Güzel bir Izmir sabahından ( ya da ögleninden) yaziyorum su an. Hava mis, gunes piril piril… onca karantina gununden sonra insan yazin geldigini anca simdi gercekten farkina varabiliyor.
Bu guzel havayi gorunce topladim kahvaltiligimi, doldurdum cayimi termosuma, sectim kitaplarimi, taktim maskemi, aldim dezenfektanimi dogruuuuuu sahile attim kendimi. Hazir herkes isine gitmisken, bir işsiz olarak bu tenha vakti degerlendirmek istedim.
Tam da dusundugum gibi sportif balikci amcalarimiz ve bisiklet suren birkac kisi disinda kimse yoktu hemen golge bir yer bulup çömdüm. Size bulundugum ortami kelimelerle anlatmak cok isterdim ama malesef. Keske su mis gibi deniz havasinin kokusunu, kus civiltilarini atabilsem size.
Oturdugumda benden cok uzakta yatan birisi benin oturdugumu gorunce bir heyecanla yerinden firlayip yanima yanasti usulca yanima kivrildi. Kim mi?
Karantina donemlerinde doga kendini temizledi, hayvanlar tum tabiata rahatca yayilma firsati buldu evet ama isin su yonunu biraz farketmedik sanirim. Bazi dostlarimiz varki bizi biraz ozlemis. Insanlarin yaninda olmayi, onlari sevmemizi belki bir parca yemegimize suyumuza ortak olmayi ozlemisler.
Bunca hayvan iskenceleri duydugumuz su cani zamanda farkettim ki su hayvan dostlarimizin vefasinin bir ornegini daha zor goruruz. Bazen yaninizdan gecen kediye kiziyor, sizlere bir zararlari olmamasina ragmen onlari kovuyor, bazen de sokaginizda istemediginizden dem vuruyorsunuz ama onlar, siz onlara ne yaparsaniz yapin sizi seviyorlar.
Sizin yaninizda boyle huzurlu uyuyan birindrn size hic zarar gelebilir mi?
Kalbinizin sahibine emanet olun