İnsanlarda ahlâkın oluşumu ve varlığı hakkında bilgi vermeden önce ahlâkın tanımını, özelliklerini, çeşitlerini, ilgili olduğu konuları incelenmesi ve sunulması gerekir. Öyle ise, öncelikle “Ahlâk nedir?” sorusuna yanıt vererek başlamakta yarar vardır.
Türk Dil Kurumu’nun güncel sözlük bilgilerine göre ahlâk kavramının ilk tanımı; bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları olarak verilmiştir. Diğer tanımı ise insanlardaki huylar ve huy özellikleridir. Ahlâka, sağtöre ve aktöre de denildiğinde doğru kabul edilir. Ahlâk, kelime anlamıyla; din, tabiat, huy, karakter, hâl ve hareket tarzı demektir. Ahlâk zorunludur ve değişmeyen davranış kurallarından oluşur. Bir inanç ve düşünce sistemidir. Maddi bir varlığı yoktur ve ahlâkın varlığı bir çeşit doğa yasasıdır. Ahlâk olmazsa toplum da olmaz. Ahlâk kazanıldığında, toplumsallaşma da gerçekleşir.
Ahlâka; sosyolojik, felsefi, dini gibi farklı açılardan bakılabilir. Ahlâkın iki temel kaynağı vardır ve bunlar ‘din’ ve ‘toplum sözleşmesi’ olarak ayrılır. Din; insanlara nasıl yaşaması gerektiği tanrı tarafından söylenir. Ödül ve ceza sistemi diğer dünyaya veya yeniden dünyaya gelişle belirlenir. Toplum sözleşmesi ise ümmet toplumlarından ulus toplumlarına geçen insanların ahlâk kurallarını bir toplum sözleşmesine dayandırarak ortaya koymasıdır. Burada ceza sistemi toplumdan uzaklaştırma şeklinde görülebilir. Etik denildiğinde anlaşılan şey felsefe açısından ahlâktır, yani ahlâkın felsefesidir. Ahlâk felsefesine göre ahlâk, pratiği on bir olgudur, edimseldir. Etik ise pratiğin teorisidir. Etik, ahlâki hayatı ele alıp tartışan ve ahlâk adı verilen olguya yönelen felsefe disiplinidir. Ahlâkın eylemin pratiği olduğu yerde, etik eylemin teorisi olmak durumundadır. Ahlâkın yerel olduğu yerde, etik evrenseldir. Bu iki durum arasındaki farkı ve ahlâkın oluşumunu bir insanın gelişimi üzerinde görüldüğünde şu sonuçlara ulaşılır: Çocukta herhangi bir ahlâki veya etik eylem söz konusu değildir.
Nedenlerin bilgisinden yoksun çocuğa örnekler gösterilerek ödül/ceza yöntemi ile –genelde önce aile tarafından- ahlâki terbiye verilmeye başlanır. Büyüyüp okuyan, kendini geliştirmiş ve iş sahibi olan bir insan sosyal hayata karışır ve kültürle beraber ona büyüklerine saygılı, çalışkan, fedakâr olması gerektiği öğretir. Bu artık ahlâk dönemidir. Olgunlaşan insan, neden saygılı, çalışkan ve fedakâr olması gerektiğini sorgulamaya başlar. Toplumun değerlerini tartışıp içselleştirirken asıl belirleyici olanın insan olmak olduğunu öğrenir.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, yönetici asistanının ahlâkî yönü, sorumluluğu ve çalıştığı ortamdan dolayı en üst düzeyde olmalıdır. Profesyonel bir kişi olarak, yönetici asistanı bu sorumluluğun bilincinde olmalı ve bu ahlak bilinci ile sorumluluğu, yöneticisi ve çalıştığı örgüte kadar uzanır. Her işletmenin sonuca varmak istediği birçok amaç ve hedefler bulunur. Örgütü bu amaçlara ve hedeflere ulaştırmak yönetimin sorumluluğudur. Ancak iyi bir yönetici asistanı işletmesine ve özellikle yöneticisine karşı doğrudan yükümlüdür çünkü asistan, örgütü ve aynı zamanda örgütün adını temsil eder. Asistanın liderlerle çalıştığı ortamda etik davranışlar belirli ölçütlerin üzerindedir. “Patronla liderin farkını unutmayın: patron ‘git’ der lider ise ‘beraber gidelim’ der.”(E.M.Kelly). Asistanın örgüt içi işlerinde yüzde yüz performans sergilemesi onun sadece iyi bir asistan olması değil, ahlaksal anlamda da sorumluluk, güvenilir ve en önemli olan “sadık” bir kişiliği olmasıdır…
Örgüt içi iletişimlerde yapılandırma olarak kalıcı etken gizlilik ilkesi sonucuna varılmıştır. Örgütün finans, ekonomi, pazarlama, dış işler, vb. Gibi bir çok faaliyetler gizlilik ilkesine dayanmakta olduğundan bu ilkeler de ahlaki meslek görevlerinden birisidir ve bürolarda gizlilik ilkesini saklı tutacak aynı zamanda en önemlisi yöneticinin bilgilerini gizli tutacak kişi ise yönetici asistanı olduğu görülmüştür. Çalıştığı yere bağlı olan, işini yaparken bütün bunları göz önünde bulunduran asistanlar, başarının sırrı olarak; mesleğinde ahlaklı aynı zamanda gizlilik anlamında örgüt bilgilerini saklayabilmek etkenlerini de baş sıraya yazdıkları anlaşılmıştır. Bu konuyla ilgili olarak örgüt içi iletişim araştırmalarının eksiklikleri giderildiği taktirde farklı sonuçlara ulaşılabilir. İyi bir asistan olmak önce kişilik olarak sonra iş yerinde bir ahlaki yasalara uyması örgütte daima başarıya yol açtığı kararına varılmıştır.
Kadir Ergin
Marmara Üniversites, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Bölümü, Öğrenci
______________
20 yaşındayım, girişimci bir kişiliğe sahibim ve Marmara Üniversitesi bünyesinde Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programı 1. sınıf öğrencisiyim. Anadolu Lisesi mezunuyum. Orta seviye İngilizce ve Arapça biliyorum.