“Neşeli Günler” adında eski bir yeşilçam filmi vardı, belki birçoğunuz bu filmi izlediniz ve ya adını ilk kez duyuyorsunuz. Adile Naşit, Münir Özkul, Tarık Akan, Halit Akçatepe… Ve bu filmde bir çok kıymetli oyuncular yer alıyor ve bir o kadar keyifli bir o kadar da hüzünlü… İzlerken hem gülüyorsunuz hem de düşünüyorsunuz. Bu ikili olayda bazı şeyleri o kadar iyi anlıyorsunuz ki hayatımızda olan fakat yokmuş gibi davrandığımız, kıymetini bilemediğimiz bir çok şeyi anlatıyor. Bunlar bir tanesi ve en önemlisi nedir derseniz sizce? Ben söyleyeyim aile olmak , aile bütünlüğünü korumak ve ona sahip çıkmak. Anlattığı en kıymetli ana fikir bence budur benim için (Sizlerde izlemediyseniz eğer izlediğiniz zaman çok iyi anlayacaksınız. Bundan eminim.).
Sofra başında, canım sıkıldığında ya da ailemle keyifli vakit geçirmek istiyorsam eğer hemen açıyorum bir yeşilçam filmi hem gülüyoruz hem de ağlıyoruz.
Eski filmlerin hepsini değil ; birçok yeşilçam filmi aile nasıl olunur , aile kavramı nedir, zorluklarla nasıl başa çıkılır, gerçek sevginin anlamı nedir gibi temalarla filmler çekilerek insanlara bunları aşılamaya çalışıyorlarmış. Bunu geç anlamamız biraz kötü oldu tabi. Ah o eskiler diyoruz ya hep , gerçekten her şey eskilerde güzelmiş.
Şimdi televizyonu açıyorum, kanalları şöyle bir geziyorum, dizi ve filmlere bakıyorum. Temalar saymakla bitmez; iki kadın ya da erkek nasıl idare edilir ? Kadınlar nasıl dövülür ? Cinsel taciz ve istismarda nasıl bulunulur ? Çocuk gelin, silahlı çatışmalar, kan davası, aşiret, mafya dizileri… Günümüz yapımları ve insanlara aşılanan maalesef ki bu ve bunun gibi yozlaşmış düşünler artık etrafımızı sarmış durumdalar. Aile kavramını bize en güzel verebilen ve en unutulmaz günümüz dizisini ya da filmini hatırlayanınız var mı ? Ne yazık ki benim yok ve gerçekten içler acısı.
En güzel ve kalıcı olan görsel hafımızda; bunların düşüncelerimizde yer etmesine ve beynimizi kirletmesini izin vermeyelim. Belgeseller, Eski Türk Filmleri, Çizgi Filmler ve en azından daha sağlıklı zihinler için spor kanalları bile bize farklı bir bakış açısı sunabilirler. Okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz dizi ve ya filmler, mesleğimiz, spor yaşantımız ve ya kendimizin hobi olarak yaptığı uğraşlar bile yaşantımızı etkileyen ve bizi düşünsel ve bedensel olarak değişim yaratacak önemli unsurlardır. Bir filmden koca bir hikaye çıkıyor. Bu hikayelerde yaşamak ve benimsemek (çok etkilendim diyoruz ya hani) bizde farklı ışıkların yanmasına sebep olabilir.
Günümüzde artık bizim için değerli olan birçok şeyin önemini yetirmesi, bağlarımızın güçlenmek yerine kopmasına neden olması ne kadar üzücü, öyle değil mi ?
Aile toplumun özüdür. Onu tahribe yönelen her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir.
Bulter