Eski yazılarımı karıştırırken, çok eskiden yazdığım bir yazıya rastladım.
2009 yılında, “Para Olmadan Var olunabilinir Mi?” başlıklı bir yazı yazmışım.
2007-2008 dünya ekonomik krizinin üzerinden bir yıl geçmişti.
ABD’de, mortgage kredilerinin geri döndürülmesinde yaşanan sıkıntılar yüzünden patlak veren bir kriz yaşanmıştı.
Neyse…
Uzatmayayım, o dönemlerde yazdığım yazıyı düzenleyerek, yeniden yazmaya karar verdim:
Hürriyet gazetesine dayandırdığım haber yazıda…
30 yaşındaki İngiliz vatandaşı Mark Boyle, bir yıl boyunca hiç para harcamadan, İngiltere’de Bath’da bir karavanda yaşam sürmüş.
Gerçekten de hiç para harcamadan yaşamak mümkün mü?
İngiliz vatandaşı Mark Boyle, bu süreci şöyle deneyimlemiş:
Bu tarz yaşamın zorluklarının olduğunu ama banka hesabı, trafik sıkışıklığı stresinin olmadığını belirtmiş. Para odaklı dünyaya da dönmek istemiyormuş.
Yine…
Bu bir yıl boyunca…
Kendi gıdasını kendi yetiştirmiş.
Başkalarının attığı çöpleri dönüştürmüş.
Her gün bisiklet kullanmış.
Telefonundan sadece gelen aramaları kabul etmiş.
Duşunu güneş ısısıyla yapmış.
Balık kılçığından yapılan diş macunuyla dişlerini fırçalamış.
Kıyafetlerini çöpten tedarik etmiş.
————————
Gerçekten de çok ilginç bir deneyim.
Geçmişte yazdığım zamanda bana ilginç gelmişti bu İngiliz vatandaşının “parasız yaşam tercihi”!
Gerçekten de yirmi birinci yüzyılda, para olmadan yaşamak mümkün mü?
Öte yandan insan duraksıyor:
Günde neredeyse “1 dolarla” yaşamak zorunda olan insanların hiçte azımsanmayacak bir kitleyi oluşturduğu; lakin bu yoksulluk içindeki insanların yeterli beslenememe, temiz suya erişememe, günlük vücudun ihtiyacı olan kalori kompozisyonunu alamadıklarından ötürü yaşamlarını kaybettikleri gerçekliğinde…
Tek kuruş harcamadan…
1 yıl Robinson Cruse tarzı yaşam sürdürmek nasıl bir deneyim?
Gerçekten de düşündüğünüzde…
Teknolojinin tavan yaptığı bir dönemde…
Laptopsuz, I-pod’suz, I-phone’suz bir yaşam!
Onu bunu bilmem de…
Paranın olmadığı bir yaşam…
Bence…
Hâlâ olanaklı değil gibi.
Tüketimin, kapitalist ekonomik ahlâkın tek geçer akçeymiş gibi pazarlandığı bir dönemde, harcama dürtülerinin sürekli yapılan reklam bombardımanları vasıtasıyla taze tutulduğu gerçekliğinde…
İnsanın parasız bir hayat sürdürmesi…
İnsanlar, belki böyle bir ütopya kurgulayabilir ama…
Hayatın dayatmaları ve acı gerçekleri…
Bu hülyayı…
Tozduman etmek adına tetikte beklemekte.