Bir kadın olarak bu yazıyı kaleme almaktan gurur duysam da böyle konuların yaşanmasından da bir hayli rahatsız olduğumu belirtmek zorundayım.
Özgürlük temel insan haklarından olmasına rağmen cinsiyetlere göre kısıtlamalar olması baştan bizi saçma bir duruma sokuyor. Bunları yazdığım bu akşam saatlerinde aslında isterdim ki bir tiyatro salonunda seyirci olayım hatta yeteneğim olduğuna inansam oyunculardan biri de elbette olmak isterdim. Aslında olmadığını da nerden bilebilirim ki hiç bir oyunda rol alma fırsatım olmadı. Hayatım okul ve ev arasında süregelen kısır bir döngüden ibaretken aslında ben hep seyirciydim ama tiyatro oyununda değil ben direkt hayata seyirci kalmıştım. Okul sonrası geçirdiğim her dakika eve geç kalmama ve havanın kararmasına sebep olabilirdi tamam ama havanın kararması ne demekti ve neden bu kadar aileler gözünde büyütüyordu?… Güneşin doğuşu ve batışı her gün yaşanan bir rutin değil miydi nasıl sorun yaratabilirdi? Asla anlamadığım ve hiç anlamak istemeyeceğim bu gerçekle sürekli yüzleşmek zorunda kalmak canımı fena sıkıyor…
Yine tiyatrodan devam edeceğim çünkü bugün bu konuda yaralıyım gündüz izlenebilecek bir tiyatro oyununa bilet aradım bugün. Anadolunun göbeğinde ben ve ben gibi birçok genç kızı düşünmemiş olacaklar ki tek bir oyun bile yoktu. Hepsi akşam saatlerinde… Aslında seyirci kapasitesini ve maksimum verimi düşünerek saat belirlemek zorundalar bunu elbette anlayabilirim ama peki ya biz? Bizim günümüz neden diğer insanlar gibi 24 saat değil? Ben neden bu yaşta yeni hobi arayışına girmek yerine sitem yazısı yazıyorum?
Nasıl düzelecek bilmiyorum ama kızgınım. Sadece düşüncelerimin ve hislerimin özgür olmasında değil kararlarımın da özgür olabilmesine ihtiyacım var. Hayatı dinlemek değil deneyimlemek istiyorum bu benim en doğal hakkım.