Klişe bir laf vardır: “Ülkeler dost olmaz, ülkelerin ancak çıkarları olur” diye…
İRAN’ın Devrim Muhafızları üst kademesinden Kasım Süleymani’nin öldürülmesi, toplumumuzda olsun, diğer ülkelerde de eminim değerlendirilmeye devam ediliyordur.
Şöyle bakıyorum da… Sosyal medyada olsun… Haber sitelerinde olsun… İran’ın öldürülen komutanı üzerinden analizler yapılmakta.
Bir an durup düşünmüyoruz! Bir yandan, Kasım Süleymani için ahlananlar-vahlananlar… Diğer yandan ise, Kasım Süleymani’nin nasıl bir “terörist” olduğunu anlatmaya çabalayanlar. İran rejimi, sanki İranlılardan daha fazla korunmakta veya İran’a daha fazla değer atfedilmekte.
Amerika Birleşik Devletleri, neden Ortadoğu’da? Bizler sürekli soruyoruz, ABD’nin kendisinden fersah fersah uzak mesafelerde ne işi var diye?! Eee, İran’ın Irak’ta ne işi var? İran’ın Suriye’de ne işi var? Tamam, Amerika buralara çok ulvi değerler için gelmiyor; o zaman bir ülke ordu mensubunun ve hatta ordusunun bir kolunun, bir başka ülke sınırları içindeki faaliyetleri neyin nesi?
Türkiye’mizin gerçekten de çok dikkatli politika izlemesi gereken süreçlerdeyiz. Bu süreçler öyle olağan dönemlerdeki gibi bir politika ile yönetilemez. Ortadoğu, emperyalist güç odaklarının, çıkarlarının ve geleceklerinin yarıştırıldığı, yine birbirlerine karşı taktikler geliştirdikleri bir arenaya döndürüldü. Bir taraftan Rusya, bölgede nüfuzunu arttırma peşinde; elinde bulundurduğu doğalgaz ve askerî gücüyle, diğer küresel oyunculara gözdağı vermekte, yine belirlenen stratejik hamlelerini atmakta.
Hakeza… İran da diğer bir yandan, bölgede etnik ve mezhepsel bölünmeleri tetikleyici faaliyetler içerisinde. Bilmiyorum ama, ülkemiz gerçekten de hiçbir hayale kapılmadan, dost-müttefik-stratejik ortaklık gibi ağdalı söz oyunlarının albenisine düşmeden, tamamen millî ve onurlu bir dış politika yürütmelidir. Önümüzdeki günlerde, Ortadoğu’da belki yine huzurları kaçıracak yeni gelişmelere tanıklık edebiliriz; ne de olsa iki yaramaz devlet, aymazca davranmaktan imtina etmiyorlar!