‘’Ve güz geldi Ömür Hanım’’ diye başlıyor Şükrü Erbaş satırlarına Ömür Hanım’a mektubunda. Aslında hepimizin güzü, hepimizin bir noktada Ömür Hanım’ı vardır hayatında. Herkesin yazı, kışı, güzü farklı. Güz dediğimiz şey kabaca bakıldığında bir mevsim iken bizde uyandırdığı duygular bambaşka. Bakın yaz gelirken bazen benim içime güz gelir, güzümdeyim şu sıralar. Ve işte hüznün bütün koşulları hazır artık benim için, kendimi hüzne bırakmanın tam zamanı!
Şükrü Erbaş’ın Ömür Hanım’ı gibi her insanın mektuplarını yazacağı bir insanı vardır hayatında demiştik değil mi? Pekala o insan hayatınızda ne kadar kaldığı, size ne kattığı; giderken sizden neler aldığı ve gelirken size neler sunduğu… Bunların hepsi birer matematik aslında. Sizden aldıkları, sizden fazla olur genelde. Mektuplarınız kalır, sözleriniz, gülüşleriniz, gözyaşlarınız. Acaba’larınız dolaşır durur kalbiniz cayır cayır yanarken. Acaba yeniden karşılaşır mıyız? Acaba yeniden ellerimi tutar mı? Diye diye yer bitirirsiniz kendinizi. Sevgili Okur, bu noktada ise Yaşar’ın ‘Onun Vedası’ şarkısı devreye giriyor.
‘’Yine karşılaşırız,Dünya küçük…aşkın büyük’’
Hissettiğiniz her duyguya sahip çıkın. Sizler de Ömür Hanım’ınıza mektuplar yazdıysanız bırakın güzünüzü yaşayın. Ve eğer ‘neden?’ diye soruyorsanız kendinize hep şunu hatırlatın: Bazen yeniden başlayabilmek için bir şeylerin bitmesi gerekir