Neden mutlu değiliz?

Hergün gördüğümüz şeyler nasıl oluyor da bizim için hiç bir anlam ifade etmemeye başlıyor. 
Geçtiğimiz gülerde yağmurla ilk defa tanışan bir bebeğin videosuna denk geldim. O kadar şaşırmıştı ki gökten tek tek, küçük küçük su tanelerinin inmesine… yağmurun soğuğu onu üşütse bile o kadar büyülenmişti ki o an izlerken hayretler içinde kaldım ve aklıma 6. Sınıfta okuduğum bir kitap geldi. “Sofie’nin Dünyası”. Bu kitapta çok ilgimi çeken bir anlatı olmuştu. “tavşanın tüyleri” bunu daha iyi anlatmak için kitaptan bir alıntı yazıyorum.
“…Bütün bu felsefi sorular bütün insanları ilgilendirir ancak herkes filozof olamaz. Farklı nedenlerle insanlar günlük hayata öylesine bağlanırlar ki, hayata hayret etme duygularını bastırırlar. (Onlar tavşanın tüylerinde ta diplere yerleşip orada rahat ederler ve bütün bir hayatı aşağıda geçirirler)” 

Gerçekten de düşününce o izlediğim videodaki çocuk o kadar da küçük olmasaydı yağmuru defalarca görmüş bir insan olsaydı aynı duygularla ve saçma gelmeden o videoyu izleyebilir miydim, izleyebilir miydik? 
Belki de bu kitabı okumasam bu kadar farkında olmayacaktım fakat şu an çevremdeki insanlarda mutsuzluk fark ediyorum. Mutsuzluk, aynı mutluluk gibi hayatın bir gerçeği bahsettiğim mutsuzluk bu değil kesinlikle. Bahsettiğim mutsuzluk ve karamsarlık hali, insanların mutlu olmayı bilememesi ve tavşanın tüylerinin altında, o tüyerin gölgesiyle hayatın, güzelliklerinin, küçük mutluluklarının, farkında olmadan yaşamaları… Bazen bu yüzden insanlar bencil geliyor bana. Hayatta mutlu olunacak o kadar güzel şey varken  – ve aslında en kolay tanımıyla bardağın yarısı doluyken-  nasıl oluyor da hep ama hep bardağın boş tarafını görebiliyorlar? Yanlış anlaşılmasın bardağın boş tarafını asla inkar etmiyorum fakat bir insanın aynaya baktığında yüzünde veya saçında gördüğü ve hoşuna gitmediği herhangi bir şey onun bardağının boş tarafını oluşturmamalı bence! (Fakat vücut ve güzellik algısı konularına girersek çıkamayız bu nedenle es geçiyorum şimdilik.) Dünyadaki açlık oluşturmalı belki, veya, bilmiyorum, sokak hayvanlarının aç olması veya gelecek kaygısı… fakat daha sonra da şunu fark ediyorum ki insanların bardağının boş tarafında -belki de bir tık daha mantıklı olan- bu sorunlar olduğunda da insanlar YİNE sadece o sorunlarına odaklanıp bitmek bilmeyen bir karamsarlığa düşüyorlar. Ama bu noktada onları bu çıkmazdan çıkaracak en temel nokta bu dağ gibi büyüğen sorunlara çözüm üretmek değil mi? – sanırsam öyle olmalı – 
Bütün bu küçük dünyamdaki küçük gözlemlerimin sonucunda bence kesinlikle mutsuz olan insanlar; nasıl mutlu olunacağını bilmeyen insanlar oluyor. Başkalarının ne düşündüğünü çok fazla önemseyen, vücudunun onu hayatta tutmak için mücadele verdiğini hiçe sayıp yine çok yediği için kendine kızan, veya bilmiyorum, bir şeyi, bir işi iyi yapamadığı için üzerine gitmektense pes etmeyi tercih eden insanlar oluyor. 
Halbuki yağan yağmuru ilk defa görmüşçesine hissetmek o kadar zor olmamalı, denizin kokusundan mutlu olmak o kadar da zor olmamalı,
Kendimize, bugünümüze teşekkür etmek o kadar zor olmamalı…

Sesen
Subscribe
Bildir
3 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Bir Kadın…
Sonraki
Sardunya Yangını

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.