Herkese merhaba bugün arkadaşlık, dostluk ta dâhil olmak üzere aşk ilişkilerinin önemini yitirdiği günümüzde azıcık da olsa kalbimizin sesini dinlememiz gerektiğini hatırlatan bir film önerisinde bulunmak istiyorum.
One day
Oldukça etkileyici romantik bir drama. Tipik bir aşk senaryosu bekleyenleri hayal kırıklığına uğratacak kadar değişik bir hikaye diyebilirim. David Nicholls’un yazdığı ve yönetmenliğini (Lone Scherfig’in) yaptığı filmin başrollerini Anna Hathaway ve Jim Sturgess paylaşıyor. Roman olarak da dikkat çeken pek çok eleştirmenin mükemmel ve çekici eleştriler yazdığı kitabın sinemaya uyarlaması ancak bu kadar hoş olabilirdi.
One Day Sinematografi
Random ve Focus film ortaklığı ile çekilen film 2011 yapımı. Filmde yer alan platolar İskoçya, İngiltere ve Fransa’da gerçekleştirilmiş. Çekimleri üç ülke ve üç şehir olarak belirlenen filmde genelde yakın plan çekimleri fazlasıyla gözlemleyebilirsiniz. Mavi siyah renkleriyle Londra’nın puslu havasını yansıtan sokaklar ve tarihi dokular filmi hareketlendiren öğeler olarak dikkat çekiyor.
One Day Filmin Konusu:
Film mezuniyet balosunda tanışan Emma ve Dexter’in üzerine kurulu. Her ikisi de mezuniyetten sonra kendi hayatlarına devam ediyorlar, ancak yolları bir şekilde daima kesişiyor. Kontrollü ve pragmatik bir davranış yapısına sahip Emma ile adeta bir burjuva delikanlısı olan Dexter’in her açıdan farklı olan hayatlarının kesişmesi onları hem yıllar boyu vazgeçemedikleri hem de bir araya gelemedikleri bir arkadaşlık içerisine sokuyor.
Emma, Londra gibi büyük bir şehirde ayakta kalabilmek için bulabildiği işte çalışmaya mecburdur. Yaşam şartlarının kısıtlı olması sebebiyle bu konuda başarılı olsa bile kitap yazma hayalini ertelemek zorunda kalır. İkili ilişkiler konusundaki kuralcılığı ile yalnız bir hayat sürerken aradığı aşkı tanıştığı erkek arkadaşında bulamaz.
Dexter’ın yaşamı ise Emma’ya göre oldukça haraketli ve hızlıdır. Çevresinin daima kadın hayranlarından oluşması onu şöhretli ve eğlenceli gibi görünen bir hayat sürmesine sebep olur. Ancak çözemediği mutluluk arayışında yolunun daima Emma’ya çıkmasıdır. Aralarında bir sözleşme olmadığı halde her yıl aynı günde buluşuyor olmaları da vazgeçilmezliğin bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.
Film hakkındaki Düşüncelerim:
Anna Hathaway, sergilediği oyunculukla Emma karakteri için biçilmiş kaftan gibi. Ancak Dexter rolünü de asla yadsıyamayız. Jim Sturgess, çapkın ve zengin züppe rolünü mükemmel bir doğallıkla sergilerken filmin pek çok sahnesinde Dexter karakterinin aynı zamanda da aslında içinde bir yerlerde saf sevgiye ve ilgiye aç bir yönünü aktarmakta oldukça başarılı olmuş. Maddi ve manevi olarak aslında her açıdan birbirine oldukça zıt kutupların hem bir şekilde birbirine çekiliyor hem de aynı zamanda itiliyor olması filmin akıcılığını oluşturuyor.
Filmin en can alıcı sahneleri, her sene karşılaşmalarında ve ayrılmalarında gizli. Bir insanı her haliyle sevebilir misiniz? Ya da sonsuza dek süren bir ilişki aşk mıdır? Ana fikir izleyicinin bakış açısına bağlı kalmış yani aslında gerçek aşkın ne olduğunu ya da aşktan ne beklediğinizi sorgulayabilirsiniz.
“Konuşmaya ihtiyacım var. Biriyle değil sadece seninle”