Osmanlıda Feminizm

Osmanlıda Feminizm

28 Nisan 1913’te kurulan Teali-i Nisvan Cemiyeti, nam-ı diğer “Kadınların Durumunu Yükseltme Derneği”, Türkiye’nin kayda geçen ilk feminist örgütü olarak anılıyor. Kadın ile erkeğin eşitliğini savunan ve çok eşliliğe karşı çıkan cemiyetin başkanlığını Halide Edip  yapıyordu. Derneğin amacı, kadının çalışma yaşamına ve toplumsal yaşama katılımının sağlanması ve kadınları kısıtlayan geleneklere, eşitsizliğe, eğitimsizliğe karşı mücadele olarak ifade ediliyor, bunlar için bir toplumsal inkılabın gerekliliği savunuluyordu.

Derneğin mücadeleleri sonucu 1917’de çıkarılan bir kararname, evliliği yasal bir çerçeveye bağlarken kadınlara boşanma hakkını verdi. Kanun, ayrıca, çok eşli evliliği kadının rızasına bağlayarak sınırlandırıyordu. Teali-i Nisvan Cemiyeti’ni biraz da Osmanlı modernleşmesi ve kadın hareketinin ortaya çıkışı bağlamında ele almak gerekiyor. 1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla resmen başlayan bu süreçle kadınlar da statülerini sorgulamaya girişti. Bu sorgulama II. Meşrutiyet’in ilanıyla arttı; kadınların eğitim görmesi ve çalışma yaşamında yer alması gündem oldu. Buna paralel olarak dünyada da feminizmin ilk dalgası yayılıyordu.

Bu dönemdeki aktif mücadeleyle kadınlar özellikle eğitim alanında birtakım haklara kavuştu. Çeşitli öğretmen okulları, rüştiyeler (lise) ve ebelik mesleğini öğreten kimi kurumlar açıldı. Bu dönem, kadınların dergi, gazete gibi yayınları ve örgütlenmeleri, yani mücadelelerini kurumsallaştırmaları açısından da oldukça hareketliydi. Tanzimat’tan Cumhuriyet’in ilanına kadar çıkan kadın dergi ve gazetelerinin sayısı 40’ı buldu; 300’e yakın kitap basıldı. 1910’lardan itibaren de kurumsallaşma başladı.

Zaten derneklere yasal meşrutiyet sağlayan Cemiyetler Kanunu 16 Ağustos 1909’da çıkmıştı. Bundan beş gün sonra da Kanun-ı Esasi’ye eklenen bir maddeyle dernek kurma hak ve özgürlüğü anayasal güvence altına alındı. Böylece, aynı tarihsel süreç içerisinde 30’a yakın kadın derneği kuruldu. Bunların arasında 1913 yılına gelene kadar Teali-i Nisvan Cemiyeti, İttihat ve Terakki Kadınlar Şubesi, 1913 sonrası ise Müdafaa-i Milliye Osmanlı Hanımlar Heyeti ve Müdafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti vardı.

Teali-i Nisvan Cemiyeti’nin bir özelliği ırk ve mezhep üzerinden üyeliği kısıtlanmasıydı. Osmanlı uyruklu kadınlar asil üye, yabancı uyruklular ise yardımcı üye olabiliyordu. Üye olmakta aranan tek koşul kadınların haklarını savunma ve yükseltme konusunda duyarlı olmak, bu amaçla çalışmak istemekti. Başkanı Halide Edip’in kadınların çalışma hayatına girmesine verdiği önemle cemiyet, ayrıca, Tanzimat öncesi dönemde tarım ve tarım-dışı işlerde işçilik ve esnaflık yapan ama esnaflar odasına üye olamayan ve erkeklere göre yarı yarıya düşük yevmiye alan kadınlar için siyasi düzenleme yapılmasını istiyordu. Yani bir yanıyla, tam bu söz ve taleple olmasa da, o dönemde “eşit işe eşit ücret” mücadelesi veriyorlardı.

Bunun yanı sıra Teali-i Nisvan düzenli olarak konferanslar düzenliyor, okuma-yazma kursları veriyordu.Halide Edip Adıvar’ın sözleriyle bitirelim: “Her yerde kadınların uyanıp, ilerlemeleri başka hareketler gibi yavaş ve zincirleme bir hareket olmuştur. Bugün, bu saat, ben size böyle hitap ederken, siz beni dinlerken şüphesiz biz de tarih yapıyoruz demektir. Bu tarihçeyi torunlarımız bir konferans dolduracak kadar uzun ve iftiharla yaptıkları zaman bizim aciz, fakat hüsn-i niyet (iyi niyet) ve samimiyetle dolu bin müşkülatla elde edilen mücadelemizden de bahsedeceklerdir.”

Furkan Ağaoğlu
Okyanusta bir damla
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Bir Sürgün Hikâyesi (Dostoyevski)
Bir Sürgün Hikâyesi (Dostoyevski)

Bir Sürgün Hikâyesi (Dostoyevski)

Sonraki
Ya Başlangıç Ya Son

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.