İlk yazı, giriş, cümle kalp atışını hızlandıran her ilk…
İnsan her an düşünür.Yerken içerken yürürken koşarken bir işle meşgul olurken o işe başlamadan önce düşünürüz sonra harekete geçeriz.Bazen de oturduğumuz yerde düşüncelere dalıp gideriz ve o malum soru “kara kara ne düşünüyorsun?”Aslında sadece beynimizin içinde uçuşan fikirlere kapılmışızdır.Ama neden aklımızdan geçen o düşünceleri yazıya dökmeyiz hiçbir zaman?
Söz uçar yazı kalır.
Yazmaya ilk kez ortaokul yıllarında Türkçe öğretmenimin dönem ödeviyle başlamıştım.Sömestr tatilinde hergün yaşadıklarımızı yazacak 15gün boyunca aksatmadan özenle dosyalayacaktık.İşte o günler başlamıştı yazıyla tanışmam.Büyük bir hevesle 15gün boyunca özene özene yazmış dosyalamıştım.Sonra küçük bir günlük alıp gün içerisinde yaşadıklarımı ,hissettiklerimi yazmaya başlamıştım ama defterim bittiğinde günlük maceramda orda kapanmıştı.
Edebi eserlerle tanışıp “okur dünyası”na adım atmam ise lisede ebebiyat öğretmenimin önderliğinde olmuştur.Okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla öğretmenimizin verdiği roman okuma ödevleri bende amacına ulaşmış ve roman tutkunu olmuştum.Türk klasikleri, Dünya klasikleri , yeni çıkanlar, edebiyat dergileri hepsinin tadını almış ve tabiri caizse “kitap kurdu” olma yoluna girmiş ,büyük bir kitaplık hayallerini kurmaya başlamıştım.Tabiki zamanla nekadar çok okursam okuyayım kitaplar dünyası ;okyanus ben ise küçük bir damlaydım.Yinede okuma tutkum gün geçtikçe dahada anlam kazanıyor.
Artık hem okuyan hemde yazan dünyasına merhaba dediğim bugünlerde okula yeni başlayan saçları örgülü küçük kız edasıyla;meraklı , heyecanlı ve istekliyim.
Bir başka yazımda en kısa zamanda görüşmek dileğiyle.