Hayat ne yola doğru ilerliyor kavrayabilmek gerçekten güç. Bazen diyoruz ki “İşte şimdi her şey yoluna giriyor.” Daha haftası, kimi zaman akşamı bile olmadan ise dünya resmen başımıza yıkılıyor. Oldum diyemiyor, öyle kolay olamıyoruz anlaşılan. Kırk fırın ekmek lafını, boşuna söylememiş büyüklerimiz.
Hayat sandığımız kadar basit değil işte bunu anlıyoruz böyle zamanlarda. Çok garip sahi, oldum dedikten kısa süre sonra böyle şeylerin yaşanması, hayallerimizin tekrar ve tekrar tepemize çökmesi. Bundan kurtuluş mümkün gözükmüyor bize. Hayatın belli noktalarında hazır olmamız gerekiyor böyle çöküntülere, gerekiyorsa gelmeden hissetmemiz gerek ayrıca her şeyden önce gereksiz yere “Oldum” demeyi de kesmemiz lazım.
Çünkü hayat ne zaman gözümüze kusursuz gözükse, kusur bombardımanına maruz bırakıyor bizi, ne zaman “Geliyorum.” Desek muhakkak hüsran oluyor sonu. Gelişimin fark edildiği esnada düşünülecek son şey “Oldum” hissiyatı olmalı bana göre. E neticede olmadan oldum demek, binmeden sürdüm demek ile aynı şey.
Bilmiyorum kaçınız motor kullandınız. Bir bakıma motor kullanmayı öğrenmek gibi oldum demek.
Nihayetinde onu sürmek, öyle basit iş değil, düşe kalka öğreniliyor ve hızından ötürü o düşüşler bisikletten daha çok can yakıyor. Yine de en usta motorcular, en çok düşenler oluyor.Sonuçta onlar motor sürmeyi gerçekten öğreniyor ve engebeli yollardan geçiyor.
Hayata da bu bakış açısı ile yaklaşmak gerek.
Oldum diyene kadar, gerçek düşüş neymiş öğrenmek lazım.