Mevlanın dediği gibi öldüm der durur yine yaşarsın bu söz çok hoşuma gider bence ölümüde yaşamıda çok iyi anlatır…
İnsanın doğasın da doğmak…. büyümek… yaşlanmak… ve ölmek ibarettir.Değişen birşey olmaz var olan varsa söyleyebilir…
Birde şu boyutu var hiç ölmicekmişiz gibi yaşamak.. ölümü mezarlıkları görünce hatırlamak.. sela okunurken bilmek görmek ve üç gün sonra ölümü unutmak..Hele ki yaşlılık geldikçe bilmek ,hastalık kapınca öğrenmek …. sağlamken değilde geldiğinde hatırlamak … Ben ölümü birine kızdıgımda bana hata yaptıgında düşünürüm neden mi ? ya ben buna kızdım ama ya bu arkadaşın bu kişinin öldüğünü bilseydim ne olurdu diyerek insanlara öfkem durulur..En çok kime nazımız geçer mesela annemize babamıza dimi bence öyle size ne yaşatmış olursa olsun çok kızdığımızda bile şunu düşünün babam ölümüne ne kadar şuan kızmam kadar önemli mi? ya da annem ölürse ? şuan saçma sapan birşey için kızdığıma değecek mi? O yüzden herşeyi zamanında sevin güzelleştirin evladınızı ben babamdan böyle gördüm ben annemden böyle gördüm diyerek değil de insanlığı yaşamanın önemini ahlakı modern çaplarda geri kafalı olmadan öğretebilriz ozaman evlat anne babayı saygıyı ölümü ve yaşamı bilir öyle yetişir ve yetiştirir.. Kimse dört dörtlük tabiki de değil ama elimizden gelenler ne ise ona çaba sarfetmek güzeldir dinimizi tabiki de bilsinler ama vicdan merhamet bunlar öğretiklerinizin en tam temelidir…
Yaşlılık yaklaşınca kapıya ne güzellik kalır sabaha ne etrafınızda ki muhteşemlikler hele ki bir de elden ayaktan düştümü insan eti ağır gelmeye başlar dosta düşmana evlada … benden sözler böyle böyle gider büyümek küçülmekle yaşla değilde bazı şeyler kalple vicdanla oluyor yaşa başa bakmıyor… bakmazken bile ölüm gibi her zaman kapını çalıyor.. sen bugün seni allah için seviyorum diyemediğin bir insana yarın birgün tabutunun başında söylmen hiçbirşey ifade etmiyor ….
Ölümün kokusu vardır …. sesi vardır bilirmisiniz ? hiç bir cenaze evine gittiniz mi ? ölümün sesizliği ve kokusu o eve siner ve o ev eskisi gibi olması biraz zordur değişir normalleşir ama seneryasu değişmez… çünkü o evde bir ocak sönmüştür… çünkü o evde bir yaşanmışlık bitmiş ve o evde güldüğünüz belki dertleştiğiniz belkide kavga edip ağır sözler söylediğiniz kimse yoktur artık … Ölüm öyle bişeydir ki ölünce helal olmayan helal edilir…. ağlanmayan ağlanır…kıymetsiz bir insan kıymete biner… Oyüzden Necip fazıl ddiği gibi 3 günlük hayat için gayret üstüne gayret ebedi bir yaşam için gayret yok hayret bayılırım sözlerine düşüncelerine çünkü haklı …..
Hayatı bugün yaşayın yarını yok ,kırmayın üzmeyin sonrası yok,iftira etmeyin acısı çok,çalmayın hakka girmeyin ödenmez faizi çok ….Beş vakit namaz kıldım ben çok dindarım diye ahkam kesme , filrte zekatını reklam etme,çok paran var diye insan ezme,hacca gösteriş için gitme,gösteriş için sevaba girme, ben oruç tutuyorum sizle uğrasamam diye kalp kırma kırmaki yaptığın iyilik sevabın olsun kırıdığın her kalp sana ceza olmasın gösteriş için yapma allah için yap insan için yap ama dinin de vicdanında gösterişi olmaz tabutunu altın yaldız yapıp… en lüks kıyafetlerle en lüks arabanla ya da gözüne soka soka yaptığın iylikler gömülemezsin…. ya da üç kuruş mal uğruna kırdığın kardeşinle helallik vasfına ulaşamazsın .toprak bile kaldıramaz insan oğlunun pisinin kirini hırsını kibirini egosunu … o yüzden ölüm acı gelir ama vicdanı olanlar doğrusunu bilir…
Ve kapanışı Necip fazılın bir kıtasıyla kapatalım;
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..