Bu günlerde eve kapandığımız için çok fazla başvuruyoruz kitaplara.
Yayın evleri büyük bir iştahla sürekli roman ve hikaye basıyor. Bu kadar çok kitap bu kadar çok hikaye ne işimize yarayacak. Bir de hayatımızın büyük bir kısmı ekrana adapte olmuşken.
Diye düşünürken, yaşadığımız bu salgın bakış açımızı tamamen değiştirdi. Salgından önce dijital dünyanın okuma alışkanlığını azalttığını söyleyenlere inat, bu günlerde İnternet tamamen hayatımızda bize okunan bir ağ sunuyor.
Bir musibet bin nasihatten iyidir atasözü buraya çok uyuyor galiba. Ama keşke bu kötü salgını yaşamamış olsaydık. Fakat biraz da iyi tarafından bakalım hiç olmadığı kadar dile olan ihtiyacımız arttı. Bunu da kitaplar sağlıyor bugünlerde. Her şeye rağmen okumak iyi geliyor, zamanı anlamak, inancımızı artırmak için.
Bu karantina günlerinde İnternet, e -kitap arayışları da kitaplara olan ihtiyacı öldürmediği gibi daha da artırdı. Bu öngörebilirler miydi elbette hayır. Bunun tartışmasını yapanlar böyle bir salgınla karşılaşıp evlerde karantinada kaldığımız da tüm bunların olabileceğini asla bilemezlerdi.
Umberto Eco Kitaplardan Kurtulacağınızı Sanmayın isimli hoş sohbet kitabında
Kitap tekerlek gibidir. Bir kere icat ettikten sonra daha ileri gidemezsiniz.
Her kitap bizimle yaşamasını sürdüren dostlarımız gibidir.
Kitaplar kendimizi sorgulamamızı, tam da bugünlerde ihtiyacımız olan umudu, yaşam döngüsüne olan inancımızı artırıyorlar.Bize arkadaşlık ediyorlar.
İyi ki yazarlar var bize hikayeleri anlatan. İyi ki yazmışlar.
Karantina günlerinde onların önemini bir kez daha anladık galiba.
Tolstoy yaşlılığında kasvetli bir gün roman yazmaktan vazgeçişinden yıllar sonra eline rast gele bir kitap almış. Ortasından okumaya başlamış. Çok hoşlanmış romandan. Sonra adına bakayım demiş. Ve görmüş ki
Anna Karenina Yazan Leo Tolstoy
Vladimir Nabokov Edebiyat Dersleri