Geçenlerde tesadüf eseri okuduğum bu kitaptan size de söz etmek istiyorum. Bana o kadar iyi geldi ki zira derslerden sınavlardan genel hayatımdan çok bunalmıştım, tesadüf değil de bir işaret gibi karşıma çıktı bu kitap .Yazarımız ise meşhur Simyacının yazarı da olan Paulo Coelho. Kitapta anlatılana kısaca değinecek olursam neden yaşadığını anlamayan, kendini sevmeyen, yaşamayı, hayatı sevmeyen genç bir kadın olan Veronika’nın intihar girişiminden başlayarak yaşamaya nasıl geri döndüğünü anlatıyor. Genç kadınımız bir deneyin içinde olduğunu bilmiyor ama tabi bahsettiğim deney önemli kitleler ya da tıp biliminin dünya çapında gerçekleştirdiği bir deney değil.
Veronikamızın başarısız sonuçlanan intihar girişimi sonucunda yatırıldığı akıl hastanesinin doktoru tarafından yapılan bir deney bu. Deneye benim açımdan da verilecek en güzel isim zaten kitaptada geçiyor ‘Ölüm bilinci bizi daha yoğun yaşamaya yöneltir’. Gerçekten okuyunca etkisinde kaldığım çook güzel bir kitap oldu diyebilirim. Genç kadınımız ölmek istediğine kesin olarak karar vermişken aslında yaşamanın ne kadar güzel olduğunun farkına varıyor.Kendimizin değilde başkalarının koyduğu kurallara göre yaşamak hepimizin yaptığı bir şey aslında belkide bu yüzden zevk alamıyor mutlu olamıyoruz bu dediğim kuralların içerisinde hukuk tarafından konulan kurallar yok.Daha başka kurallar var örf adet olabilir bu kurallar yaşam döngüsünün hepimiz için aynı şekilde geçirilmeye çalışılması , bu döngüden çıkmak isteyenlerin yadırganması…
Herkes doğar, büyür, gelişir, okur, sever, sevmez, evlenir, çocuk, ev sahibi olur, yaşlanır, torun sahibi olur ve ölür. İşte bu döngüye girmek istemeyen, bu döngüde yerini bulamadığını düşünen veronika çarenin intihar ederek yaşamına son vermek olduğunu düşünür. Bu son aslında onun için başlangıç olur. Veronika bu akıl hastanesi sonucunda hayata bağlanır. Doktor İgor ise Veronikayı iyileştirmek için ilaç kullanmaz onu iyileştirmek için yaşamayı kullanır. Ona 1 hafta içinde öleceğini söyler. Veronika başta bunu duyduğu için mutlu olur sonunda ölecektir. Ama onun için geçmek bilmeyen bir hafta onun yaşamak isteğinin var olmasını sağlar.
Bu bir hafta içinde Veronika tattığını düşündüğü her duyguyu aslında tatmadığını aşkı, arkadaşlığı hiçbir zaman yaşamadığının farkına varır. Hem kendine hemde başkalarına ilaç olur. Bu bir hafta içinde Veronika ölüm hakkında çok düşünecek, yaşamını gözden geçirecekti. Ama Doktor İgor’a göre her şey tek bir şeye bağlıydı ‘kadının ölüm duygusunu yenmesine’ ve Veronika bunu başarmıştı ölüm duygusunu yenmişti. Akıl hastanesinde tanıştığı şizofren olduğu düşünülen Eduard ile yeni bir yola çıkmıştı ama 1 hafta içinde öleceğini sanarak. Doktor ona çok güzel bir yalan söylemişti bu yalan sayesinde Veronika her gününü son günüymüş gibi yaşayacak dayatılan düzene kurallara uymayacaktı çünkü bu dünyadan kısa süre içinde ayrılacağını sanıyordu.
Yani sadede gelecek olursam hepimizin ben dahil böyle bir yalana ihtiyacı var yaşamın farkına varabilmek için hiçbir duygudan korkmamak, düzensizliği de isteyebilmek için… Çok klasik biliyorum ama ya bugün son günümüz ise? Bunu düşünerek yaşamak isterdim sanırım ama düzen bunu bana iki gün boyunca düşündürdü .Üçüncü gün ben istesem de istemesem de düzene uydum ve aynı sıradan günüme döndüm. Bir gün Veronika kadar cesur olabilir miyim bilmiyorum.Ben Veronikaya deli demek istemiyorum ne kadar onun öyle olduğu düşünülse de .Kitap her şeyden bıktığını düşünenlere bir nebzede olsa iyi gelebilir diye düşünüyorum ve tavsiye olarak bırakıyorum.
Bu kitaba ithaf olarak bir şarkı bırakıyorum ve ara veriyorum .
İyi olacağım
Ve dünyayı seveceğim, gerektiği gibi
Evet iyi olacağım
Asla olamadığım onca zaman için