16 Ekim 1854 Dublin doğumlu çağının en büyük yazarlarından biridir Oscar Wilde. Hem iğneleyici zekası hem de ustaca gözleme dayalı toplumsal yorumlarıyla ünlüydü. Geç Victoria döneminin en başarılı oyun yazarlarından biri olan Wilde çok yetenekli ve tam bir söz ustasıydı.
Deha güzellikten daha uzun sürer. Sırf bu bile, kendimizi eğiteceğiz diye katlandığımız onca acıyı makul gösterir.
Dorian Gray’in Portresi
Yazarımız, üç ciltlik kısa öyküleri ve Dorian Gray’in Portresi ile üne kavuşmuştu. Öykülerinin başarısı yadsınamaz olsa da, bugün tek romanı ve en çok bilenen eseri olan ”Dorian Gray’in Portresi” ile ses getirmiş, yaşadığı dönemde büyük çalkantılara yol açmıştı. İlk çıktığında ”değersiz ve ahlaka aykırı” bulunan bu eser. Daha sonraları yazarın dönemin katı ahlak kurallarına sağlam bir eleştiri getirdiği düşüncesi ile hak ettiği saygıya kavuşmuştu. Tabiki de Oscar Wilde’ı döneminde bu kadar üne kavuşturan şeylerden biri de eserleri olduğu kadar özel hayatıydı… Oscar Wilde yaşadığı dönemin ”ahlak kurallarının’ etkisiyle aldığı bütün tepkilere karşın yaşayışını değiştirmemiş, düşüncelerinden ve olduğu kişiden bir an olsun vazgeçmemişti. Oscar Wilde’ın döneminde bu kadar tepki almasına sebep olan şey ise yazarımızın eşcinsel olmasıydı…
‘”Çağımız, yalnızca aptalların, sıkıcı insanların önemsendiği bir çağ; yanlış anlaşılmama korkusu içinde yaşıyorum.”
Oscar Wilde
Oscar Wilde’ı anlamanın en iyi yollarından biri de her davranışıyla bir skandal etkisi yaratmış yazarın 1891 yılında tanıştığı Lord Alfred Douglas’a ilişkilerinden 4 yıl sonra hapishaneye düştüğünde yazdığı mektup “De Profundis” i okumaktır. Douglas’la yakın dostluğu, Douglas’ın babası Quennsberry markisini çok kızdırmış. Marki tarafından eşcinsellikle suçlanan Wilde, dostlarının Fransa’ya kaçması için yaptıkları uyarılara karşın kaçmamakta direnince tutuklanarak mahkemeye çıkarılmış ve ifadesine karşın suçlu bulunarak iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Bu mektupta Wilde Douglas’a kendisini ilişkileri boyunca sefahate sürüklediği, yaşadıkları ve olaylar sonrasın da sahip çıkmadığı için yönelttiği suçlamalar, yakınmalar ve Douglas’a kendisini ‘bulması’ için bir nevi ”eleştirel tavsiyeler” verdiği cümlelerle doluydu. Tanıştıkları günden itibaren lüks bir yaşama ve kendi isteklerine düşkün olup başkasını hiç düşünmeyen Douglas’ın tüm isteklerini yerine getiren yazarımız yavaş yavaş kendi duygusal ve maddi çöküşünü hazırlamış; hapisteyken ise bu durumu düşündüğünde şu cümleleri dile getirmişti; ”Yalnızca bir zaaftı. Sanatla geçirdiğim bir yarım saat, benim için her zaman seninle geçirdiğim bir mevsimden daha anlamlıydı.”
”Benim için tek kurtuluşun, her şeyi kabullenmek olduğunu anladım o zaman. O zamandan beri -kuşkusuz sana tuhaf gelecek ama- daha mutluyum.”
De Profundis, Oscar Wilde
30 Kasım 1900’de, Beaux-Arts Sokağı’ndaki sefil bir otelde ölü bulundu Oscar Wilde. Dostlarından biri olan ve cenazesine aradaki mesafeler yüzünden katılamayan André Gide üzüntüsünü ”Mezarlığı’na kadar eşlik eden bir avuç insana maalesef katılamadım. Kendisine sadık kalmış dostlarının zaten az olan sayısını, yokluğumla daha da azalttığım için üzüldüm durdum.” diyerek dile getirmiştir. Cenazeye yedi kişi katılmış; üstelik hepsi mezarlığa kadar gitmemişti. Tabutun üzerine konan çiçekler, çelenkler arasında yalnızca birinin üzerinde bir yazı varmış, otel sahibinin gönderdiği çelengin üzerinde şu söz yazılıymış: ”KİRACIMA”
”Her birimize uygun görülen yazgı ayrıdır. Senin payına özgürlük, zevk, eğlence, rahat bir hayat düştü; sen buna layık değilsin. Benim payıma rezalet, uzun bir mahkumiyet, sefalet, yıkım, yüz karası düştü, ben de buna layık değilim… hiç değilse şimdilik.”
De Profundis Oscar Wilde