ve Tony’e sarıldı.
Biraz sonra ameliyathaneden sedyeyle Natasha çıktı. Hâlâ baygındı ve birkaç serum ile oksijen tüpü takılıydı. Sedye ile 4. kata çıktılar ve odaya yerleştirdiler. Max, doktordan izin istedi ve gerekli kıyafetleri giyinip odaya girdi. Sedyenin yanındaki sandalyeye oturdu ve sadece Natasha’yı izlemeye koyuldu. O an Natasha bir kaç defa öksürdü ve sayıklamaya başladı:
— Max, Max dikkat et!
Max, birkaç kere Natasha’ya dokundu ve:
— Hey, Natasha uyan. Natasha uyan.
Natasha hâlâ baygındı. Ama sadece sayıklıyordu, durumu iyiydi. Birkaç dakika sonra gözleri açıldı ve etrafına bakındı, yanında başını öne eğip bekleyen Max’e baktı:
— Max, sen iyi misin?
Max, bir an şaşırıp Natasha’ya baktı:
— Asıl sen iyi misin, birşey ister misin?
— Ben iyiyim, peki bana ne oldu? En son o adam silahını sana doğrulttu ve devamı yok hatırlamıyorum.
— Şu an dinlenmen gerekiyor, bunları sonra konuşuruz.
O sırada odaya hemşire girdi ve Natasha’ya yiyecek getirdi. Max’e dönüp:
— Siz lütfen dışarı çıkın, onun dinlenmeye ihtiyacı var.
Max, dışarı çıktı. Tony ve Kevin onu bekliyordu. Tony:
— “O nasıl?” diye sordu.
— Uyandı, durumu iyi.
Kevin:
— “Hadi gidip doktorunu görelim.” dedi ve doktorun odasının yolunu tuttular.
Doktorun odasının kapısına geldiler ve Max, kapıyı çaldı. Doktor:
— “Gel!” diye seslendi.
Max:
— Biz yarım saat önce ameliyattan çıkan hastanın durumunu öğrenmek istiyoruz.
— İsmi Natasha Evans mı?
— Evet.
— Onunla alâkalı bir kaç test yaptık. Maalesef akciğerinden vurulmuş. Yaşaması bile mucize. Testlerin sonucuna göre yaklaşık birkaç hafta boyunca yüreyemeyecek. (O an Max ağlamaya başladı.) Eski formuna kavuşamayabilir. Ama küçükte olsa bir ihtimal var. Bir ameliyat fakat çok riskli. Size söyleyeceklerim bu kadar.
— Peki ne zaman taburcu olur?
— Eğer yarın yapılacak testler iyi sonuçlanırsa yarın gün içinde taburcu olabilir.
Tony:
— Teşekkür ederiz doktor, biz çıkalım.
— İyi günler.
— Size de doktor.
Max, tekrar hayal kırıklığına uğramıştı. Olanlar yüzünden bir tek kendini suçluyordu. Doktorun odasından çıkıp Natasha’nın kaldığı odanın önüne geldiler. Hepsi çok üzgündü. Max, durmadan feryat ediyordu:
— Onun yerinde ben olmalıydım. O bunu haketmiyor. O kurşun beni vurmalıydı. Onu değil beni!
Tony:
— Max, kendini üzme bunlar senin suçun değil.
— Hayır, hepsi benim suçum, hepsi!
— Max, ona böyle mi teselli olacaksın, kendine gel!
Max, ne yapacağını bilmiyordu. Kafası çok dağınıktı. Tek isteği Natasha’nın iyi olmasıydı. Şu an aklındaki tek şey buydu.
Akşama kadar hastanede bekledikten sonra bir hemşire:
— Burada kalamazsınız isterseniz yandaki otelde kalabilirsiniz.
— “Teşekkürler” dedi Tony.
Geceyi yandaki otelde geçirdiler. Max, tüm gece uyumadı. Sabah erkenden hastaneye gitti. Natasha’nın odasının önünde beklemeye başladı. Yaklaşık iki saat sonra Kevin ve Tony geldi. Tony, Max’in aç olduğunu düşünüp yiyecek almıştı. Max’in yanına gelince:
— Hadi ama dostum bari bunu ye. Hasta olacaksın.
Max, Natasha vurulduğundan beri fazla bir şey yememişti. Bu yemek ona iyi gelebilirdi. Yemeği aldı ve isteksizce yemeye başladı. Sadece yarısını yedi ve tekrar Tony’e verdi. Tony yemeği aldı ve hastanenin önündeki köpeklere verdi. Max, hemşireyi bekliyordu. Geldiğinde ondan izin alıp içeri girecekti. O sırada koridorun başındaki Tony’i gördü. Yemeği köpeklere vermiş geliyordu. Arkasından da hemşire geliyordu. Elinde Natasha’nın yemeği vardı. Geldi ve odaya girdi. 10-15 dakika sonra odadan çıktı. Max hemen:
— Acaba onu görebilir miyiz?
— Evet ama lütfen sadece bir kişi girsin.
Max, içeri girdi. Natasha mutlu görünüyordu. Muhtemelen yürüyemediğinden ve eskisi gibi olamayacağından haberi yoktu. Yanındaki sandalyeye oturdu. Tam konuşmaya başlayacaktı ki doktor içeri girdi. Doktor bir Max’e, bir Natasha’ya baktı. Elindeki kağıtları inceledi ve:
— Evet, test sonuçları şu an ki durumunun iyi olduğunu söylüyor. Ancak (Natasha’nın yüzü birden değişti) eski haline bir daha kavuşamayabilirsin ve birkaç hafta yürüyemeyeceksin.
Natasha, ağlamaya başladı. Max, ne yapacağını bilmiyordu, sadece beklemekle yetiniyordu. Sonra Max de tıpkı Natasha gibi ağlamaya başladı. Doktor sözüne devam etti:
— Bir yolu var fakat çok riskli bir ameliyat bu yüzden emin olamayız. Biliyorsun ki mermi akciğerini delip omurgaya saplandı. Gerçekten yaşaman mucize bu yüzden ameliyat kararını size bırakıyorum.
Doktor dışarı çıktı. Natasha Max’e:
— Sence yapmalı mıyım?
— Neyi?
— Ameliyatı.
— Bana düşmez belki ama bence yapmamalısın, çok riskli.
— Ama başka çarem yok!
— Üzgünüm.
— Neden?
— Hepsi benim suçum. Eğer Kevin’ı kurtarmadan önce tüm adamların ölmesini bekleseydim bunlar olmayabilirdi. Hepsi benim suçum!
— Hayır, eğer ben öyle yapmasaydım sen ölebilirdin!
— “Seni tartışarak daha fazla üzmek istemiyorum.” dedi ve dışarı çıktı Max.
Max, dışarıya çıkınca hemşire geldi ve:
— “Doktor bey taburcu olabileceğinizi söyledi.” dedi.
— Sağolun.
Max, Tony’nin yanına gidip:
— Hey Tony, o taburcu oluyor bize bir tekerlekli sandalye getirir misin?
— Tabi ki.
Max, odaya tekrar gidip Natasha’ya taburcu olduğunu söyledi. Natasha pek sevinmedi. Max, dışarı çıktı. Tony, tekerlekli sandalyeyi getirdi ve Natasha’yı oturttular. Artık hastaneden çıkıp eve gidebilirlerdi.