Otomatik Portakal kitabında yazar; ahlaksal bozulmalarla birlikte çökmüş aile yapısını ve bu ortamda yetişen bireylerin vahşiliklerini konu almıştır. Çürümüş ve hasta olan bir toplumda, aile disiplininden yoksun gençler elbette doğduklarında böylesine şiddete meyilli, hastalıklı bir kafa yapısına sahip değildi. Sonuçta hepimiz doğdumuzda masum birer bebektik. Kitabın ana karakteri Alex’de, masum bir bebek olarak doğan fakat insanların canını yakmaktan zevk alan, kitabın ilk bölümde yaptıklarını tiksinerek okuyacağınız çocuklardan biri.
Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna, sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum.
Otomatik Portakal, modern çağın kurbanı olan çocukların ruhsal bunalımlarına, ilahi adaletin tecelli edişine, siyasetin kirli yüzüne şahit olmanıza olanak sağlayan bir kitaptır. Kitapta toplum ahlakını düzeltmek, şiddeti azaltmak başlığı altında insanları birer denek olarak gören ve baskı uygulayan sistem, insanoğlunu makine haline getiriyor. İnsanları iyileştirme vaadi ile duygularını alıp, birer et yığınına çeviriyor.
Kitap 1962 yılında, Anthony BURGESS tarafından yayınlanmıştır. Yayınlandığı dönem çok ses getiren kitabın, Stanley Kubrick tarafından 1971 de filmi çekilmiştir. İsterseniz filmini de inceleyebilirsiniz. Ben en kısa zamanda izlemek istiyorum. Yayınlandığı dönemde ”karabasan gibi bir gelecek atmosferi” olarak nitelendirilen kitabın çıkış tarihi üzerinden 57 sene geçmiş olduğunu düşündüğümde, toplumun ahlaksal yapısı o denli bozulmamıştır ve bozulmaz diye umuyorum. Eğer bir gün toplum o dipteki çirkin dönemi yaşarsa, insanların içindeki iyiliği tekrar nasıl gün yüzüne çıkarabiliriz bilemiyorum. Kitapta kullanılan yöntem hakkında ki düşüncenizi de merak ediyorum.
Benim için kitaplar iki ana başlıkta sıralanıyor. Birinci başlık; elime aldığımda bir gün içinde bitirdiğim kitaplar, ikinci başlıkta; haftalarca çantamda sürünen bitirmek için kendimi zorladığım kitaplar. Otomatik Portakal’ı ilk okumaya başladığımda ikinci başlıkta yer aldığını düşünmüştüm. Argo dili, karakterlerin ahlak dışı hareketleri okurken beni rahatsız etmişti. Ama içimde garip bir heyecanda vardı, merak ediyordum kitabın sonu nasıl olacak diye. Böylesine kötü yetişmiş ve kadınlara tecavüz eden, yaşlılara şiddet uygulayan çocukların ödemesi gereken bir bedel olmalı diye düşünüyordum. Ben bu merakla okumaya devam ettim, kitaptaki gelişmelerde benim heyecanımı arttırdı derken, Otomatik Portakal bir günde bitirdiğim kitaplar arasına girmişti.
Haftanın başı, yeni kitaba başlamak için güzel bir gün bence. Otomatik Portakalı okursanız, düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim.
Kişisel bloğum aytiti.com dan ulaşabilirsiniz.